10. BölümÜstünden 2 gün geçmişti ve biz bugün annemi toprağa verecektik. Bunu nasıl bir soğuklukla söylediğimi bilmiyordum. Canım yanıyordu evet ama canımın yandığını ben bile farkedemiyordum bazen çünkü ne demişti babam 'sen güçlü bir kızsın!' Evet baba ben güçlü bir kızım! Çünkü ben, sizin kızınızım...
Mirza bu 2 günden beri başımdan hiç ayrılmıyordu beni hiç yalnız bırakmıyordu. Sözünü tutabilmesi bana karşı böyle olması beni daha çok ona itiyordu... Ailem o olmuştu sanki bir anda.
Şimdi çıkacak ve mezarlığa gidecektik. Teyzemin hali ise durgundu. Hiç bağırıp çağırmıyordu. Gizli gizli ağlıyordu hep bana yansıtmıyor ve kötü olduğunu belli etmiyordu. Aksine benim yanımdayken oldukça güçlü duruyordu ve bir kadının yapması gerekeni yapıyordu. Teyzem sorumluluklarını iyi bilen bir kadındı aslında güçlü sayılmazdı ama dışardan öyle gözükürdü hep.
Arabaya bindiğimizde camı açarak rüzgarın yüzümü yavaşça okşamadığa izin vermiştim. Gözlerimi kapattım havayı ciğerlerime kadar çektim ve elimi camdan çıkarttım. Soğuktu, ama içim cayır cayır yanıyordu bu nedenle soğuğu pek hissettiğim söylenemezdi. Teyzem arkada Mirza arabayı kullanıyor ve bende onun yanında oturuyordum.
Dikiz aynasından teyzeme baktığımda gözlerinin dolmuş olduğunu gördüm. Elindeki annemin fotoğrafını yavaşça kalbine götürdü ve gözlerini kapadı. O anda gözünden tüm yaşlar süzülmüştü.
"Ağlama." Sesimin kısık ve çatallı çıkmasını umursamayarak teyzeme elimi uzattım. Elinin tersiyle gözlerini silerek elini uzattı. Konuşmuyorduk ve bu iki gündür böyleydi. Normalde teyzem çok konuşkan biriydi fakat 2 günden beri toplasanız 5-6 kelime etmiştir.
Mirzanın geldiğimizi söylemesiyle teyzemin elini okşayarak bıraktım ve kapıyı açarak indim.
Burası tüylerimin kalkmasına yetmişti bile. Her yerde mezarlar vardı. Bir anda korkmadığımı hissettim. Orayı evinmiş gibi hissettim. İnsan sevdiğini oraya bıraktığında seviyormuş demekki mezarlıkları... Ama sanırım buraya çok sık gelemeyecektim çünkü bu kadarına dayanamazdım.
Annemin 2 yıl önce yazdığı vasiyeti hatırlayarak gözlerimi sıktım ve ezberimde olan mezarlığa gittim 'babamın mezarı...' annem eğer ona birşey olursa onu babamın yanına gömmemizi istemişti. Bunları bu kadar rahat konuşmama şaştığım sırada geldiğimizi fark etmiştim.
Herşey halledildikten sonra teyzeme biraz kalmak istediğimi ve mirzayla birlikte geç olmadan döneceğimizi söyleyerek içini rahatlatmıştım. Mirza teyzemle konuşup geldiğinde ise hafifçe gülümseyerek başını hallettim anlamında salladı.
"Sağol." Diye fısıldadım ve annemle babamın mezar taşının ortasına oturdum. İşte ben tam anlamıyla bugün olgunlaşmıştım... Bir kızın kaldıramayacağı şeylerin altında kaldığımda olgunlaştığımı farketmiştim...
"Yalnız kalmak istersen-"
"Hayır. Senide görmelerini istiyorum." Dedim sessizce acıyla gülümsedim ve gözyaşlarımın arasından konuşmaya başladım.
"Anne..." annemin toprağına dokundum. "Baba..." babamın toprağına dokundum. "Bakın size kimi getirdim." Acıyla gülümsedim. Mirzaya baktım ve oturması için yanımdaki boşluğa dokundum. Oturduğunda elimi tuttu ve o konuşmaya başladı. "Aykut amca, Meryem teyze... Biz ayrılsakta sonunda yine bulduk kavuştuk birbirimize, kızınız bana emanet gözünüz arkada kalmasın..." gözlerimi kapatıp gülümsedim. Annemle babam gibi bizde mi kavuşmuştuk?... Mirza aklına bişey gelmiş gibi gülümsedi ve konuşmaya devam etti. "Şimdi belki yapacağım şey biraz saçma gelebilir ama yapıcam," heyecanlanmıştı. "Valla böyle bile heyecanlandım gerçekten olsaymış nolurmuş acaba" diye mırıldandı Mirza duymadığımı sanarak. "Duydum." Dediğimde afallayarak sözüne devam etti. "Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız rüyayı kendime istiyorum!" Dediğinde bi anda gözlerimi açtım. Böyle birşey demesini beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım
Teen Fiction"Biraz geç oldu rahatsız ettiysem kusura bakma ama öğrenince yazmadan edemedim. Buraya geliyormuşsun, hemde temelli? Çok mutlu oldum. Gelince Görüşürüz değil mi? Galiba fazlasıyla özledim.. Mirza." Onu cevap vermeyip kırmak istemiyor ama cevap vers...