Buse'nin kopardığı o büyük ve acı veren çığlığı duyduğum an, tüm bedenime iğne saplıyorlarmış gibi hissettim.
Gözlerimi aniden kapatıp, başımı arkaya çevirerek babama baktım. Dudaklarını sıkmış, kafasını sağa sola sallıyordu. Gözlerindeki boğuk hüznü görebiliyordum.
Derin bir nefes verip kafamı çevirdiğim zaman yavaş adımlar atarak yanına yaklaşmayı başarmıştım. Yatağın bitişindeki başlığı elleriyle tutmuş, dizlerinin üstüne çökmüş bağıra bağıra içindeki acıyı dışarıya sızdırarak ağlıyordu.
Arkasına geçip kollarından onu kaldırmaya çalışırken tuttuğu başlığı bırakmamakta ısrar ediyordu. O kadar çok bağırıyordu ki ağlarken, babasına doğru bakmak içimden bile gelmiyordu.
Ne kadar kötü bir his olduğunu o kadar iyi anlıyordum ki. En sevdiğinin zarar görmesi çok can acıtıcıydı gerçekten.
Onu daha sıkı tutarak kollarından geriye çekmeyi başarmıştım. Ellerimle arkasından onun ellerini tutarak, kendi yüzüne kapattım. Hızlı bir şekilde bana dönüp göğüsüme yumruk atmaya başladı, ''Neden?'' daha hızlı vuruyordu ''Biliyordun değil mi?'' Onu daha sıkı tutarak kendime bastırdım. Hareketlerini durdurmakta güçlük çekiyordum. ''Tamam.'' Daha acı bir çığlık kopardı. ''Sen biliyordun.'' Kafasını göğüsüme bastırdım. ''Hayır, bilmiyordum.''
Onu sakinleştirmek için yalan söylemeyi önemsemiyordum bile. ''Sakin olmak zorundasın, bana bak.''
Onu çenesinden tutup gözlerime bakmasını sağladım. ''Geçecek.''
Kafasını sağa sola sallayarak, elleriyle yüzünü sıkıyordu.
''Ne yapıyorsun? Sana sakinleş dedim!'' Ben öyle bağırınca birden sesi kesildi ve gözlerindeki hırsla bana bakmaya başladı.
Devam ettim ''Sen kendini paralayınca ne değişecek ha? Ne değişecek söyler misin? Zor olabilir, bunu anlıyorum tamam mı? Bunu kafana sok, sen burda kendini yırtarak ona yardım edemezsin anladın mı? Hani nerde o güçlü kız, nerde senin asaletin? Kim her ne yaptıysa cezasını çekmeyecek mi? Sen bu kadar mı karamsarsın, bu kadar mı basitsin Buse? Kendini burda ikiye ayırsan bile hiç bir şey değişmeyecek anladın mı? Değişmiyor da! Ona böyle mi yardım edeceksin? Ona yardım ettiğini mi sanıyorsun? Hiç kimsenin mükemmel bir hayatı yok anladın mı? Yanında olanları da bir anlık sinirle kıracağın zaman eline ne geçecek? Hiç birşey, hemde hiç bir şey! Beni anladın mı, kendini üzerek, karamsarlığa boğularak eline hiç bir sik geçmeyecek anlıyor musun beni? Sadece etrafındakileri incitirsin. Daha kötü günler görmemek için dua et, aptal gibi davranmayı bırak artık!''
Hızlı bir şekilde kollarımı üstünden çekerek arkamı döndüm babam yanımıza gelip ''Efecan ne yapıyorsun?'' dedi.
''Bırak kolumu.'' dedikten sonra hızlıca ona çarparak odadan dışarı çıktım. Arkamdan kapıyı çok hızlı bir şekilde çarpmıştım. Kapının çıkardığı ses içeriye serum getiren hemşirenin elindeki tepsinin yere düşmesine sebep olmuştu. Hastane içindeki herkes bana bakıyordu.
Tekrar kapıyı açıp içeriye baktım babam, Buse'yi sakinleştirmek için elleriyle yüzünü tutmuştu. Akan göz yaşlarını parmağıyla siliyordu. İkisi de beni fark edince, Buse birden bana doğru koşmaya başlamıştı ''Özür...'' elimle dur diye bir işaret yaptım. Sözünü ve hızını bir anda kesmiştim. Babama dönüp ''Ben gelene kadar ona göz kulak ol.'' dedim.
Buse tekrar bana doğru gelmeye başlayınca kapıyı hızlı denebilicek derecede tekrar kapattım. Kolumu sallayıp, saatimi düzelttim ve çıkışa doğru ilerleyip dışarı çıktım. Muhabirin teki önüme atlayınca ''Şuan bir açıklamada bulanamam, iyi günler.'' diyip merdivenlerden hızlıca inip arabaya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Habersiz Değişiklik
Teen FictionEn büyük derdiniz nedir? Platonik misiniz? Depresyona mı girdiniz yoksa? Terk mi edildiniz? Aileniz darmadağın mı? Sizin için kendini paralayan insanları umursamamak mı tek derdiniz? Yoksa sevemiyor musunuz? Egoist bir çocuk için ölürken, sizi asla...