0.6

371 41 20
                                    

Bir şansımız olduğunu anlamam için

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir şansımız olduğunu anlamam için

0.6

Okula vardığımda tüm günü onun gerçekten bir üniversite öğrencisi olup olmadığını düşünürken geçirmiştim. Gerçek olabilme ihtimali vardı. Ya da anlattığı her şey yalandı. Onun hakkında sonsuz olasılık vardı. Bu yüzden o ilk söylediği bilgi kırıntısına tutunarak ilerleyecektim. 

Hazen: Ankara üniversitesine gelirsem seni görür müyüm?

+90 530...: Görürsün ama soru şu ki, tanır mısın?

Hazen: Tanışmayacak mıyız? Bu yüzden yazmıyor musun?

+90 530...: İstiyor musun?

Bilmiyordum. Bu yüzden elim klavyede öylece bekledim.

+90 530...: Bu soruya evet dediğin gün tanışalım.

Hazen: Ya şimdi tanışalım dersem?

+90 530...: Demezsin seni tanıyorum.

Hazen: Nereden tanıyorsun?

+90 530...: Çok yakınındayım.

Hazen: Bir apartmanda yaşıyor olsak alt komşumuz musun diye sorardım sanırım.

+90 530...: Keşke öyle olsaydık, sana ulaşması kolay olurdu.

Hazen: Demek ki evin uzakta.

+90 530...: Sana epey uzağım.

Hazen: Mamak mı?

+90 530...: Yok o kadar değil.

Hazen: Bahçelievler'desin.

+90 530...: Yaklaştın ama bu bilginin senin için
pek bir önemi yok şu an. Sonuçta tanışmıyoruz Hazen.

Hazen: Seni kaydedeyim adın ne?

+90 530...: Henüz çok erken..

Hazen: Seni ne diye kaydedeyim? Henüz çok erken?

+90 530...: Bir arkadaş diyebilirsin.

Hazen: Arkadaş değiliz. Ama belki ilerde oluruz.

+90 530...: Bundan emin misin?

Neden böyle bir şey sorduğunu bilememiştim. Niyeti farklı ise bunu en baştan belirtirdi. Ya da belirtmiş miydi? Kafam iyice karıştığında bir şey diyemedim. Aradan birkaç dakika geçtiğinde telefonu çantama kaldırdım. Henüz düşünemeyecektim.

Batın'la her şeyi bitirmiş olduktan sonra okula gitmek tam bir işkenceydi. Sanki herkes bana bakıyordu. Ezgi ile Bengisu'yu sinsice bana doğru  sırıtırken gördüğümde onları görmemeye çalıştım. Yolumu uzatarak sınıfa yöneldim. Batın ile aynı sınıfta değildik. Ama yakın arkadaşları ile aynı sınıftaydım ve bu da gerilmeme neden oluyordu. Uzun zamandır hep onlarla birlikteydim ve hiç yalnız kalmamıştım. Yalnızlık ürkütüyordu. Herkesin beni izlediğini ve yargılayıcı bakışlarını üzerime doğrulttuklarını düşünüyordum.

"Selam fıstık. Bu ne güzellik."

Anlık olarak sesin olduğu yere döndüğümde Talha'yı bana sırıtırken buldum. Başımı çevirdim ve ses vermeden sırama geçtim. Sırada yalnız oturuyordum. Genelde yanıma Batın'ın arkadaşları Deniz ve Güney gelirdi. Ama artık onlar da gelmeyecek diye düşünmüştüm. Sonuç olarak onlarla takılmamaya karar vermiştim. Bu her ne kadar rahatlatıcı da olsa içten içe korkularım vardı ve yanlış bir şey yapmış olma ihtimalim gözlerimin önüne geliyordu.

"Selam." Selen yanıma oturduğunda gülümsemeye çalıştım. Selen okuldaki tek arkadaşımdı. Son günlerde onu ihmal etmiştim. Çünkü ait olmadığım insanlarla dolu partilerde vakit geçiriyordum.

"Selam," dedim ve gülümsedikten sonra gözlerimi masama çevirdim. Masanın üzerindeki çizikleri izleyerek öylece bekledim. Selen'in ise hala beni izlediğini fark ediyordum. Son konuşmamız üzerine aylar geçmişti ve ben utançtan ona ne diyeceğimi bile bilmiyordum.

"Sorun değilse bugün burada oturayım," dedi gözleri parlayarak.

"Tabi ki olur. Zaten yalnız olacaktım."

"Dinle. Herkes Batın'ın seni terk ettiğini konuşuyor. Eğer konuşmak istersen ben buradayım."

Gözlerim kocaman açıldığında Selen ile göz göze geldim. Tepkim onu şaşırttığında ağzı o şekli almıştı.

"Anlamadım. Kim dedi?"

"Herkes konuşuyor," dedi fısıltıyla. Konuşmamı ne kadar ayarlamak istesem de sesim çatallaşmıştı.

"Biz onunla sevgili değildik ve o beni terk etmedi. Onunla vakit geçirmeyi bırakan benim."

"Her neyse bir önemi yok. Sonuçta—" 

Diğerlerinin yüzlerine baktığımda herkes fısıldayarak beni izliyordu. Onlara dedikodu malzemesi verdiğim için kendimi kutlamalıydım.

"Başka ne söyleniyor hakkımda?" dediğimde yüzü düşmüştü. Sanırım dahası da vardı. Bu sırada telefonum titremişti. Ancak bakamadım. Selen'in konuşmasını bekliyordum.

"Lütfen Selen, bilmem gerekiyor."

"Sen Batın ile şey...birlikte olmuşsun. Öyle diyorlar."

Yüzü kızardığında kafasını başka tarafa çevirdi. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslattığında çantamı aldım ve sınıftan çıktım. Selen arkamdan bağırsa da onu dinlemedim. Okuldan çıktım ve nefes nefese koşarak caddeye atladım. Caddede en son gördüğüm şey ışıklar ve panik olan bir yüz ifadesiydi. Sonrası karanlıktı.

Uyandığımda kendimi beyaz döşeli bir hastane odasında gördüm. En son neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Bileğimde bir ağrı vardı. Kolum sargıdaydı ve ayaklarımı hissetmiyordum. Solumdaki masada telefonumu fark ettiğimde elime aldım. Son birkaç mesaj gelmişti. Mesajları okudum.

Bir arkadaş: Okulda mısın? Yazmayınca merak ettim.

Bir arkadaş: İnsanlar ne söylerse söylesin umurunda olmasın. Ben yanındayım.

Bir arkadaş: İlk tanışmamızın bu şekilde hastanede olmasını istemezdim.

Bir arkadaş: İyileşene kadar kapının bir ucunda olacağım. Uyandığında beni görmek istersen bana yazman yeterli.

Hazen: Beni sen mi getirdin? Neler oldu?

Bir arkadaş: Son konuştuğun kişi ben olduğum için beni aradılar. Araba çarpmış ama iyisin.

Hazen: Şu an neredesin?

Bir arkadaş: Hastanedeyim. Yanına gelmemi ister misin?

Hazen: Teşekkür ederim. Yalnız kalabilir miyim?

Bir arkadaş: Elbette. İstediğin zaman ara, yaz. Gelirim.

Hazen: Bunu neden yapıyorsun?

Bir arkadaş: Neyi neden yapıyorum?

Hazen: Bana neden böyle iyi davranıyorsun?

Bir arkadaş: Sana böyle davranmak istediğim için.

Hazen: Bu sorumun tam yanıtı değil ama. Neden?

Bir arkadaş: Daha önce de söyledim. İstersen alıntı yapayım.

Aşık olunacak birisin. Ve ben de sanırım aşık oldum.

Okundu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAZEN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin