5. Bölüm

996 57 89
                                    

Deniz Cesur'a baktı bakışlarını donuk tutarak.

Yerinde doğruldu arkasına döndü.
Ellerini göğsünde birleştirip lavaboya yaslandı.

Cesur onun mavi gözlerine dalmamak için kendini frenliyordu. Keşke dedi keşke herşey farklı olsaydı. Ona sarılmayı özlemişim diye geçirdi içinden.

Boynundaki kolyeye takıldı gözü. Bu o kolyeydi!..

On yedinci yaş gününde hediye etmişti onu Deniz'e.

Melek figürü ona göre Deniz'i temsil ediyordu o zamanlar. Oysa şimdi...

Yaptığı şeytanlıktı.

Bu kolyeyi neden hala taşıyordu boynunda. Cesur iyice kafasının karıştığını hissetti.

Yavaşça yanına gidip dibinde durdu. Gözleriyle birbirlerine meydan okuyorlardı adeta.

"Hiç değişmemişsin! Hatta daha çok iğrençleşmişsin!" Dedi Cesur tiksinerek.

Deniz dolan gözlerine lanet etti. Ama ağlamak yoktu. Zaten o ağlamayı da unutmuştu. En son sekiz yıl önce Ağlamıştı.

"Biliyorum"dedi umursamaz sesiyle. Gözyaşlarını geriye itti.

"Bu kolye.... Artık seni yansıtmıyor... Sen... şeytansın"dedi Cesur boynundaki kolyeyi koparıp alırken.

Deniz boş gözlerle ondan uzaklaşan elinde kolyesiyle onu tiksinerek izleyen Cesur'a baktı.

"Biliyorum"dedi tekrar duygusuzca.

Cesur Deniz'in kanayan boynuna baktı. Canını yakmış mıydı?  Kolyeyi alırken olmuştu. Sonra sertçe omuz silkti. Ona neydi? Umrunda olmaması gerekiyordu onun canının acısını.

Deniz sızlayan boynuna elini götürdü. Parmağına gelen ıslaklıkla kaşlarını çattı. Boynu kanıyordu!

Ciddi olmasa yaraları da kanayan vücuduna lanet etti. En ufak şeyde böyle oluyordu. Kanı geç pıhtılaşıyordu. Arkasını dönüp çantasından peçete alıp yarasına bastırdı. Ufak bir çizikti sadece. Cesur duvara yaslanmış onu izliyordu. Her hareketini ezberlemek istercesine.

"Yanındaki adamlar tam senlik. Pislikleri yüzlerinden okunuyor. Sahi bebeğin nerde? Yoksa bebeğinin babasını da mı aldatıyorsun!"dedi Cesur igneleyici ses tonuyla.

Deniz anlamaz gözlerle ona baktı.
Kimseyle evlenmemişti ki bebek yapsın. Ne saçmalıyordu bu adam?

Sonra aklına son operasyonu geldi. Bebekleri satan şebekeyi çökertmek için hamile kılığına girmişti. Kesin bunun için olmayan bebeğini soruyordu Cesur.

Elindeki peçeteyi çöpe attı. Çantasını kapattı.

"Babasıyla evde uyuyor bende kendime yeni birini arıyorum. Bilirsin bebegim hergün aynı insanla yatılmıyor"dedi alayla.

Musluğu açıp elini yıkamaya başladı.

Cesur sinirle yerinden doğruldu. Deniz çantasını alıp çıkarken konuştu.

"O kadar masum görünüyorsun ki! İçindeki pislikleri iyi saklıyorsun. Tebrik ederim"

Deniz gülerek Cesur'a döndü.

"Haklısın. Hiç bir şey göründüğü gibi değildir"deyip tuvaletten çıktı.

Arkasında sinirli gergin düşünceli ve duvarı yumruklayan bir adet Cesur Karan! Bırakarak.

***********************

Elfida evde oturmuş Cesur abisini bekliyordu. Saat geç olmamıştı. Onu beklemeyi bırakıp yemeğini tek başına yedi.

Ardından aklına gelen şeyle odasına çıktı. Uzun zamandır abisinin evine gitmeyi istememişti. Ama bugün gitmiş abisinin eşyalarını kutuya koyup getirmişti. O evi satacaktı. Mutluluk getirmemişti o ev ona. Abisinden son kalan eşyalar da bir kutuyu aşmamıştı. Sabahtan beri merak ediyordu abisinin günlüğünü ama açıp okumamıştı. Bir erkek neden günlük yazar ki diye düşündü? Ama abisi yazmayı seviyordu.

Kutuyu açıp eline fotoğrafları aldı. Abisinin onun annesinin fotoğrafları vardı. Ağlayarak fotoğrafları inceledi. Sonra kutuyu bir kenara bırakıp günlüğü eline aldı. Odasından çıkıp koridorda yürüdü. Cesur'un odasının kapısını açık bulunca içeri girdi. İçerde kimse yoktu ama cam açıktı.

Işığı açıp cama yaklaştı. Camı kapatıp kapıya yöneldi. Sonra duvardaki fotoğraflara çevirdi bakışlarını. Bir sürü fotoğraf vardı burda. Çok girmezdi bu odaya ama görmüştü bunları. Hepsi Deniz'in fotoğraflarıydı.

Tebessümle baktı fotoğraflara. Bu kız çok güzel diye geçirdi içinden.

Gerçekten de güzeldi. Üstelik masmavi gözleri okyanusları kıskandırırdı. Gökyüzünü de kendine hayran bırakırdı.

Gülerek odadan çıktı. Cesur'un çalışma odasına gidip masaya oturdu. Günlüğü açıp okumaya başladı.

Abisin üniversite maceralarını anlatıyordu. Gülmekten karnına ağrılar girmişti.

Dekanın kahvesine Müshil katmakta neydi???

Ya da kızları kullanıp ödev yaptırmak. Sırf ödev yapsın diye çirkin bir kızla sevgili olmasına ne demeli  abisinin? Yada o kızın tüm kampüse sevgili olduklarını anlatması? Sonra tabi abisinin karizması bir süre paspas olmuş...

Bunları hem gülerek hem ağlayarak okudu Elfida. Abisi Kenan Şakacı ve komik biriydi. Ama bu komplolar da fazla komik diye geçirdi içinden.

Sayfaları geçtikçe okudukları onu çileden çıkartıyordu. Abisi böyle bir vahşeti nasıl yapmıştı? Gözyaşlarına engel olamadan ayağa kalktı. Günlüğü sertçe kapatıp koşarak evden çıktı.

O çok sevdiği abisinin asıl yüzü onu yıkmıştı. Nereye gittigini bilmeden caddelerde dolaşıyordu ağlayarak.

Hiç bir şey göründüğü gibi değildi hayatta. Ve kimse de masum değildi. Hayat acı yönlerini bir şekilde gösteriyordu. Elfida'nın acısı da abisinin iğrençliği olmuştu.
Bomboş cadde de ağlarken birden arkadan bir el güçlüce onu kendine çekti. Ağzına dayatılan pamukla neye uğradığını şaşırdı. Nefesini tutsa da direnemedi.

Sonrası Karanlık....

GÜZ YARASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin