Multimedia: Buse.
Geri çekildim. Ellerimi de onun yüzünden hızlıca ayırdım. Ben ne yapıyordum? Sarhoş bir kızdan yararlanmak mı olmalıydı bir erkeğin sevgi gösterisi? Ayağa kalktım ve yerdeki bavulunu kenara çektim. Kolidora çıktım ve banyoya yöneldim.
Banyoya girdiğim zaman, yerde kıyafetleri vardı. Eğilip onları toparladım ve kapının arkasındaki askıya astım. Hızlıca üstümdekileri çıkardım ve suyu açtım. Karanlıkta bile belli olan, akan sıcak suyun buharına bedenimi teslim ederken, aklımda binbir türlü soru vardı.
Ben bu hayatı benimseyebilecek miydim? Aynı hızla yaşayabilcek miydim? Yoksa kendime bile kanıtlayamadığım duyguların pençesinde kaybolup, hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecektim?
Aynı bu karanlığın içindeki beyaz ve belirsiz buharlarlara benzetiyorum kendimi.
Bedeni yakan, acı veren ve bir yandan, süre geçtikçe uyuşturan.
Küvet dolduğunda suyun içine kendimi bıraktım. Kafamın içinde sanki herşeye aykırı hareket eden birisi vardı. Uzun zamandan beri birisine el sürmemiştim. Dolayısıyla kendimi dolu hissediyordum bir çok yönden.
Yatak odasında uyuyan bir kız, kendine oldukça zor hakim olan bir erkek ve ormanın yeteri kadar içinde bir ev.
Ona dokunmak daha farklı hissetiriyor bana. Hissettiğim tüm bedenlerden çok daha ayrı. İlk kez sadece ona sarıldığımdan, genellikle başkalarına yaptığım şeyleri ona yapmaktan korktuğumdan ve düşündüğümden dolayı çekiyor kendine belki de.
Bir erkeği sarılmak bile nasıl ürpertebilir? O kollarımın altındayken, ona dokunurken bile kendime hakim olmam şaşırtıcı.
Çünkü o farklı. Çünkü o çok ayrı...
Ona diğerlerine yaptığım gibi hiçbir şey yapamam. Hiçbir şekilde hem de. Bi an onu öpmeyi o kadar arzulamıştım ki...
Sonra düşündüm. Tek beden olarak bir geceyi geçirdiğim kadınlardan daha değerliydi benim için. Bir erkek, bir kızla birlikte bir gece geçirdiğinde daha fazla bağlanmıyor o kıza, asla.
Hep derler ya, ''Değer verdiğin kişiye dokunmaya kıyamazsın.'' diye. Şimdi anlıyorum ne demek olduğunu. Ona değer verip vermediğimi bile çözemezken, bu cümle aklımın derinliklerindeki soru işaretleriyle dolu dipsiz kuyudan bir an olsa da, çıkarıyor beni.
Hissedebilmek... Bazen hissetmemek daha iyi... Ama ben hissedemeyenlerdenim... Kasıtlı olarak, alışkanlık haline getirdiğim birşey değil bu.
Bu doğru yol değil mi? Nerden geldik ve nereye gidiyoruz? Kimsenin bilmediğini biliyorum... Hem de yüzüme tokat gibi çarpıyor bu.
-Batu, kaybolduğu karanlığın içinde, benliğine baskı kurmuş erkekliği ile mücadele verirken, eline erkekliğini almış, orgazm olur ve bedeninin rahatlamasını sağlar.-
Duştan çıktığımda, oldukça bitkin hissediyordum. Hızlıca havluyu belime sarıp, aşağı indim. Valizimin içinden, t-shirt ve siyah bir pantolon çıkarıp giydim. Günün ışıkları yeni yeni ağrımaya başlamıştı.
Balkona çıkıp Buse'nin yemek yediği tabakları mutfağa götürdüm. Salondaki şarap bardaklarını lavaboya koyup, boş şişeyi de çöpe attım. Kitaplığın yanına yaklaştım ve kitapların isimlerini okumadan, içlerinden bir tane alıp bahçeye çıktım.
Güneşin ışıkları yavaş yavaş bahçeyi aydınlatıyordu. Çam kokusu, ciğerlerime ufak bir şenlik sunarken, garaja girip içeriden bahçe aydınlatmalarını kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Habersiz Değişiklik
Novela JuvenilEn büyük derdiniz nedir? Platonik misiniz? Depresyona mı girdiniz yoksa? Terk mi edildiniz? Aileniz darmadağın mı? Sizin için kendini paralayan insanları umursamamak mı tek derdiniz? Yoksa sevemiyor musunuz? Egoist bir çocuk için ölürken, sizi asla...