Etrafı toparlayınca yorgun düşmüştüm. Kendime yorgunluk kahvesi yapıp ayaklarımı uzattım. Yanı başımda olan telefona uzandım. Elime alınca rehberdeki "Ahududum" ismini bulup aradım.
Arıyor...
Çalıyor...
Çalıyor...
Açacak...
Az kaldı...
Hadi...
Hah açıldı!"Bu telefon neden altı kez çaldı?"
"Bende iyiyim sorduğun için teşekkür ederim."diye sitemli konuşan ahududum karşısında kıkırdadım.
"Sanırım birileri beni özlemiş."
Karşıdan gelen derin nefesin ardından kadifemsi sesini duydum.
"Sanırım bende birilerinin aklına gelmişim."
Bana laf soktuğunu göre gayet iyiydi.
"Ahududum, bebeğim, benim petito ayıcığım. Arayamadım üzgünüm."
"Ha yani ayıyım öyle mi? Hemen kapat ve arama!"
'Dıt! Dıt! Dıt!' Sesleri arka arkaya sıralanırken ben öylece kaldım. Özel gününde falan mıydı? Telefonu kenara bırakıp kahvemi yudumlamaya başladım. Fincanı bitirince sehpaya koydum. Telefonumun melodisini duyunca ekrana şöyle bir göz ucuyla bakındım. "Ahududum" yazısı karşıladı beni. Hemen açıp kulağıma götürdüm.
"Kızım neden aramadın?!"
Kahkaha atmak istesemde ifademi koruyup konuştum.
"Sen dedin arama diye."
Küçük çaplı çığlık kulağımı doldururken ben telefonu olabildiğince kendimden uzak tutmaya çalıştım.
"Bana bak pisicik seni... Seni.... offfffffğğğhhhh!!!"
Bir türlü tamamlayamadığı cümleyi başka bir çığlık ile bitirdi.
"On, dokuz, sekiz..."
"Ahu neyi sayıyorsun öyle?"
"Avşin kes! Sinirliyim işte!"
Bunu bu denli çıldırtacak bişey yapmadım ki ben.
"Ahum, bebeğim noldu sana?"
Ağlamaklı sesi bana ulaşırken canını sıkan bir şeyin olduğuna emin oldum.
"Mürvet abla. Yine bana görücü getirmiş. Üstelik senin annenin önünde getirdi. Ve daha da berbat olan durum herkesin önünde dedi ki 'Avşin kızıma buldum işte. Ural ile yakında yola başlarlar. Seninde mürvetini görsek fena mı?'"
Duyduklarım sinirden sol gözüme seğirme getirince, gözüm seğirdiği için daha da sinirlendim.
"Sen o kadın ne dedi dedin?!"
"Ooo aramıza hoş geldin Avşin hanım. Ben sabahtan beri bu sinir ile dolaşıyorum."
"Hemen o kadının kahvesini sinek ilacından pişir!"
"Benim aklımda tuz ruhu vardı ama sinek ilacı da orjinal fikirmiş."diyerek kahkaha attı. Onun yumuşadığını görünce benimde yüz hatlarım gevşedi.
"Bırak o evde kalmışı. Nasılsın onu söyle? Çok özledim seni Ahududum."
"Ahh kuzum bende seni çok özledim. Hemen gel artık."
Konuşurken ayaklanıp fincanı kaldırdım. Fincanı masaya bırakıp tezgaha yaslanırken bakışlarım ayaklarımda dolaştı.
"En kısa zamanda döneceğim Ahududum."
Sormak istediğim şeyler dilimin ucuna gelirken yutkunmak zor oldu.
"Ahu?"
"Efendim kuzum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜCÜ USÛLÜ AŞK
RomanceKlişelerden çok uzak bir dünyaya sonsuz biletim var. Arkanıza yaslanın ve keyfini çıkartın. Çünkü bu Avşin ile Ural'ın hikayesi?