Bölüm 5

515 28 9
                                    





5. Bölüm

"Hikayeyi medyadaki şarkı ile okuyabilirsiniz, iyi okumalar.."

Güzel bi günün ardından eve gelmiştik. Üstümdeki yorgunluğu kıyafetlerle birlikte atmak için duşa girmeye karar verdim.

Bedenimden suyun taneleri yavaş yavaş akarken bütün içimdeki bu sıkıntınında atılmasını istedim, bi anda her şey düzelsin istedim ama hiç bir şey babamı getirmiyordu geri. Evet babamı kaybetmiştim. 2 sene önce bir trafik kazasında... Annemide kaybetmiştim aslında, bir ölüden pek farkı yoktu... Onuda hastaneye 'deli, aklını kaybetmiş' sıfatıyla kapatmışlardı. Çözüm yolu aramayı tedavi etmeyi deli yerine koymak sanıyorlardı... Kendimi bu bir sene içime kapatmıştım, işte o nedenle görüşememiştik Alyayla da... Sıcak su bedenime iyice işlerken çektiğim acıları düşündüm. Bu kadar acım, yaram varken mirza bu yaraları kapatabilecek miydi? Onu yara bandı olarak kullanmak istemiyordum aslında bi yandan da bu yüzdendi çekingenliğim... Acı bir insanın içinde onun üzgünlüğüyle beslenir ve onu yok ederdi, ben güçlü durmalıydım ve acının beni yok etmesine asla izin vermemeliydim, vermedimde!...

"Kızım 1 saat oldu resmen hala çıkmadın merak ediyorum bak birşey mi oldu rüya ses ver!"

Alyanın sesiyle kendime gelirken gerçekten 1 saat geçmiş miydi diye sorgulamıştım.

"Rüya! Sana diyorum ya! Bak merak ettim gerçekten ses vermezsen giricem!"

Alyanın bir daha bağırmasıyla birlikte kendime gelerek cevap verdim.

"Yorgundum. Sıcak Su iyi geldi..."

Kısa bir açıklamadan sonra gözlerim kapadım ve iç çektim. 'Düşünme rüya! Düşünme Kızım! Haklısın acı çekiyorsun ama asla kendini yememelisin, kendi kendini yok edemezsin, sen güçlü bir kızsın!' Diyen iç sesime hak vererek duştan çıktım.

Havluyu üzerime geçirdikten sonra Başımın dönmesiyle duraksadım. İyice dönmeye başlayınca klozetin kapağını kapatarak üstüne oturdum. İyice her yer bulanıklaşıyordu, git gide kararıyordu da...

Korkmaya başlamıştım, ellerim titriyordu aynı zamanda terliyordu. Ayaklarım yerden kesilmişti kalkıp içeri gitmek istesem gidemezdim... Bağırmak istesem sesim çıkmıyordu. Bi anda her yer tam anlamıyla dönüp karardıktan sonra en son hatırladığım şey oturduğum yerden düşüp kafamı yere çarpmam ve kapanan gözlerim olmuştu...

Gözlerimi bir sedyenin üzerinde ve yıllardır almadığım hastahane kokusuyla açmıştım. Hastahanelerden oldum olası korkuyor ve nefret ediyordum. O çığlıklar, endişeyle korku içinde beklenilen hastalar, uykusuzluktan ve ağlamakta şişen kızaran gözler... Kolumu oynattığı da takılan serumu çekmiş bulunmamla birlikte gözlerimi sıktım. Serumun kolumdan damarlarıma damarlarımdan kanıma karıştığını hissedebiliyordum...

Sağımdaki koltuğa baktığımda uyuyan bir mirza görmeyi beklemiyordum... Bi anda aklıma gelen şeyle mutlu olmuştum. Beni merak edip sabaha kadar yanımda kalmış olabilir miydi?

Sessizce kalktım ve ayaklarımı sallandırırken sedyede oturur hale geldim. Durdum öylece izledim onu size yemin ederim hiç abartmıyorum belki bi yarım saat öylece izledim onu... Kirpiklerini, saçlarını, yanaklarını, burnunu, dudaklarını... Hepsi ayrı çekiciydi... Bakmadan edemiyordum.

Bi anda kıpırdayan kirpikleriyle açtı mirza gözlerini. Gözlerini adeta bebek gibi ovaladıktan sonra bana doğru çevirdi kafasını, Göz göze gelmiştik. Bi süre durduk öylece sonra sessizliği mirza bozdu. Yanıma gelerek,

"Rüya... oh şükür uyandın. Çok merak ettik kızım!"

Gülümsedim. Gülümsedi.

"Sakin ol baba. İyiyim, turp gibiyim!"

"Sana birşey olacak sandım. Seni kaybedeceğim diye korktum rüya, çok korktum..."

Elimi tuttu başımı öne eğdim utanmıştım! Sonra sarıldı. Kokusu... Aynıydı... Kokusu aynıydı Ve hiç değişmemişti... Huzurlu gülümsedikten sonra geri çekildi ve omzumdan öptü... Sonra benim yeniden uzanmamı sağladıktan sonra odadan çıktı ve alyayı çağırmaya gitti.

Kapı açıldığında alya ağlamaktan şişmiş gözleriyle bana doğru gelerek sımsıkı sarıldı. Rahatlamışçasına ohlayarak,

"Çok merak ettim kuzum... Sana bişey oldu sandım..."

"Sakin alya, iyiyim Kızım! Ama sen biraz daha böyle sıkmaya devam edersen boğularak öleceğim!"

Gülerek geri çekildi. Odanın kapısı tıklandı ve hemen ardından doktor içeri girdi.

"Merhaba rüya hanım. Nasıl oldunuz?"

"Sağolun biraz daha iyiyim."

"Sadece küçük bir baş dönmesi. Sebebi yorgunluk ve sıkıntı."

Başımı salladım.

"Neyse ben sizi daha yormayayım serum bittiğinde kayıt işlemlerini halledip çıkabilirsiniz. Geçmiş olsun."

"Sağolun."

Bi saate yakın bi süre sonra içeriye hemşire girip serumu çıkarmıştı o sıra mirza kayıt işlemlerini halledip yanımıza gelmişti.

Mirza ben rüya Ömer arabaya binip rüyalara gittik. Hasta olduğum için ilgiye ihtiyacım vardı napiyim.

"Buyrun rüya hanım." Diyerek yatağa yatmama yardımcı oldu mirza.

"Sağolun mirza bey." Diyerek karşılık verdim.

Rüya ve Ömer aşağıda vuslat teyzenin yanındalardı. Rüya 'e gelmişken şimdi tanıştırıyım bari' diyerek söylemeye karar vermişti. E bizde onları yalnız bırakmak için mirzayla odaya çıkmıştık.

Yatağın kenarına sandalye çekerek bana bakmaya başladı bende başımı öne eğerek parmaklarımla oynamaya başladım. Ama çok utanıyordum...

"Mirza, gözlerini üzerimden çeker misin?"

Demek zorunda kalmıştım yoksa utancımdan yeniden bayılıp hastanelik olacaktım.

"Neden? Utandın mı?..." dedi mirza sırıtarak. SIRITMIŞTI!

Ona dönüp gözlerimi açtım.

"Ne alaka? Neden utanıyım ki? Utanmadım ben bi kere!"

"Evet sebepsiz yere domates gibisin." Diyerek yine sırıttı!

"Off mirza!"

Ellerimi yanaklarıma koydum sonra da hava yaptım. Mirza hala beni izliyordu, sinirle ona döndüm.

"Tamam!" Dedi ellerini yukarı kaldırarak. Şu an Eminim çok komik gözüküyordum...
Sessizlik olmuştu ki mirza bi anda sessizliği bozmuştu.

"Hadi sor bakalım!"

"Ne?" Dedim anlamadığımı belli ederek.

"Birbirimize merak ettiğimiz şeyleri soralım. Sıkılmazsın hem!" Dedi gülümseyerek. Gözlerinin içi gülüyordu.

"O zaman ilk sen başla!" Dedim.

"Ben senin içini biliyorum rüya, ben seni kendimden çok tanıyorum..." durdu biraz yutkunarak devam etti.

"Mesela en çok mavi rengini sevdiğini biliyorum. Karanlıktan korktuğunu biliyorum. Gezmeyi eğlenmeyi sevdiğini biliyorum. Hiç yalan söylemediğini biliyorum. İçince çok konuştuğunu biliyorum. Suyu oturmadan içemediğini biliyorum. Çay içerken serçe parmağını kaldırdığını biliyorum. Ayaklarından huylanmadığını biliyorum. Sırtında sol kemiğinde küçük bir ben olduğunu biliyorum. Omzundaki doğum lekesinden hiç hoşlanmadığını biliyorum. Yüzünde en sevmediğin yerin kulakların olduğunu biliyorum. En çok yemeği sevdiğin çikolatanın piko olduğunu biliyorum. Gitmeyi en çok istediğin yerin fransa olduğunu biliyorum. Seni bir süredir göremesemde bunların hepsini biliyorum. Ben seni kendimden çok tanıyorum rüya..."

Merhaba aşklarım. Hikaye geç geldi çünkü uygulama silindi ve maalesef evin internetinin kotası az olduğu için inmedi kendi internetimde yoktu baya çıkmazdaydım. Ama sonunda geldi bi şekilde buldum internet ve hemen yükleyip yayınladım 🎈

Bu arada hikaye nasıl gidiyor? Beğenmediğiniz ya da aklınıza takılan bi yer veya bir şey var mı? Yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum ❣️

Çocukluk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin