Bölüm 14

275 21 48
                                    




14. Bölüm

Dudaklarımızın hoyrat dansı bittiğinde geri çekilmiştik. Kalplerimiz aynı ritimde atarken gözlerim ayrılmıyordu gözlerinden, bedenim ona tamamen teslim olmuştu, hissediyordum yapmıştı işte yeniden bizi bir araya getirmeyi başarmıştı...

Çocukluğuma dönmüşüm gibi hissediyordum sanki tüm o heyecanım yeniden bulmuştu bedenimdeki tüm hücreleri...

Karıncalanan ellerimi saçlarından çekip elleriyle buluşturduğumda titremiştim, heyecandan buz gibi olmuş ellerimi sıcacık elleri ısıtmıştı...

Tam 3 ay önce bana buraya geleceğimi söyleselerdi ya da mirzayla yeniden bir araya geleceğimizi, ona teslim olacağımı, asla inanmazdım. İnanmak için bi sebebim yoktu çünkü o zamanlar...

Mirza alnını alnıma dayadığında bedenimdeki titreşim yeniden ortaya çıkmıştı. Sanki zaman durmuş, etrafımızdaki herkes Yok olmuş da sadece biz varmışız gibiydi, adeta bir melek gibiydim sırtımdaki kanatları hissediyor gibiydim karnımdaki kelebeklerle birlikte kanat çırpıyordum...

"Mirza..."

Diyecek bir şey bulamıyordum. Demek isteyince dilim tutuluyor, açılan ağzım yeniden kapanıyordu. Kıpkırmızı olmuş yanaklarıma öpücük konduran mirzaya tebessümle baktığımda elini elimden çekip yeniden yanağıma koymuştu. Baş parmağı hafifçe yanağımda geziniyordu...

"Güzelim..."

Gözlerim kendiliğinden kapanırken çıkacakmış gibi atan kalbime engel olamıyordum. Tatlı heyecanıma dudaklarımın kenarı kıvrılarak gülmüştüm...

Mirzayla olmak benim için şu an baya cesaret isteyen bir şeydi ve ben cesur olmaya hazırdım, onunla korkmamayı öğrenmiştim, 10 yıl öncesinde...

FlashBack

"Mirza çok karanlık burası... Ben çok korkuyorum" kesik kesik çıkan sesime engel olamayarak mirzayı görmeye çalışıyordum. "Mirza... Senide göremiyorum ben... ben çok korkuyorum..."

Titreyen ellerimi kendi ufak elleriyle buluşturmuştu. -benim ellerim kadar ufak olmasalarda- Korkudan buz gibi olan ellerime rağmen onun elleri sımsıcaktı.

Beni sarılarak kucakladı "kapat şimdi gözlerini benim dediklerimi düşün..." nefes alış verişlerim hala düzene girmiyordu...

Kafamı "tamam" dercesine aşağı yukarı hızlıca salladım. "Burda değilsin bi deniz kenarındayız ve sana pamuk şeker almışım ayrıca o pamuk şekerini unicorn getirmiş."

Kahkaha attım heyecanlanmıştım. "Ohaa! Gerçekten mi?"  Gülümsediğini anlayabiliyordum ses tonundan. "Evet!"

"Unicorndan pamuk şekerini alıp kumsala geri oturuyorsun ve hem kendine hemde unicorna pamuk şeker yediriyorsun." Gülümsedim. İşe yarıyordu!

"Ee mirza, sonra?"

"Sonra pamuk şekeriniz bitiyor ama üzülme! Hemen unicornuna atlıyorsun ve direk pamuk şeker ormanına gidiyorsunuz!" Nefes alış verişlerim düzene girmeye başlıyordu.

"Pamuk şeker ormanı gerçekten var mı mirza?"

"Var tabii!"

"Beni götürür müsün peki?" Diye heyecanlı soruşum onu eğlendirmişe benziyordu.

"Götürürüm tabiki..."

İşe yaramıştı! Unutmuştum asansörde kaldığımızı, nefes alış verişlerim düzene girmişti ve ben mirza yanımdayken korkmamayı o gün öğrenmiştim!

Çocukluk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin