Arabasından inerken bir adamın Sehun ile öpüşerek içeri girdiğini gören Baekhyun sonunda planının işe yaradığını düşünüp genç aşıkları baş başa bırakmaya karar verdi. Yeniden araca bindiğinde çalan telefondaki Jongin yazısını görünce gülümsedi. "İşte bomba itiraf geliyor!" Nefesini düzenledikten sonra açtı.
-Efendim, küçük prensim. Bana anlatacağın önemli şeyler var gibi.
Karşısında sesi değişmiş, yorgun, bitkin konuşan çocuğu duyduğunda gözleri Sehun'un yanan ışığına dikildi.
- Ne oldu Jongin? Sesin neden böyle geliyor?
- Ben... Hayatımın en güzel dakikalarını yaşarken, rüyamdan uyandım Baekhyun ah. Hiç beklemediğim anda kaybettim Sehun'un ellerini, yüreğimdeki sesi onunla paylaşmak isterken, onun duvarlarında parçalanarak yok oldum. Güzel giderken her şey, bir anda tuzla buz oldu, anlık bir hata... Ne yapacağımı bilemiyorum, onu öyle çok kırdım ki...
Baekhyun karşısında titreyen sesiyle ağladığı belli olan Jongin'i dinlerken hikayenin bilmediği kısmını düşünüyordu ve az önce içeri giren adamı.
- Sakinleşmelisin her şeyden önce ufaklık. Sehun'a ne yaptın bilmiyorum, ama ona biraz zaman tanıman bir şeyleri düzeltebilir. Bu arada bende onunla konuşur ve ne düşündüğünü anlarım, tamam mı?
- Ben... Defalarca aradım onu, telefonu kapalıydı. Onu bu kadar kızdırdıysam belki de, bilemiyorum Baekhyun, ben cidden korkuyorum. Onu kaybetmekten, beni bırakmasından korkuyorum.
- Seni bırakmayacak Jongin, kalbine bir kere aldıysa bırakacak biri değildir Sehun.
- Kalbinde o adam varsa... Unutmak için her şeyi yaptığı ama kurtulamadığı o adam... Bilemiyorum Baekhyun, aklım çok karışık. Yanlış bir şey yaparım korkusu olmasa bir an bile durmaz basar giderdim yanına. Ama söyleyecekleri beni çok korkutuyor. Lütfen onun iyi olduğundan emin olur musun?
Sehun’un evinden yükselen sesler tedirgin olmasına neden oldu. Telefonu kapatıp kapısına dayandı Sehun’un, eğer yanında ki yine Tao ise söyleyecek bir iki lafı vardı Baekhyun’un. Biraz bekledikten sonra sesi duyuldu Sehun’un. Kapı açıldı yavaşça kafasını uzattı dışarı, "hoşgeldin hyung, hayırdır gece gece?" Kapı kolunda ki eli kapıyı açmasını engelliyordu Baekhyun’un, içeri girmek isteyen büyüğünü usta bir manevrayla çevirip dışarı çıktı Sehun. "Eee, ne olduğunu anlatmayacak mısın? Sen bu saatte beni aramadan gelmezdin, kötü bir şey yok değil mi?"
Küçüğün endişesinden içerideki adamın Tao olduğundan emin oldu. Sert bakışlarıyla cevap bekledi karşısında kıvranan Sehun'dan. "Bana anlatacağın yenilikler yok mu hayatında? Jongin ile buluştuğunuzu duydum, nasıl gidiyor? " Göz ucuyla kapı arasından dinlenip dinlenmediğini merak ediyordu Baek ve duyurabilmek adına sesini yükselterek konuşuyordu. "Seninle tanıştığı için çok mutlu, 'keşke daha önceden fark edebilseydim, karşılaşabilseydim onunla' diyor. Seni incitmekten, kırmaktan öyle korkuyor ki telefonuna ulaşamayınca iyi olup olmadığını kontrol etmemi rica etti. Nasıl tavladıysan bu kadar kısa zamanda çocuğu."
- Hyung, bu konuyu daha sonra konuşsak, çok uykum var. Bugünlerde biraz fazla yoruluyorum.
- Bir bardak su bile ikram etmeden kovacak mısın beni? Yaaa, Sehun!
Tao zaten delicesine kızmasının nedeni olan bu adamın varlığını yeniden karşısına çıkaran Baek’ten nefret ediyordu. Evet, kesinlikle Sehun ile arasına girecek kara bir kediydi bu çenebaz ve hayatlarına kesinlikle alınmamalıydı. Hemde Sehun ile konuşup her şeyi yeniden ortaya koyacakları şu zamanda. Baekhyun kapıdan içeri girmesine müsaade etmeyen Sehun’un gözlerine baktı. Zaten tahmin ettiği gerçeği gözleriyle görmesi neyi değiştirecekti ki? "Bunu Jongin'e yaparken ne düşünüyordun?" cümlesinin sonunda kapıyı sertçe iterek kendisi kapattı ve arabasına yollandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )
FanfictionBiri gece gibi gizemliydi diğeri güneş gibi sıcak ve yakıcı... Kapak tasarım: @VampirePhotoshop