20 yıl sonra......Genç adam şöminenin başında oturmuş sıcak kahvesinden bir yudum alıyordu. Elinde her zaman olduğu gibi kitabı vardı. Çoğunu anlamıyordu okuduklarının.
Dışardan bakılınca heybetli kusursuz sert bir adamdı Cesur Karan. Ama yaşadıkları ona nefes aldırmıyordu. Mutlu olmak ona artık çok uzaktı.
Sekiz yıl önce yaşadığı şeyler kolay değildi. Sevdiği aşık olduğu küçücük kızken onu gördüğünde kocaman mavi gözlerine aşık olduğu kadını ve dostum dediği arkadaşını aynı yatakta görmüştü. Bu kaldırılabilecek bir şey miydi???
Hayat ona en acımasız yönlerini gösteriyordu sürekli. Unutamıyordu bir türlü o lanet günü!
Aldatılmak!!!
Bu muydu asıl olan?
Kelimelerin nazikliğiydi ona göre Aldatılmak....
Oysa Aldatılmak kelimesi yaşadığı hayal kırıklığı yanında neydi ki?
Önce nefes alamadığını hissetmişti. Sonrası ise Hüsran....
Yalandı sevgisi. Arkadaşının yatağında ne işi vardı? Oysa Cesur ona dokunmaya kıyamazken o nasıl bunu yapabilmişti?!
Dikkatini kitaba vermeye çalışıyordu ama nafile.
Kitaptaki bir paragraf dikkatini çekti.
' Kimsenin gözlerinde böyle bir kalp görmedim... aramadım da sen de bulduğumu bir başkasında. Mavi desem yeşilin hatrı kalır, yeşil desem mavinin boynu düşerdi. Turkuazdı gözlerin Turkuaz...'
Bu paragrafla yine canlandı o güzel gözler zihninde. İlk gördüğü günü hatırladı o güzel gözleri. Abisinin yanında oturuyordu masumca. Mert Cesur da senin abin diyince çatılan kaşları geldi aklına. Nasıl da tatlıydı. Hep onun gibi bir kızları olsun isterdi Cesur. Öyle Deniz mavisi gözleri gibi gözleri olacaktı kızlarının.
Elindeki kitabı serçe şöminenin içine attı. Yanan odunların arasında kitabın kül oluşunu izledi.
Reva mıydı bu ihanet bu aşka??Değer miydi?
O adamla nasıl yatabilmişti?
Ruhunu da bedeni gibi nasıl kirletebilmişti?
Düşündükçe deli olacaktı genç adam.
"Lanet olsun!!"diyerek ayağa kalktı. Yandaki sehpaya tekme attığında üstündeki kahveyle beraber sehpa duvara savruldu. Çıkan tok sesi duyan kuzeni Elfida koşarak yanına indi.
"Cesur abi iyi misin?"dedi genç kız üzüntüyle. Ne yaşadığını az çok biliyordu abisi gibi sevdiği kuzeninin.
Elfida abisi Kenan trafik kazasında ölünce Cesur abisinin yanına gelmişti. Zaten Elfida yurt dışında annesi ve babasıyla kalıyordu. Tamamen İstanbul'a dönüp abisinin yanına yerleşecekti sekiz yıl önce. İstanbul'a geldiği gün tersliklerle karşılaşmıştı genç kız.
Önce Cesur abisi ve Sevdiği kız Deniz ayrılmıştı. Deniz'i görmemişti ama bir kaç kez İstanbul'a geldiğinde Cesur ondan bahsederdi.
Abisi Cesurun yanında olmaya çalışmış destek olmuştu ona ama Cesur iyi değildi o zaman.
Sonra abisi de kötü zamanlar geçirmeye başlamıştı. Ne yiyor ne içiyordu.
Birgün eve geldiğinde genç bir kızın koşarak evden çıktığını görmüştü. Ardından içerde dizlerinin üstüne çökmüş yeri yumruklayan abisini.
O günden yaklaşık bir ay sonra abisi trafik kazası geçirmiş ve ölmüştü.
Tek sığınağı abisi gibi gördüğü Cesur'du. Zaten annesi ve babası da üç yıl önce ölmüşlerdi.
"Iyi misin Cesur abi?"diye sorusunu yineledi. Ama Cesur odanın içinde volta atmakla meşguldu.
"Aklım almıyor lan! Nasıl yapar bunu nasıl!! Lanet olsun.."hem bağırıyor hem eline ne geçiyorsa duvara fırlatıyordu Cesur. Anlamıyordu anlamak istemiyordu.
