9. BölümGözlerimi açtığımda bir sedyenin üzerindeydim kafamı yavaşça kaldırdığımda kolumda yeniden serum tüpünün olduğunu gördüm. Neden buraya geldiğimi ve neler olduğunu düşünmemle birlikte sanki kanım donmuştu. Benim şu an annem ve babam yok muydu yani? Çığlık atıyordu içim fırtınalar kapıyordu içimde ama dışarısı ise suskun, dudaklarım ise kapalı, her yer sessiz... Ağlamak isteyip ağlayamıyordum, yutkunmak istiyor yutkunamıyordum... Boğazımda bir yumru vardı sanki... Gözlerimi kapattım ve düşündüm bir aile gibi vakit geçirdiğimiz zamanları, özlemiştim... Ama bi yandan da seviniyordum. Annem babamı çok özlemiştir, orda kavuşurlar belki? Belki beni beraber yan yana izlerler belki şu an izliyorlar belkide şu an öptüler belkide şu an sarıldılar?... Kendimi böyle avutuyordum. Üzülmemek, ayakta kalmak için bir sebep arıyor gibiydim. Ya da üzülmeli acımı yaşamalı mıydım? Düşünmekten kafayı yerken bi anda mirzanın sesi yankılandı kulaklarımda.
"Rüya! Bitanem... iyi misin?"
"Rüya!"
Gözlerimi kırpıştırıp ona doğru döndüm, galiba yine hissetmeden bilinçsizce ağlıyordum...
"Rüya... Kaybetme kendini güzelim, bana bak rüya ne oldu hadi anlat bana ne oldu canımın içi?"
Derin bir nefes alıp konuşmaya çalıştım.
"Babamdan sonra bana kalan tek varlığımı kaybettim Mirza... Annemi... Annemi kaybettim..."
Mirza şok olmuşçasına bana bakmayı sürdürdü, gözlerini bile kırpmıyordu. Benimle birlikte bi anda oda ağlamaya başlamıştı. Yüzünde hiç mimik yoktu ama gözlerinden yaşlar hızlı hızlı akıyordu.
Aslında hiç bağırmamama rağmen sesim kısılmıştı, galiba içimde kopan fırtınanın, çığlıkların bıraktığı etkilerdi bunlar...
Mirza hiç konuşmazken sessizliği ben bozmuştum. Kendimden ben bile beklemiyordum bunu.
"Mirza," gözlerimi kapattım. "Bana sarılır mısın?"
Gözlerimi geri açtığımda Mirza'nın kıpkırmızı olmuş gözlerini açarak bana baktığını görmüştüm.
"Buna ihtiyacım var..."
Mirza hiç birşey demeden sarılmıştı bi anda. Unutturmuyordu hiç birşeyi aslında ama en azından huzurlu hissediyordum. Sanki babama, sanki anneme, sanki aileme sarılırmış gibi...
"Beni hiç bırakma..."
Ağzımdan çıkan sözlere ben bile şok oluyordum. Kendimde değildim nasıl davrandığımı neler dediğimi bilmiyordum...
"Sen hiç gitme..."
Mirzanın dediğiyle içim titremişti. Kendimi burda durdukça rahat hissetmiyordum. İzmire gitmem gerekiyordu, annemi ve babamı ziyaret etmem gerekiyordu. Onlara anlatmam gereken şeyler var, onlarla hasret gidermeye sohpet etmeye ihtiyacım var...
Geri çekilip mirzanın yüzüne bakmaya devam ederken konuştum.
"Benimle birlikte izmire gelir misin?"
"Tabiki gelirim. Seni bundan sonra asla yalnız bırakmayacağım, asla!" Acıyla gülümsedim.
"Çıkar beni burdan, annemin babamın yanına gitmem lazım. Onlara ihtiyacım var, onlarında bana ihtiyacı var..."
Mirza başını salladı ve odadan çıktı. Ne düşünmem gerek ne hissetmem gerek hiç bilmiyordum. Normalde bağırıp çağırmam ağlamam gerekti ama gayet sessiz ve sakindim. Fırtına öncesi sessizlikti bu galiba... Kapı çalınca girmeleri için seslendiğimde vuslat teyze alya ve ömer içeri girmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım
Genç Kurgu"Biraz geç oldu rahatsız ettiysem kusura bakma ama öğrenince yazmadan edemedim. Buraya geliyormuşsun, hemde temelli? Çok mutlu oldum. Gelince Görüşürüz değil mi? Galiba fazlasıyla özledim.. Mirza." Onu cevap vermeyip kırmak istemiyor ama cevap vers...