BİZDEN SONRASI UÇURUM
KÜÇÜĞÜM
- DEFNE -
"Defne, şuraya bak."
Nereye, diye sorduğumda bana işaret ettiği noktaya kilitlendim. Gördüğüm adamı saniyeler içinde tanımıştım. Onu nasıl tanımazdım, abimin can dostuydu. Ona kısa bir an bakıp ne yaptığını çözümlemeye çalışsam da anlayamamıştım. Onu çoğu zamana sinirli görürdüm. Ender anlarda sakin olur hatta arada gülümserdi. Onun bir kez olsun kahkaha attığını işitmemiştim. Ona baktığımı bunca mesafeye rağmen anlamış olmalıydı ki gözlerimiz kesişti. Neden burada durup aptal kız çocuğu gözümü ayırmadan ona bakıyordum ki? "Kahretsin, beni gördü. Kaç Elif, sen canını seviyorsan kaç..." Neden diye sorduğunda elimle gitmesini söylemiştim. Benim dershaneden kaçtığımı öğrenirse kesin bizimkilere söyler, bende biterdim. Elif, peki görüşürüz, dedikten sonra beni ara, diye ekleme de yapmıştı.
O giderken Onur telefonu kapatmış hızla yanıma doğru yürümeye başlamıştı. Yanıma yaklaştığında bana değil de giden arkadaşıma bakıyordu. Ben alt dudağımı dişlerken her zamana ki gibi bana üstten bir bakış attı. "Senin ne işin var burada, şu anda derste olman gerekmez miydi?" Ne diyecektim, artık herkes benim derslerden kaçtığımı biliyordu. "Sana diyorum Defne, yine arkadaşınla alıverişe mi geldin?" Neden herkes adımı kötüye çıkarmıştı bir türlü anlamıyordum. Bunlar hiç mi genç olmadı.
"Beni burada gördüğün aramızda sır olarak kalabilir mi? Söz veriyorum bir daha derste kaçmam. Lütfen." Annem yine kaçtığımı öğrenirse kesinlikle beni cezalandırırdı. Bana üstten bakmayı sürdürürken bir adım gerileyip daha aşağıya baktı. Sırt çantamı ellerimin arasında sıkarken bende gömlekten görünmeyen şortuma baktım.
"Yine giyinmeyi unutmuşsun, hatırladığım kadarıyla Fatih seni bu konuda kesin dille uyarmıştı."
Ona sen benim ağabeyim değilsin demek istesem de bunu söyleyemezdim. Onun damarına basacak olursam kesinlikle küplere binip abimi arardı. Bu yüzden dudağımı dişlemeyi kesip huyuna gitmeye karar verdim. "Hava çok sıcak çoğu arkadaşım böyle giyiniyor. Etrafına biraz bakarsan ne demek istediğimi sende anlayacaksın." Aklıma gelen tek mantıklı şey buydu. Bana kara kaşlarını çatıp bakamaya devam ettiğinde iç çekmiştim. "Saçlarını boyatmışsın." Elimi hafif kızıl saçlarıma götürdüğümde sevinmiştim. "Hiç kimse fark etmemişti, sen hemen fark ettin." Annemler bile anlamamıştı.
"Kör değilim Defne, bu yaşta ne yapmaman gerekiyorsa hepsini yapıyorsun. Takıştırdığın o takma tırnaklar seni otuz yaşında bücür bir kadına dönüştürüyor, şimdi beni takip et sana çeki düzen vereceğiz..." Arkasını döndüğümde elimi kaldırıp tırnaklarıma baktım. O kadar da kötü görünmüyordu. Onun hızla gittiğini görünce hemen koşarak ona yetiştim.
"Söylediklerini yaparsam, bugün hakkında hiç kimseye bir şey söylemezsin değil mi?"
"Benimle pazarlık yapma küçük hanım, bundan hiç hoşlanmıyorum." Hızla yürümeye devam ederken ayaklarına baktım. Onun bir adımı benim ufak üç dört adımım demekti. Beni küçük bir butiğe soktuğunda etrafıma bakındım. Sanki buraya her zaman geliyormuş edasında içeriye girmişti."Acele et, kaybedecek zamanım yok." Tabi ki senin hiçbir zaman, zamanın yok diye düşünürken ellerimi saçlarıma götürdüğümde bir yandan da ne yapacağımı düşünüyordum. "Defne, hadi ama boş boş bakınmak yerine yaşına uygun bir elbise seçip giy, seni eve bıraktıktan sonra şirkete geçmem gerekiyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK KARIM 👑
ChickLit# 6 - Romantizm Sana diyeceğim şu ki küçüğüm; büyüme! Hayat seni de mahveder.. © Tüm hakları saklıdır .