27 Nisan 2014 Pazar...
Sehun arkadaşlarıyla buluşmak için kafeye girdi. Yüksek sesle konuşan gruplar içinde kendi arkadaşlarını bulması zor olmamıştı. Her zamanki gibi içeceklerini almak için Sehun'u beklememiş, kendi aralarında sohbeti oldukça ilerletmiş ve bunun hepsini beş dakikalık bir gecikmeye sıkıştırabilmişlerdi. "Yine kaçan birkaç dakikanın kahrını çekeceğim desenize. " diyerek yüzündeki mimikleri işlevsiz hale getirdi ve boş kalan son sandalyeye oturdu. Hemen yanında oturan ve sürekli sırıtan arkadaşı heyecanla bir şeyler anlatıp kendi kendine kahkahalarını savururken yanındaki sarışın çocuğu dürterek tepki vermesini bekliyordu. Sarışın çocuk ise hemen yanındaki çocukla kurduğu göz temasının etkisi altında gibi görünüyordu. Sehun garsona gelmesi için işaret ederken dudaklarından o sihirli sözler döküldü. "Evet, evet Chanyeol yine Baek için komik adam rollerinde sürünüyor ve Baek'inde eli işte gözü oynaşta. Bugünkü oturumda henüz beni çekiştirmeye geçememişsiniz. Sevindim. " Yanına gelen güzel gülümsemeli kıza bubble tea istediğini söyleyip masaya döndü. Lanet çenesinin yine rahat durmayıp içindeki sesleri dışarı aktardığının farkına vardı. Yalandan gülümseyip eliyle ensesini kaşıdı. "Hey! Havalar bir anda nasılda ısındı, değil mi?" Buz gibi esen havanın ardından yeniden eski hallerine döndü grup kısa sürede. Evet sürekli patavatsız yorumlarına alıştıkları Sehun biraz garip bir tipti ama hepsinin sevgisini bir şekilde kazanmayı da başarıyordu.
Gelen içeceğini alan Sehun sandalyesinde sürekli konuşup kıkırdayan arkadaşlarını gülümseyerek izledi. Elindeki çikolatalı içeceğin aklına getirdiği görüntüler bir süre sonra başka bir evrene gitmesini sağladı. Yine bir sinema salonunda, oldukça karanlık bir atmosferde film izliyordu. Lanet olası manyak katil elinde bıçakla kızı kovalarken o parmaklarıyla oturduğu koltuğun kollarına sıkıca tutunuyordu. Ekranda maskesiyle dehşet saçan adamın sesini duydu sonra hemen arkasından. "İlk buluşma için güzel yer seçmişsin ufaklık!" Duyduğu fısıltıyla tüyleri ürperirken nefesini tuttu ve kafasını olabilecek en ağır şekilde arkasına çevirdi. Kafasındaki kapüşonu çıkaran Jongin yavaşça yaklaşıp dudaklarını birleştirdi bir anda.
"Yaaa! Sehun-ah kimi düşünüyorsan söyle bize, yoksa gizli bir aşığın falan mı var?" Grupta benzeri cümleler yükselirken Sehun hafif kızarmış yanaklarıyla kendisine ve meraklı gözlerle kendisine bakan arkadaşlarının arasına döndü.
~ ~
28 Nisan 2014
Gözlerini kapatmış radyoda çalan şarkıyı dinliyordu Jongin. Ani bir korna sesiyle yerinden sıçrayarak açtı gözlerini. Yağmur şiddetini arttırmış, gökyüzünde ki bütün kederi ayaklar altına sermeye başlamıştı. Saatine baktı, vaktinden önce randevu yerine ulaşacağını anlayınca çapkın bir gülücük kondu suratına.
Beş dakika sonra sırtında çantası, elinde valiziyle girdi otelin kapısından. Yere valizini bırakıp elleriyle saçını düzeltti, gözlüğünü taktı. Receptiondaki görevli kızın bakışı eşliğinde yaklaştı masaya. Adına ayarlanmış odanın anahtarlarını uzatan kıza teşekkür ettikten sonra, valizlerinin odasına taşınmasını izledi.
Odasında yalnız kalınca kocaman yatağa atıverdi yorgun bedenini. Bir süre boş boş tavanı izledi, gözlerini kapadığında kulağında telefonda ki o ses yankılandı. "Biraz daha, çok az daha..." cümleyi tamamlamak yerine yataktan sıçrayarak kalkıp banyoya girdi. (Ahanda size duş sahnesi :P ) Üzerine itinayla giydiği 3. kıyafetinin uygun olduğunu düşündü. Son bir kere daha aynada kendisini izledikten sonra sırt çantasını da alıp aşağıya indi. Restoranda yemeğini yerken bir yanda da etrafı inceliyordu. Dışarıda ki kötü hava kesinlikle iyi döşenmiş bu mekanın pozitif havasını bozmuyordu. Pencere önlerine yerleştirilmiş devasa uzun saksılarda onlarca kaktüs, bembeyaz çakıl taşlarının üzerinde oldukça dikkat çekici duruyordu. Tabağında ki bonfileden bir parça daha aldı. Gülümseyerek etrafı izlemeye devam ederken cep telefonu çaldı. Arayan kişi yüzünde ki gülümsemeyi silip attı. "Az sonra orada olacağım." diyerek kapattı telefonunu. Ağzına koca bir lokma daha atarak kalktı masadan. Lavaboya giderek ellerini yıkadı, görünüşünü düzeltti. Aynada ki yakışıklı adamın göz bebeklerine bakarak konuşmaya başladı Jongin. "Büyük ve beklenmedik sürprizler yaşayacaksın hayatında genç adam. İlki tutkulu bir aşk olacak! Ha ha ha ".
Kalınlaştırıp, iğrenç bir ton verdiği sesiyle oldukça garip bir görüntü sergileyen bu gencin, ne yaptığını anlamaya çalışıyordu arkasında ki şık kıyafetli adam. Genç adamın dikkatini çekip toparlanması için öksürdü birkaç kez. Sonunda dikkatini çekmeyi başardı Jongin'in. Garip bakışları ve sert surat ifadesiyle kendisine bakan adamdan oldukça utanan Jongin, kaçmak için teşebbüs ettiği sırada çözülmüş ayak bağcıkları yüzünden sendeledi. Eğilip ayakkabısını bağlarken, üzerinde ki bakışların verdiği soğuk hisle doğrulup, ellerini yıkamaya başladı. Bu sırada telefonu çalan adam konuşmaya başladı. "Efendim, benim Tao. " Lavaboda ellerini yıkayan adamın kulak kabarttığını fark eden Tao "Bir dakika" diyerek dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )
FanfictionBiri gece gibi gizemliydi diğeri güneş gibi sıcak ve yakıcı... Kapak tasarım: @VampirePhotoshop