Bağırmamla birlikte sedyenin yanında olan babam bana baktı. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Bana yavaş yavaş yaklaştı.
''Yağmur kızım senin uçağın düşmüştü''
''Baba benim uçağın düşmedi başka uçak düştü. Anne. anneme ne oldu baba''
Babam sanki bir hayalmişim gibi yüzümü avuçlarının arasına aldı ve ''annen uçağın düştüğünü öğrenince kalp. krizi. geçirdi. ''
Ve babam hıçkırıklara boğuldu. Babam karşımda ilk kez bu kadar güçsüzdü. Bir babanın kızının karşısında ağlaması ne kadar zor bilir misiniz? Annem benim yüzümden hastaneye kaldırıldı. Benim yüzümden. Benim.
Evin bahçesinden sirenler çala çalar uzaklaştı ambulans. Babam ve bende ambulansı takip ettik. Başımı cama yaslayıp ağlamaya başladım. Ama sessiz bir ağlamaydı bu. Ne bir hıçkırık ne bir çığlık. Sadece gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Sanki birisi çeşmeleri açık unutmuş gibi....
Hastaneye geldiğimizde ambulansın içinden sağlık görevlileri çıkıp annemin sedyesini ameliyathaneye doğru taşıdı. Sedyenin yanından ilerlerken annemin yüzünü avuçlarım içine aldım. ''Beni bırakma anne'' diye fısıldadım. Sedyeyi ameliyathaneye aldılar. Biz kapının önünde gözümüz yaşlı kaldık.
*************************************
''Doktor bey! Doktor bey! Annemin durumu nasıl?''
''Hastanın durumu hala kritik. Bir şey söylemek için erken.''
''Annem kurtulacak. dimi?''
'' Daha hiç bir şey belli değil Yağmur Hanım. elimizden geleni yapıyoruz''
''Tabiki de yapcaksınız. Benim annem kurtulacak tamam mı annem kurtulacak''
Doktor yanımdan uzaklaşırken kendi kendime fısıldamaya devam ediyordum. ''Annem kurtulacak. kurtulacak o beni bırakmaz. Annem kurtulacak.''
Babam gelip bana sarıldı. O güven dolu sesiyle ''Merak etme annen kurtulacak.'' diye fısıldadı. Başımı sallayıp ''Biliyorum'' dedim.
Zaman geçtikçe annemin durumunu öğrenen akraba ve annemin arkadaşlarından hastane kalabalıklaşıyordu. Hastane kalabalıklaştıkça benim acım ağlamam daha da şiddetleniyordu. çünkü sanki bir cenaze gibi herkes ağlıyor. Hayır hayır bunu aklımdan çıkarmalıyım.Annem kurtulacak benim.Sadece basit bir kalp krizi. Basit bir kalp krizi. Kalp krizii..
Eğer anneme bir şey olursa kendimi asla affetmem benim yüzümden ölmüş olacak çünkü... Ama anneme bir şey olmayacak. Kurtulacak o. Güçlü bir kadın o. Güçlü bir anne o. Ölmez. Ölemez. Ölmeyecek. Benim annem ölemez!
Ameliyathaneden yine bir doktor çıktı. Suratında endişeli bir ifade var. Noldu? Noluyo? Ya. ya anneme bişey olduysa! Konuşmaya başladı!
''Hastanın hayati tehlikesi hâlâ devam ediyor. Ben size çok fazla umutlanmayın derim''
Haha. Bu nasıl bir doktor ya? Doktorların insana moral vermesi gerekir. Çok fazla umutlanmayın nedir ya ? Annem o benim annem..
Babam da kendinden geçmiş durumda yoğun bakıma alınalı tam 2 gün oldu.Ama hala güzel bir haber yok. Doktorlar sürekli ameliyathaneye girip çıkıyor. Bize hiç birşey söylemiyorlar. en son konuşan ''fazla umutlanmayın '' diyen terbiyesiz aşağılık,embesil,psikopat,saygısız doktordu. Psikolojim çok bozuldu. Uykusuzluk ve ağlamaktan göz altlarım davul gibi oldu. Ama kimin umrunda! Annem kurtulsun yeter!
Doktorların hepsi ameliyathaneden çıktılar. Ve biri konuşmaya başladı.
''Hastamız buraya geldiğinde bilinci kapalıydı. Elimizden geleni yaptık. Ama hastayı kurtaramadık''
Hastayı kurtaramadık. Hastayı kurtaramadık. Bu hasta benim annem olamazdı değil mi olamazdı. Hayır yalan söylüyorlar. Boğazımdan boğuk bir hıçkırık kaçtı. Tüm gücümle ''Anne'' diye bağırdım. Sonuç daha çok artan çığlıklar hıçkırıklar. Babam çivilendiği yerden yere doğru kaydı. Sırtını duvara yasladı ve eliyle ağzını kapattı. Kimsenin onun çığlıklarını duymasını istemiyor gibi. Ama kimin umrunda! O benim annem.
Kocaman hastane koridorunda sadece babamın iç çekişleri benim çığlıklarım teyzemin hıçkırıkları vardı. Tüm akrabalarımız baş sağlığı dileyip gitmişlerdi. Cehenneme kadar yolları var banane!
Ama annem benim canım annem ölemez tamam mı ölemez! Benim ona ihtiyacım var. Benim yüzümden ölemez. Son gücümle ''Anne beni yanlız bırakma! '' diye bağırdım. Annem geri dönmedi. Beni bıraktı. Kocaman dünyada yapayalnız!
Babamın iki saniyede bir tekrarlayan iç çekişleri, eliyle ses çıkmasını engellemeye çalışsada boğuk hıçkırıkları, benim çığlıklarım..
İç çekiş
Hıçkırık
Haykırış
Hayır
Anne
İç Çekiş
Çığlık
Hıçkırık
Anne
Annem ölemez
Annem gidemezdi. Onun olmadığı bir hayatı hayal edemiyordum. Annesiz bir hayat. Üzüldüğünde derdini anlatacak kişinin olmadığı bir hayat. Beni herşeyimle kabul eden beni hep seven kişinin olmadığı bir hayat. Annemin olmadığı bir hayat.
Alışacağımı söyleyeceklerdi. İnsanoğlu her şeye alışır diyeceklerdi. Annesi ölen ilk insan sen değilsin diyeceklerdi.
Öyle de olacaktı. Zamanla alışacaktım annesizliğe. Öksüz olmaya zamanla alışacaktım evet.
İlk zamanlarda sürekli ağlayıp isyan edecektim şimdi olduğu gibi... Evden çıkmicak kendimi eve kapatacaktım. Dünyayla ilgimi kesecektim. Bitkisel hayatta gibi olacaktım.
Ama zaman geçtikçe dış dünyaya arkadaşlarıma dönecektim. Ve zaman zaman kahkaha atacaktım. Annemin olmadığı bir dünyada kahkaha.... Sık sık annemin mezarına gidecektim. Dertlerimi ona anlatacaktım.
Ama zaman ilerledikçe mezara daha az gitmeye başlayacak ve annemin acısını unutup sorumsuz bir evlat olacaktım..
Daha sonraları ise hatırlamayacaktım bile. Mezara hiç gitmemeye başlayacaktım.Annemi unutacaktım. Annemi... Beni dünyaya getiren kadını.. Bana konuşmayı öğreten kadını... Beni her halimle seven kadını... Bana sevmeyi öğreten kadını...
Iki doktor sedyeyi ağır adımlarla önümüzden geçirdi. Sedyeyi görmemizle birlikte bir ölüm sessizliği hakimdi. Sedyeye doğru koştum. Annemin yüzünü son kez görmek için. Onun kokusunu son kez içime çekmek için. Onun yüzünü bir daha hiç unutmamak üzere ezberlemek için.
Ayakta zor duruyordum. Ben sedyenin yanına gittiğimde doktorlar da Sedyeyi durdurdu zaten. Kefen gibi olan o beyaz örtüyü annemin üzerinden sadece yüzü görünebilecek kadar açtım. Ordaydı işte herşeyden habersiz masum masum uyuyordu sanki. Ama bu normal bir uyuma değildi. Sanki mutluydu ama değilmiş gibi. Dünyanın pisliklerinden kurtulduğu için mutluydu ama geride bizi bıraktığı için mutsuz..
Ona zarar vermemek için yavaşça iki yanağından öptüm annemi. O doyamayacağım kokusunu son kez içime çektim. Sarıldım. Kefeni o beyaz çarşaf gözyaşlarımla ıslanmaya başlayınca doktorlar ''gitmemiz lazım'' diyip götürdüler annemi. Arkalarından bakakaldım. Bağırmak istedim çığlık atmak istedim, sesim çıkmadı. Boğazım düğümlenmişti sanki. Ne bir ses ne bir hıçkırık hiç bir şey çıkmıyordu boğazımdan.. Başım dönüyordu. Kulaklarım uğulduyodu. Düşmeden önce en son duyduğum ses kendi sesimdi..
''Annemi götürmeyin o orda korkar''
Her gün bölüm yazmaya çalışıyorum. Ama bu isteğimi boşa çıkarmayın. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Gülümse
Teen FictionYağmur 17 yaşında lise son öğrencisi olan bir genç kız. Ama hayat yaşa bakmıyor. Bazen en ağır acıları bile genç bir kız yaşayabiliyor. Yaşadığı acılara rağmen ayakta durmayı başarabilen güçlü bir kız o... O kız Yağmur Soysal.