38.Bölüm

60.8K 2.9K 1K
                                    

Ders çalışmak için Baran'ın odasına çıktığımızda aklıma bana fizik dersi verdiği günler gelmişti. Elimde olmadan gülümserken çantamdan kitaplarımı çıkarmaya başladım. Yarın benim biyoloji, onun kimya sınavı vardı.

Baran bana da sandalye çektikten sonra masa lambasını yaktı ve direkt çalışmaya başladık. Eve gidip tekrar çalışmak istemiyordum.

"Leydig hücrelerini uyaran hormon hangisiydi?" diye sorduğumda hiç düşünmeden "LH." diye yanıtlamıştı.

"Teşekkürler." deyip bir sonraki soruya geçtim.

1 saat sonunda Sema teyze odaya girip bize meyve getirmişti, onları yemek için 10 dakikalık ara vermiştik.

"Annemin önünde dans edecek etmek istemiyorum."

"Ben maç günü etmiştim, sen de edebilirsin sanırım." dediğimde sırıtmaya başladı. "Ne oldu?"

"Annem de seni dans ederken videoya çekmiş. Canım sıkıldıkça onu izliyorum."

"Canın sıkılınca bana gülmekten zevk mi alıyorsun? Sahildeyken de canın sıkıldığında ifşalarıma bakıp güleceğini söylemiştin."

"O fotoğraflar hâlâ duruyor. Belki de aralarına yenilerini eklemeliyiz." deyip kenarda duran telefonunu eline alınca "Hayır, yapmayacaksın." dedim. Normalde olsa cırlayabilirdim ama aşağıda Sema teyze vardı.

Baran gülüp kamerayı açtığında oturduğu yerden havada tuttuğu telefona ulaşmaya çalıştım ama kolu benden uzun olduğu için başaramıyordum. Ayağa kalktığımda kolunu havada tutmaya devam ediyordu ama benden biraz daha uzaklaştırmıştı. Üstünden uzanıp almaya çalıştığımda nefesi boynuma çarpıyordu. Bu kadar yakın oluşumuzu görmezden gelmeye çalışırken kolunu bir anda geri çekince ben de dengemi kaybettim ve Baran'ın kucağına düştüm.

Dengemi sağlamak için omuzlarına tutunduğumda gözlerimin içine bakarak elindeki telefonu yavaş yavaş aşağı indirdi ve kolunu belime sardı. Baran'ın odasındaydık, kapı açıktı ve aşağıda Sema teyze vardı ama ikimiz de geri çekilmiyorduk, hatta artık daha da yakındık.

Baran her şeye inat dudaklarımızı birleştirdiğinde, aklıma dün akşam Poyraz'ın da dudaklarıma değdiği gelmişti. Yine kendimi suçlu hissetmeye başlarken merdivenden gelen ayak sesleri gözlerimi irice açmama sebep oldu. "Meyveler yendiyse derse devam!"

Sema teyzenin keyifli sesini duymamla beraber adeta ışık hızında Baran'ın kucağından kalktım. Baran tam o sırada fotoğrafımı çektiğinde ona küfürler savurmak istedim ama Sema teyzenin kata çıkması koşarak lavaboya gitmemi sağlamıştı. Telaşlı halimden şüphelenmesini istemiyordum.

Aynada hem heyecandan hem korkudan kırmızılaşan suratıma bakarken içerden Sema teyzenin sesini duydum. "Mira lavaboda mı?"

"Evet."

"Meyve tabaklarını götürmeye geldim. Mira'nın annesine de yemeğe kalacağını haber verdim."

Annelerimiz ne ara kanka olmuştu?

Sema teyzenin gittiğinden emin olunca tuvaletten çıktım ve "Az önce çektiğin fotoğrafı hemen siliyorsun." dedim.

"Asla! O en mükemmel ifşan."

"Beni sırf bir ifşa çekmek için kullandın, pislik." deyip sandalyeye geri oturdum. Sırf öyle bir poz yakalamak için beni öptüğüne emindim.

"Seni öperken aklıma ifşanın 'i'si bile gelmemişti." dediğinde biraz yumuşasam da kaşlarımı çatmaya devam ettim. "Silmiyorsan da kimseye gösterme."

5 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin