Yağmur: Dakota Rose
Mert:Daniel Sharman
Sevgi:Crystal Reed
Berke:Jeremy Irvine
Ediz: Bradley James
*************************************
2 gün sonra:
''Baba annemi gömmesinler baba''
Cenaze. Ölen sevdiğin yakınını tamamen kaybettiğinin kanıtı. Onu bir daha görememenin, koklayamamanın, sarılamamanın kanıtı.
Sadece mezarına gidip onu hissetmeye çalışabileceğiz artık. Sadece bedenini. Annen yukarıdan seni hep izliyor. Senin üzülmeni istemez. O yüzden ağlama. Ama hep küçük çocukları kandırmıyorlar mı öyle? Kim arkasından birilerinin üzülmesini ağlamasını istemez ki? Bu dünyada birilerinin seni sevdiğini anlamanın kanıtıdır bence.
Cenaze bitti. Herkes baş sağlığı dileyip evlerine gitti. Onlar normal yaşamlarına devam edecekler. Sanki dünyadan bir tanıdıkları gitmemiş gibi. Sanki benim annem ölmemiş gibi. Peki ya ben? Ben ne yapacağım?
Uzun bir süre sürekli mezarı ziyarete geleceğim. Sonra yavaş yavaş unutup eski yaşamıma geri döneceğim. Annemi ben nasıl unutcam ya? Anne o. Ne kadar hayırsız evlatım.
Mezarın başına çöküp taze toprakları elime aldım. Toprak. Benim annemin kokusu. Yağmur sonrası toprak kokusu. Annem aynı öyle kokar. Hep onun kokusuna hayran kalmışımdır. Şimdide mezar toprağı öyle kokuyor. Toprağı elime aldım kokladım. Annem gibi kokuyor.
Bir avuç toprak alıp çantamın küçük gözüne koydum. Gözyaşlarım annemin topraklarına, mezarına damla damla dökülüyor. Yavaş Yavaş ağlamam hıçkırıklara dönüştü. Kendimi annemin mezarının üstüne boylu boyunca uzanmış olarak buldum. Nazik bir el beni mezardan kurtardı. Elin sahibine baktığımda benden 2-3 yaş büyük bir çocuk olduğunu gördüm. Birazcık da çekiciymiş hani.Aman banane.
Çocuğa bakıp ''Hey napıyosun ya'' diye çemkirdim. Lan bu çocuk Ağlamış. Şu an benim annemin mezarının yanında ve ben bu çocuğu hiç görmedim.
''Sen kimsin? Seni daha önce hiç görmedim burda ne işin var?'' Çocuk önce bön bön suratıma baktı. Sonrada konuşmaya başlayabildi.
'' Annemin mezarına gelemez miyim?''
Hı? Annemin mezarı mı ? O benim annem! annemi paylaşmam ben. Kesin bir yanlış anlaşılma var. O şaşkınlıkla dudaklarımdan sadece iki harflik bir ses çıktı.
''Ha?'' Çocuk bir tebessüm etti ve yine konuşmaya başladı.
''Bak sarışın biz üvey kardeş oluyoruz galiba. Çünkü annem yani senin de annen babanla evlenmeden öncede bir çocuğu vardı. Ama yanlışlıkla olmuş. Sonra annen babanı sevdi ve babam beni büyüttü. Ama annenle biz sık sık görüşüyoruz''
Anlattıklarına gözüm kocaman açıldı. Ama doğrudur bence. Yoksa kim annemin mezarının yanında Ağlasın ki?
''Peki bu olanları benim babam biliyor mu? '' diye saçma bir soru yönelttim. Oda sadece başını sallamak ile yetindi.
Birden neşelenip -ne kadar neşelenebilcekse- '' Hey senin adın ne'' diye sordu. Doğru ya üvey abim daha benim adımı bilmiyor.
-Yağmur.
+Bende Berke kaç yaşındasın?
-17 sen
+19 bana abi diyeceksin. Artık kardeşim olduğuna göre senin koruyucun ben olcam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Gülümse
Teen FictionYağmur 17 yaşında lise son öğrencisi olan bir genç kız. Ama hayat yaşa bakmıyor. Bazen en ağır acıları bile genç bir kız yaşayabiliyor. Yaşadığı acılara rağmen ayakta durmayı başarabilen güçlü bir kız o... O kız Yağmur Soysal.