Bu söylediklerim üzerine bu sefer Ural kahvesini püskürttü. Elime aldığım peçeteyi ona uzattığımda benimde üzerimin kirlenleğini gördüm. Ural bir kendi üstüne bir de benim üstüme bakınca kahkaha attı. Bende daha fazla dayanamadan eşlik ettim.
"Özür dilerim. Sadece öyle bişey demeni beklemiyordum."
"Sorun değil. Bende beklemiyordum."
"Peki dediğinde ciddi miydin?"
Gerçekten öyle miydim?
"Evet öyleydim."
"Öyleyse yarın akşam sizdeyiz değil mi? Zaten bugün yorgunsun dinlen. Yarın gelelim."
Vereceğim cevaptan umarım asla pişman olmazdım.
"Evet te anneni nasıl ikna edeceksin?"
Ural arkasına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi. Yarım ağızla gülüp konuştu.
"Ural Dinçer'im ben. Yani Meryem sultanın yirmi yedi yıllık oğluyum. Artık bırakta nasıl ikna edeceğimi bileyim."
Bende aynı şekilde arkama yaslanıp kollarımı birleştirdim. Yamuk gülüşü takınıp "Öyleyse şimdiden bol şans. Kolay olacağını sanmıyorum."
Kahkaha atıp göz kırptı. Ben olduğum yerde kala kaldım tabi. Yine o inci dişler çıktı ortaya. Dişlerini söküp bana takma diş mi yapsak acaba? Güzel fikir yazdım kenara. Nihahahhaaaa.😈😈
"Kalkalım mı?" diye soran Ural'a başımla onay verdim. Hesabı ödeyip kalktık.
Araba bizim mahalleye giriş yapınca durdurdum.
"Burda ineyim lütfen. Mürvet abla falan görür. Sen ne demek istediğimi anlamışsındır."
Yine dişlerini göstererek kahkaha attı. Acaba bilerek mi yapıyordu??? Neyse sakinim.
"Anlıyorum. Peki in bakalım. Yarın akşam görüşürüz."
Hatırlatmasa olmazdı zaten.
"Görüşürüz ve bıraktığın için teşekkür ederim ."diyerek bende indim. Bavulumu alıp ilerledim. Sokağımıza giren sol dönemeçe girerken Mürvet ablayı karşımda buldum. Ben korkudan dolayı ufak çaplı bir çığlık atınca o da attı. Ama onunki ufak mı bilemem.
Baş parmağıyla damağını kaldırınca bana döndü.
"Ne konuştunuz?"
Yok artık! Mahalle radarı gibi kadın bu. Anlamamazlığa vurmak tek çare.
"Kimle?"
"Avşin hanım ben gördüm direk cevap ver."
"Madem gördün duysaydında o zaman."
Omzuna çarpıp ilerledim. Şuan arkamda babun suratıyla kızgın ve meraklı bir Mürvet abla bıraktığıma eminim. O yüzden biraz hızlı yürüsem benim için iyi olacaktı.
Evin önüne gelince de kapıyı anahtarımla açtım. Bavulu önden geçirirken bende geçip ardımdan kapıyı kapattım. Salona ilerlerken annemin babamın dizlerinde uyuduğunu gördüm. Babamda elinde kumanda uyuya kalmıştı. Televizyonu sessiz olmaya özen göstererek kapattım. Onların bu hali gözlerimin dolmasına sebep oldu. Onlar aşklarını doyasıya yaşarken ben anlaşmadan ibaret intikam üzerine kurulu bir evlilik yaşayacaktım. Gözlerimi tavana dikip gelen göz yaşını geri gönderdim. Bavulu odama koyup duş aldım. Ardından bende yorgunluğum yüzünden uyudum.
Ural'ın Ağzından...
Avşini eve bıraktıktan sonra bende ev yolunu tuttum. Bugün baktığım dava sayısını hatırlamıyorum bile. Çok yorgundum. Avşin'le biraz vakit geçirmek az da olsa yorgunluğumu unutturmuştu. O kızda çözümleyemediğim birşey vardı. Üstümdeki kahve lekesine bakınca direksiyonu sıkan parmaklarım bir bir gevşedi. Kendimi durduk yere kahkaha atarken buldum. Sirkelenip yola odaklandım. Eve varınca torpido gözünden anahtarı alıp arabadan çıktım. Eve ilerleyip kapıyı açarak içeri girdim. Koridorun ışıklar kapalı olduğu için ev karanlıktı. Işık açma düğmesine basınca ağzımdan kaçan şeyi durduramadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜCÜ USÛLÜ AŞK
RomanceKlişelerden çok uzak bir dünyaya sonsuz biletim var. Arkanıza yaslanın ve keyfini çıkartın. Çünkü bu Avşin ile Ural'ın hikayesi?