1. Bölüm: Toska

558 78 346
                                    

Kader; insanları silkeleyerek iyi yanlarını düşürmüş bir yalandı.

1. Bölüm: Toska

Yüreğime bir od düştü Mahlas,
Ateş ise sadece beni yaktı.
Siyah elvan sürüldü tuvale,
Fani dünya ferd bitiyor.

Şarkı: ShamRain-Dying Echoes

Her yangının bir sönme şekli vardır. Ateşin su tarafından sönmesi, zehrin panzehir tarafından yok olması, hüznün bir mutluluğa bedel olmasıdır esasında. Acı çekmek, yalnızlık ve evet, işte bitti; hayır aslında bu her şeyin başlangıcı idi.

Güneş gökyüzündeki yerini almasına rağmen hava karanlık bir görüntü sergiliyor ve burukluğu içine hapsetmiş gibi siyah bulutlarını etrafa sarıyordu. Kapalı hava her zaman kasvet demekti ve ben kasvetten nefret ederdim.

Karanlığı severdim, kasveti değil. Hüznü sevmezdim, acıyı sevmezdim ama hayatın tanımını birkaç kelime ile yapmam istenseydi bu kelimeler canlanır, ben olurdu. 

Yağmur damlaları yavaşça saçlarıma dokunurken üşüyen ellerimi ceplerime sokarak ısıtmaya çalıştım ama bu boş bir çabaydı. Bazı günlerde soğuktan bedenim moraracak duruma gelene kadar sahilde oturur ve zihnime hükmeden düşünceleri tartıp biçerdim. Bir zaman sonra düşünceler ağırlaşıp altından kalkamayacağım boyuta yükselince yeni yollar aramaya başladım ama zihnin kapalı olduğunda yollar da kapalı oluyordu.

Hülasa; acılar bir zaman sonra eziyete dönüşerek onları yok etmeme neden oldu. Her acının bir sonu elbette vardır, her günün bir gecesi ve tıpkı her çocukluğun bir sonunun olduğu gibi.

Neredeyse her sabah geçtiğim sokaktan yine yürürken artık bu yabancı insanları tanıyordum. Büyük ihtimalle onlarda beni görmeye aşinaydı ama kendimi aralarına karışmış bir gölge gibi hissetmekten alıkoyamıyordum.

Oturduğum evin en güzel yanı denize yakın olmasıydı. Duvarların içinde ne kadar iyi duygular yaşattığım tartışılırdı ama her sabah okula gitmeden önce birkaç saat deniz kenarında kendime en özgür duyguları yaşatma şansı tanıyordum.

Tıpkı şimdi de olduğu gibi. Denizi uzaktanda olsa görmeye başlamıştım ama en baskın olanı kokusu ve temiz havasıydı. Kulaklarıma dolan nal sesleriyle önümde olan başımı kaldırarak karşıya baktım.

Fayton.

Bir çeşit... Cevr?

Zevkler; karşı konulması güç olan acılara bedeldi. Başımı sesin geldiği yöne doğru yavaşça çevirdiğimde gördüğüm ilk şey havada savrulan ve sanki sırtıma doğru yavaşça yaklaşan kırbaç oldu. Yaklaştı, yaklaştı ve ata çarptı, sırtımdan tüm omurgalarıma kadar titrediğimi hissettim. Acıyı ben yaşamamıştım ama acı dolu bir soluğun dudaklarımdan kaçmasını engelleyemedim. At hızlandıkça gözlerimi yumdum. Açtığımda ise bakışlarımda sadece ve sadece zillet duygusu vardı.

Ait hissettiğim bir evim belki yoktu ama kendime ördüğüm çelikten duvarlar vardı. Bir gün o duvarların ardında tek başıma yok olacaktım. İnsanlara güvenmiyordum, herkes kendini düşünüyordu ve bu rekabette karşısındaki kimseyi önemsemiyordu.

SAKLAMA RUHUNU GÖLGENİN AYNASINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin