Tao yavaşça yerden kalktığında adamlar çoktan gitmişti. İçlerinden biri daha önce gördüğü adamdı ancak onu dövüp bu şekilde bırakmalarına anlam veremedi. Yatağa girmeden önce sakladığı silah geldi aklına. Kalan son gücüyle davranıp dolabın arkasındaki kısma sakladığı silahı buldu. Adamlar kim olduğunu bilmiyordu demek. Daha fazla dayanamayıp bayıldı olduğu yerde.
Saatler sonra kendine geldiğinde akşam oluyordu, sertçe vurulan kapısında alacaklıların olmadığı kesindi. Yavaşça doğrulup kapıya yöneldi ve seslendi "Kim o?" karşısında endişeli ses tonuyla bir kadın cevap veriyordu, anladığı kadarıyla odasına ulaşamadıkları için çıkmıştı bu curcuna. Saatine baktı odasını boşaltması gereken gün bugün müydü?
"Aah! Lanet olsun ne içirdilerse... " Kapıyı aralayıp sorunu az sonra aşağı indiğinde konuşmak için anlaşarak görevlileri yolladı. Banyoda yüzünü temizlerken içtiklerinden etkilenmesinin dışında bütün bu garip hallerin yediği temiz dayaktan olduğunu anladı Tao. "Lanet herifler cidden profesyonel olmalı, beni temizlemediklerine pişman olacaklar."
~ ~ ~
Yaşlı adam büyük kapılı evin önünde bastığı zile karşılık verilmesini beklerken sabırsızdı. Açılan kapının ardından çantasını bırakıp içeri girdi. Yaşına inat koşar adımlarla basamakları çıkarken gelen iki görevli çantaları alıp kapıyı kapattılar.
Geniş bahçenin en güzel köşesine kurulmuş masada genç ve yakışıklı bir adam oturuyordu. Adamın geldiğini görünce gülümseyerek karşıladı, sıkıca sarıldılar birbirlerine. Genç bekleyen gözlerle adamın arkasına bakarken adam görevlilerin getirdiği çantasından bir şeyler çıkarmakla meşguldü.
~ ~ ~
Kahvaltı masasına geçip yemeğini yerken dünyanın en pozitif insanına dönüşmüştü çoktan. Pilavından aldığı kocaman lokmayı ağzına sokmaya çalışırken aklına Tao geldi. Buralarda mı diye şapşal bakışlarla etrafı süzdü. Saat 12'de kabağa dönüşmüştü işte prensi. "Tamda onu bir kurbağadan prense dönüştürdükten sonra... Hmmm, aslında o en başından beri prensti." diyerek kendi kendine gülmeye devam etti Sehun.
“Günaydın” masasına teklifsizce oturan Jongin’e baktı Sehun. Hala dün geceki öpücük sonrası yaşadığı tedirginliği hissediyordu. “O arsız öpücük sonrası ne kadar rahat” diye düşündü. Jongin’in yüzündeki gülümseme yayılırken dudaklarını ısırıp az önce kurduğu cümlenin dudaklarından çıkmadığından emin olmaya çalıştı. “Biraz rahatla sende Sehunie, o öpücük senin için arsız olabilir belki benim için tek taraflı bile olsa unutulmazdı. Bana karşılık verdiğinde neler hissederim hayal bile edemiyorum.”
Sehun sinirinden içmeye başladığı suyu duydukları sonrası Jongin’in yüne püskürttü. “Nee!” Jongin artık sesli kahkahalar atarken devam etti konuşmaya. “Neden bana bir şans vermiyorsun ki? Gencim, yakışıklıyım, yetenekliyim ve senden gerçekten hoşlandım. Hem ortak arkadaşlarımızda bunu istiyor.” Sehun kızaran yanaklarını elleriyle kapatırken birkaç gün öncesine kadar bomboş olan gönül defterinde iki ismin olduğunu görüyordu. Biri zorla hayatına girip öpen Tao diğer Baekhyun yüzünden / sayesinde hayatına zorla giren Jongin. Hayat madem hayatına zorla birini sokacak en azından daha mantıklı zamanlama yapamaz mıydı ki? “Aaah” İçini çekip masanın boş bir kısmına kafasını dayayıp saçını seçip kendi kendine huysuzlanırken kafası zorla kaldırıldı.
“Merhaba de Sehunieee! Karşında oturan şu esmer afet bundan sonra erkek arkadaşın olmaya en büyük aday. Ve sen Jonginie mızmız Hunie’yi korkutmamaya baksan iyi olur.” Baek ellerini açıp iyice gerindikten sonra yanına gelen Luhan’a gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )
FanficBiri gece gibi gizemliydi diğeri güneş gibi sıcak ve yakıcı... Kapak tasarım: @VampirePhotoshop