Bölüm-11

1.2K 46 10
                                    

Onu görünce rahat tavrım buhar olup uçtumuştu. Gözlerimi onun üzerinden çekip anne ve babasına çevirdim. Babası bana gülümserken annesi sadece başka yöne bakıyordu. İçeri davet edip kenara çekildim. Hepsi içeri girerken anne ve babamda karşılamak için kapıya gelmişti. Onlar ilerlerken bir kız boynuma kollarını ahtopot misali doladı. Boşta kalan ellerimi nereye koyacağımı bilmediğim için de sırtına koydum. Geri çekilince yüzüne düşen bir tutam saçı kulak arkasına sıkıştırıp elini uzattı.

"Afedersin biran heycan yaptım. Abimin sevdiği kızı görmek her zaman başıma gelmiyor. Ben Emel."

Abim dediğine göre Ural'ın kız kardeşiydi. Sevdiği kız dediğine göre de bu anlaşmayı bizden başka kimse bilmeyecekti. Bana uzattığı elini alıp sıktım.

"Sorun değil Emel. Hoş geldin içeri buyur."

Gülümseyip içeri ilerleyen Emel'in arkasından bende kapıyı kapatacakken araya koyulan ayak dikkatimi çekti. Ben hala ayakkabıya bakarken kapı hafifçe iteklendi. Geri çekilip kapıyı açınca Ural tüm varlığı ile orda duruyordu. Rezil olmanın verdiği utanç ile yüzümü saklama ihtiyacı duydum.
Yüzümü saklayamayınca da ayaklarıma indirdim bakışlarımı. Bu sefer panduf yerine ayakkabılarımı giydiğim için kendime artı puan verdim. Görüş açıma giren iki parmak çenemi kavrayıp dikleştirdi. Ural bana gülümsüyorken utanmamak daha da bir zor olmuştu. Bakışlarımı hızla yana kaçırdım.

"Hira bana bak."

Yine mi Hira?!

Gözlerimi ona çevirince gülüşü solmuş oldukça ciddi bakıyordu.

"Benden utanma lütfen. Ayrıca çok güzel olmuşsun. Panduflarını tercih ederdim ama bunlarda gayet hoş olmuş."

Bu.. bu.. bu.. şimdi benimle dalga mı geçiyordu yoksa ciddi miydi? Ellerime tutuşturulan çiçek ve çikolatalar dalgınlığımı süpürüp götürdü. Ilerleyen Ural arkasına dönmeden konuştu.

"Ha panduf konusunda ciddiydim."

Gözlerimi tavana dikip sabır dilerken mutfağa ilerledim. Çiçeklerin harika kokusu mutfağı doldururken solmamaları için vazoya yerleştirdim. Işim bitince bende oturma odasına girdim. Meryem hanım göz ucuyla bakıp burun kıvırırken Yahya bey de gülümsemisti. Boş olan Emel ve Ahu'nun arasına oturdum. Söze giren Yahya bey bütün dikkatleri üzerine çekti.

"E daha daha nasılsınız?"

Babam sorusunu büyük bir sakinlik ile karşılayıp cevap verdi.

"Iyiyiz Yahya bey sizler nasılsınız?"

"Çok şükür iş güç içinde yuvarlanıp gidiyoruz."

'Niye sen dünya mısın?'gibi aptal bir espiri yapmak en son isteyeceğim şeydi.

Meryem hanım bişeyler mırıldandı fakat kimse anlamadığı için kayda alındığı söylenemez. Ben ortadaki sohbeti sessizce dinlerken Ahu karnıma dirseğini geçirdi. 'Ne var?' der gibi baktıktan sonra ağzını kıpırdatarak 'Kahve' dedi. Mesajın alındığını işaret ederek ortaya soruyu sordum.

"Kahvelerinizi nasıl içersiniz?"

Cevabı gecikmeyen Meryem hanım ortamı biraz daha gergin hâle getirdi.

"Tuzsuz olsun lütfen. Malum geçen seferin etkisi hala geçmiş değil."

Emel ve Ural aynı anda annesine seslenirken Meryem hanım sadece yüz çevirdi.

"Hepsi orta olsun kızım."diyen Yahya beye zoraki bir tebessüm yollayıp ayakalandım. Benimle birlikte Ahu ve Emel'de ayaklandı.

Ahu "Bende yardım edeyim."dedikten sonra Emel'de "Bende geleyim bari."diyerek peşimden mutfağa geldiler.

GÖRÜCÜ USÛLÜ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin