9.Bölüm

79.2K 4.1K 2.5K
                                    

Çarşamba günü kulüp dersi için dans salonundaydım, burada en yakın olduğum kişi Pelin'di. Soyunma odasında beraber üstümüzü değiştirirken "Umarım yine geçen haftaki gibi bir şey olur, basketbol takımındakileri görmek istiyorum." dediğinde ona hak verdim çünkü Baran'ı görmek güzeldi.

"Kızlar, giyinince spor salonuna geçin." Hocamızın verdiği haberle Pelin fazlasıyla sevindiğinde onun bu haline güldüm ve saniyeler sonra ikimiz de hazır olunca odadan beraber çıkıp spor salonuna ilerledik.

Erkekler içeri girdiğinde Pelin hepsini sırayla süzmeye başlamıştı, benimse gözlerim direkt olarak Baran'a kaymıştı. Diğer kızlar arasından benim suratımı bulunca gülümsemişti.

•••

Yine onların önünde dans etmek zorunda kaldıktan sonra dans odasına gitmek için kenara yürüdük. Koç "Bu kızlar çok iyi amigoluk yapar aslında." deyince gözlerim pörtledi. Bir de pon pon kız mı olacaktık?

Hocamız "Ah, aslında çok güzel bir fikir." deyince Baran yanıma geldi. "Pon pon kızlık yakışırdı bence sana."

"Ne açıdan?" diye sordum.

"Kıyafetler, danslar..."

"Beni pon pon kız kıyafetinde düşündüğünü söyleme sakın." dedim yalvararak.

"Yalan söylememi istiyorsan..." deyince ona kötü kötü baktım.

"Ben şu amigoluk işini biraz düşüneceğim, koç. Hadi kızlar, gidiyoruz. Size de iyi antrenmanlar."

Odadan dışarı çıktığımızda üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Baran'ın üstümdeki etkisi kesinlikle çok fazlaydı.

•••

Okul çıkışında bahçede yürürken arkamdan Baran seslenmişti, yanıma yetiştikten sonra birlikte kafeye yürümeye başlamıştık. Bugünkü notu kimin yazdığını öğrenmek için iyi bir fırsattı.

"Baran? Hani beni seven biri var ya?" Yere bakıyordum. "Seni de gizliden gizliye seven biri var mıdır?" Melek'ten bahsetmeme rağmen sanki kendimden bahsediyor gibiydim.

"Bilmem ki. Kimseyle ilgilenmiyorum. İlgilensem fark ederdim." Bunu demesi beni endişelendirmişti. İstese beni de fark edebilir miydi yani?

Yanımda yürüyen çocuk çok zekiydi ve istese tabi ki ilgimi fark ederdi. Kesinlikle daha dikkatli davranmalıydım.

"Melek falan?"

"Dediğim gibi, farkında değilim."

Konuyu kapatmamı istediği belliydi. Ama başka bir konu açmıştı. "Bu arada, bu cumartesi daha erken gelsen olur mu?"

"Bir işin mi var?"

"Akşam maça gideceğim." Fenerbahçeliydi.

"Tamam, erken gelirim." dedim gözlerimi devirerek. Fanatik bir Galatasaraylı olarak tabi ki de bu durumdan memnun olmamıştım.

Kafeye vardığımızda Poyraz'ın çoktan bir masada oturuyor olduğunu görmüştüm, Baran ona kısa bir bakış attıktan sonra başka bir masaya oturduğunda hızla çantamı kenara bırakıp önlüğümü giydim ve beni bekleyen Poyraz'ın yanına gittim. "Siparişini alabilir miyim?"

Beni görünce sırıtıp "Seni sipariş vermek istiyorum." deyince ona yüzümü buruşturarak baktım. "İğrençsin."

"Tamam, kızma. Türk kahvesi istiyorum."

"Geliyor hemen." deyip tezgaha koştum. Baran'ın siparişini Hale alıyordu.

Önce sevdiğim çocuğa, sonra beni seven çocuğa baktım. İkisi de birbirinden o kadar farklıydı ki...Baran çok zekiydi, Poyraz ise aptal değildi ama kesinlikle tembeldi. Poyraz genelde sadece koyu renkli giyinirken, Baran daha renkli giyinirdi. Baran'ın saçları kahverengi ve hafif kıvırcık, Poyraz'ınkiler ise sarı ve dalgalıydı. Poyraz futbol, Baran basketbol oynuyordu. Poyraz her saat kızlarla takılırken, Baran onlarla neredeyse hiç konuşmazdı. Sanırım tek ortak noktaları Fenerbahçeli olmalarıydı.

5 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin