Arkadaşlar bu bölümü çok önceden yayinlamam gerekiyordu ama bir kere yazdım. kaydetmeyi unutmuşum silindi bende hayata küstüm yani şaka şaka niye küsim. Sonra işlerim çıktı yazamadım. o yüzden #Soma olayı yeniymis gibi oluyor.
Mert kısa bir süre sonra elinde poşetlerle geri döndü. Pankartlari hazırlamaya başladık. Mert kendi kartonuna " Bir avuç kömür kaç ömür" yazdi. Sevgi: "Gün kömürden daha kara " yazarken ben ne yazabilecegimi düşünüyordum. Sonunda buldum. ''Bir adam öldü demek ne kadar kolay dimi. Bir de babam öldü demeyi denesene'' Simdi aranızdan babam öldü diyenler çıkcak biliyorum. Ama ciddi manada öyle hissederek demek çok zor. Ben babami annemden bile kıskanırken onun toprağa gitmesi bir daha goremicek olmam ne bilim yaşayamazdım heralde. Ben böyle düşüncelere dalıp gitmisken Sevgi'nin gözümün önünde sallanan eliyke düşüncelerimden sıyrılıp ayağa kalktım. ''Hadi gidelim sizi uyuşuk salakoşkolar'' Mert tek kaşını kaldirip ''Salakoşko?'' diye onun anlamını sorunca ben cevapi yapıştırdim. Hem de uhuyla nihahhaha çok kötüyüm. Neyse cevabim şuydu '' Uff snne be slk .s.s'' Sevgi ve Mert bana Yüzlerini burusturmus bakarken ben iki saniyede onların fotoğrafını çektim ve kaçmaya başladım. Nihahaha yine çok kötüyüm yaşasın kötülük. Mert ve sevgi bir anlık şaşkınlıkla önce bi hareket etmeseler de sonra peşimden koşmaya başladılar yani öyle düşünüyorum. Çünkü onlar peşimden koşmaya başladığında ben binadan çıkmıştım. Arkamdan onu silceksin diye bağırmalarina karşılık onlara dönüp dil çıkardim. Sonra Soma eylemi için toplanilacak yere doğru koşmaya başladım. evet arkadaşlar biraz hızlı koşarım. Mert gibi kaslı bir erkek bile bana yetişemedi yani.. Nerde olduklarını merak ettiğim için arkama dönüp baktım. Mert tüm hızıyla bana doğru yaklaşıyordu. Hızla telefonumu çıkarıp koşmaya devam ederken önce fotoğrafın ekran resmini çektim. Ardından taslaklara kaydettim. Bunlari yapmanın amaci Mert fotoğrafı sildiğimi zannetsede benim aslında silmemis olmam. Biliyorum yine çok kötüyüm. ''Tamam Mert yeter silcem çok yoruldum'' diyip durdum. Mert de bu davranişima karşılık yanımda durdu ben hemen galerideki fotoğrafı onun gözünün önünde sildim tabi başka yerlerde kayıtlı olduğunu bilmiyo salak. Biz böyle yakalamaç oynarken Sevgi yok olmuştu. Merte sordum ''Telefonunu evde unutmuş birazdan gelir'' dedi '' Iyi o zaman biz yürümeye başlayalım o bize yetişir'' Mert kafasını sallayıp onay verince yürümeye başladık. Bir süre '' Soma soma soma '' diye bağırdıktan sonra sahne gibi biyerin önüne geldik. Oraya daha 4 yaşında bir kız çocuğu çıkarttılar. Ve mikrafonu ona verdiler Kız konuşmaya başladı. '' Benim Adım Sare. Babam Somada madende çalışıyor. Ama kaç gündür eve gelmediii. Diyolar ki öldü seni cennetten izliyo. Bir daha sen onu goremiceksin ama baban seni hep ordan izlicek.Pışşık çocuk mu kandırıyorsunuz siz. Hıh inanmam ki ben saklanmıştır yine babam. Cambaz o ,Melek o Kömür o, Ömür o, biz onla hep saklambaç oynardık. Birazdan çıkacak sobee diyecek dimi. Babami yine görcem ben heeey ablalar abiler babam cennete gitmedi dimi gitmedi yalanlar söylüyolar bana. Gelecek babam birazdan o kömür kokan simsiyah elleriyle sarılcak bana oksicak saclarimi dimii. Ben yaşayamam ki onsuz. söyleyin bana babam ölmedi dimi. siz bilirsiniz ben babami bi daha görebilecek miyim O cennete gitmedi o birazdan gelip bana sarılcak öyle değil mi babam beni bırakıp gitmez ki bana söylemeden dd gitmez. Gitmez dimi babam bana yalan söylemez. Ölmedi babam ölmedi...." Küçük Kızın çok kötü bir şekilde ağlamaya başlamasıyla onu sahneden aldılar inanamıyorum yazık ona. Daha küçücük. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Nasıl 301 kişinin ölmesine izin verilebilir ki.
Mert'in ağzından:
Bu kadar küçük bir kız nasıl bu kadar duygulu konusabildi. Yağmur yağmur nerde? Yanıma baktığım anda gözlerinden yaşlar süzülen hıçkıra hıçkıra ağlayan bir yağmur gördüm. İsmi gibu yağmur gibi gözyaşları yanaklarindan süzülüyordu. Ben bu kıza Kıyamam ki. birden içim çok acıdı. Kalbim ağrımaya başladı. Ben bir çok kızı ağlarken görmüş Mert Bayrak bu kızın ağlamasına neden bu kadar üzüldüm ki. O küçük yüzünü ellerimin içerisine alıp gözlerine baktım o da bana baktı. O anlık bir cesaretle eğilip gözyaşından öptüm evet evet ben Mert Bayrak ilk kez bir kızı öptüm. Gülüşünden öpmek diye bişey var ama ben gözyaşından öptüm çünkü ay em diffırınt bitch.. Neyse tamam sustum karşımda şaşkınliktan hic konusamayan bir yağmur gördüm o anda bir süreliğine kesilen hickiriklari yeniden başladı ve bana sarıldı birden ben şaşırdığımdan hemen ona karşılık veremesem de çok kısa bir süre sonra bende kollarımi onun minik bedenine sardım. Bir süre öylece sarildiktan sonra duyduğumuz sesle sarılmayı bırakıp sesi duyduğumuz tarafa baktik.
''Seni bir daha Yağmur'un yanında görmicem demedim mi''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Gülümse
Teen FictionYağmur 17 yaşında lise son öğrencisi olan bir genç kız. Ama hayat yaşa bakmıyor. Bazen en ağır acıları bile genç bir kız yaşayabiliyor. Yaşadığı acılara rağmen ayakta durmayı başarabilen güçlü bir kız o... O kız Yağmur Soysal.