"Keşke konuşsaydın. Belki de-"daha sözünü biteremeden Cesur lafa girmişti. Sinirle kıza bakıp bağırıyordu.
"Sus Elfida suss!!! Belki de ne? Bana yaşadıkları güzel geceden mi bahsedeceklerdi? Uğurla nasıl yattığını mı anlatacaktı? Bunu mu dinleyecektim? Lan ben o gün ona sürpriz hazırladım salak gibi!! Doğum günüydü mutlu olacaktı güya. Mahvetti herşeyi!!"
En sonunda yorgun düşen bedenini koltuğa bıraktı Cesur. Kafasını koltuğa koyup gözlerini yumdu. Lanet olsun ne zaman gözünü kapatsa aklına geliyordu.
Elfida abisinin yanına gidip yanına oturdu sessizce onu izlemeye başladı. Çok acı çekmişti Cesur hiç birini hak etmiyordu. Anlattığı kıza da yakıştırmıyordu Elfida yaptıklarını. Kimseyi asla tanıyamazsın cümlesinin somut örneğiydi belki de Deniz.
"Yeni biriyle tanış. Belki sana iyi gelecektir. Mutlu olmaya çalışmalısın. Herkes mutlu belki de. Ama sen kendini Girdapta mahsur bırakıyorsun abim"dedi Elfida Üzgün çıkan sesiyle.
Cesur alayla güldü.
"Başka kadın mı? Asla! Ben onun gibi aşkımı kirletmem. Ne zaman bu aşk biter o zaman mutlu olurum."diyip yerinden kalkıp odasına çıktı.
Elfida dalgınca abisini izledi.
"Asla bitmezse?"diye mırıldandı kendi kendine...
Cesur odasına girip kapıyı kapattı. Çok denemişti başka bir kadınla mutlu olmayı. Ama olmuyordu. Dokunmadan midesi bulanıyordu.
Yakıştırmıyordu bunu. Ne kendine ne aşkına.
Odanın içerisindeki duvarlardan biri boydan boya anılarıyla doluydu. Her yerde Deniz vardı.
Yatağın duvara bakan kısmının yanında yerde oturdu. Sırtını yatağa yaslayıp duvardaki resimleri inceledi. Hepsinde mutlulardı.
Mert ve Deniz yurda geldikten üç yıl sonra Cesur'un öz babası ortaya çıkmıştı. Yıllarca Cesur babası dediği adamın aslında öz babası olmadığını öğrenmisti o zaman.
Seneler boyunca o adamdan dayak yemişti annesi. Neden şimdi geldi ki demişti. Seneler önce onları bulsa annesi ölmeyecekti belki de.
Babası denilen adam önce annesini sonra da kendini öldürmüştü gözlerinin önünde küçük Cesur'un.
O günlerden Deniz sayesinde çıkmıştı sürekli yanında oluyor onunla oynamaya çalışıyordu. Küçüktü ondan ama akıllı kızdı Deniz. Üzgün insanları mutlu etmeyi biliyordu küçük boyuyla.
Saçlarını Mert öremeyince ağlamaya başlamıştı bir keresinde.
Cesur onu ağlarken görünce küçük kalbi acımıştı. Annesinin saçlarını örerdi küçük parmaklarıyla. Az çok biliyordu.Yanına gidip saçlarına dokundu önce yumuşacıktı. Yavaş yavaş ördükçe Deniz'in ağlaması da durmuştu. En sonunda küçük parmaklarıyla tokayıda takınca Deniz kocaman gülen gözlerle ona bakmıştı. O an bile mutlu olduğunu hissetmişti Cesur.
Birden boynuna dolanan küçük kollara şaşırsada o da sarılmıştı küçük kıza. Tabi Mert'le kavga etmişti sonra ama onun için kavga etmekten kaçmazdı asla.
O günden sonra hep o örerdi saçlarını. Pek beceremese de Deniz örmesini isteyince kıramazdı onu.
Kafasını yatağa yaslayıp gözlerini kapattı.
Uyumadan önce mırıldandı.
"Keşke hep benim küçük sevgilim olarak kalsaydın. Ben ömrümün sonuna kadar örerdim gül kokulu saçlarını..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ YARASI
Teen FictionKüçük kız abisinin elinden tutmuş karşısındaki kocaman binaya bakıyordu. Abisi onun elini sıkı sıkı tutmuştu. Hiç birşeyin farkında değildi küçük kız. Şaşkın gözlerle abisine döndü. "Abi biz buraya neden geldik? Annem ve babam nerde?" Mert küçük k...