🔱 Ji Woo 🔱
Seoul'e ulaştıktan sonra ilk işimiz kadınların öldürüldüğü bara gitmek oldu. Neredeyse dört kadın ölmesine rağmen insanlar yine de buraya gelmeye devam ediyordu. Yaptığımız incelemeden sonra Jungkook'un iki günde bir buraya geldiğini görmüştük. Elektronik harita Jungkook'u bulduktan sonra kapanmıştı bu yüzden ne zaman nereye gittiğini bilmiyorduk. Kaldığımız otelde oturmuş plan yapmaya çalışıyorduk. Yoongi bize yaptığı planı anlattı
"Şimdi öncelikle yarın Ji Woo üzerine bir şeyler giyip bara gidecek. Tabi bizde gideceğiz ve Jungkook'un odasına Ji Woo'yu göndereceğiz. İşin başı sensin Ji Woo tek bir hata bile yapman senin ve Jungkook'un ölmesine kadar gider. Sen ölürsen Jungkook da ölür." kafamla onayladım sonra Jimin bana bakıp
"Ama senin gitmen tehlikeli değil mi yani sonuçta insansın ölebilirsin." Yoongi kafasıyla reddetti
"O onun gelini seni şapşal istese de öldüremez." herkes kafasıyla onaylayınca üzerimi giyinmeye başladım. Beyaz kısa bir etek ve gri bir bluz giydim
Seoul'de aldığımız siyah arabaya bindim. Yoongi beni barın önüne bıraktı
"Dikkat çekmemek için biz sonradan geleceğiz, kendine dikkat et Ji Woo." kafamla onaylayıp arabadan indim ve barın içine girdim. Her yerde sevişen insanlar vardı. Mide bulandırıcı bir ter kokusu havaya hakimdi. Barmenin önündeki yere oturup sadece su istedim o da şaşırmış olacakki biraz baktıktan sonra bana su verdi. Tam baradaktaki suyu bitirecekken Yoongi beni aramıştı
"Alo Ji Woo Jungkook'un çağırdığı kadını tuttuk şimdi sıra sende onun yerine sen o odaya gireceksin." gözlerimi sıkıca yumup ilerlemeye başladım. Odanın kapısının önüne gelip kapıyı araladım. Odada kimse yoktu ama banyodan duş sesleri geliyordu. Muhtemelen bir kadınla birlikte olmuştu etrafta kıyafetler vardı ve yatak berbat bir şekilde dağınıktı. Kendimi kusmamak için zor tutarken banyonun kapısı açılmış ve karşıma yarı çığlak bir Jungkook çıkmıştı. Beni görünce hayli bir şaşırmıştı
(Shoptur ölmeyelim!!)
"Ji Woo."
"Jungkook, ne yapıyorsun sen kendine gel." kaşlarını çattı
"Asıl sen ne yapıyorsun? Bu halin ne? Yoksa koynuma girmek için bu yola baş vurmaktan başka seçeneğin kalmadı mı?" yüzüne iğrenerek baktım
"Bu sen değilsin." ellerini göğsünde birleştirdi
"Gayette benim." gidip belden üstü çıplak bedenine srıldım. Ona değen kısımlarım alev almaya başlamıştı Bile. Beni kolumdan tutup odadan çıkarttı. Başka bir odaya soktu bu diğer odanın üzerine düzenliydi
"Ji Woo sana burada ne yapıyorsun dedim." ellerimi göğsümde birleştirdim
"Seni almaya geldim."
"Ben hiç bir yere gelmiyorum."
"Geliyorsun." kolumdan tutup sıktı. Resmen biraz daha sıkarsa kolum kopacaktı
"Sana git dedim Ji Woo." kafamla redettim
"Seni seviyorum öylece ellerimden gitmene izin veremem." kahkaha atmaya başlamıştı
"Ji Woo sana iki iyi yüz gösterdim diye bana aşık olma hemen." dediklerini umursamadan ayağımdaki topuklu botları çıkardım. Yatağa uzandım, yorganı üzerime çektim
"Ne yapıyorsun?"
"Uyuyacağım." sinirli bir şekilde bana bakmaya başladı
"Madem buraya geldin bende seninle eğlenirim." ellerimle yorganı sıkmaya başladım. Arkamda bir şeyler yaptıktan sonra yatağa girdi kendini bana yaslayınca hızla ileri doğru kaçtım çünkü çıplaktı
"Jungkook!" gülerek bana bakıyordu
"Rahatsız oluyorsan git." gözlerimi devirdim
"Keser misin sesini?" beni tutup kendine çekti bir bacağını üzerime atmıştı. Cırlamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Elini eteğimin fermuarına attı ve yavaşça açtı
"J..Jungkook."
"Hişşş!" dudaklarımı birbirine bastırdım. Omuzlarımın açıkta açıkta kalan kısımlarını öpmeye başladı. Eteğimi üzerimden çıkarıp arkamdan bana sarıldı.
"Beni cidden seviyor musun?"
"E..evet."
"O zaman seninle geleceğim ama beni sevdiğini bana kanıtlamalısın. Bu akşam." sessizce yutkundum
"Na..nasıl?"
"Benim olarak."
Dün paylaşacaktım ama talihsiz bir misafirlik bir vakası yüzünden paylaşamadım 😂😂
Lütfen yorum yapmayı ve VOTE atmayı unutmayınnn❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
halfblooded (Jeon Jungkook)
FanficLise hayatımın ilk günü kendi grubumdaki insanlara bakıyorum. Herkes birbirleriyle konuşup anlaşırken O elindeki kitabı sessizce okuyordu yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Buradaki herkesten bağımsız gibiydi, farklıydı buna emindim... Belki de Yeşi...