Jongin, önünde dudaklarını sarkıtıp yürüyen Sehun’a gülümseyerek bakıyordu. Aylar önce kapısının önünde onu gördüğü gece aklına geliverdi. Sırılsıklam olmuş genç çocuk acıyla gözlerine bakmış, bir şeyler mırıldanıp olduğu yere yığılmıştı.
Yine, o lanet herifin parmağı olduğundan emin şekilde sarışını kucaklayıp yatağına yatırdı Jongin. Üzerinde ki ceketi çıkarıp saçlarını havluyla kurulamıştı. Titreyerek sayıklamaya devam eden çocuğa lapa pişirmiş, birkaç kaşık içirebilmişti. Elini alnına koymayı akıl ettiğinde sarışınının yüksek ateşini fark edebilen delikanlının eli ayağına dolanmış, getirdiği soğuk su ve havlularla sabaha kadar çocuğun başında beklemişti.
Bütün gece güzel yüzünü izlediği sarışının sıcacık ellerini tutabilmek için hasta olmasını beklemek... Cidden hayat ona iyi davranmıyordu. Sabahın ilk ışıklarında yeniden gözlerini açtığında Sehun’un daha iyi olduğunu gördü. Sevdiği artık titremiyor ve sayıklamıyordu. Mutfağa gidip lapa pişirdi.
Zar zor iki kaşık içirebildiği lapanın ardından ilacıda uzattı dudaklarına doğru. İçtiğinden emin olunca kaşığı çekti. Sehun’un başı kendisine doğru düştü, yavaşça sarışının kafasını göğsüne bastırıp saçlarını okşadı. Bir bebek gibi ilgiye muhtaç olan çocuk göğsünde yatıyordu işte, derinden aldığı nefesleri duyabilmek için biraz daha sarıldı Jongin. "Kendine yalan söylemene gerek yok. Sadece yanında olmak istiyorum. Yanımda kal, Sehun."
~~~
Kocaman pencerenin önünde dışarıda yağan yağmuru izliyordu Tao. Bir elini koyduğu cama değen yağmur damlaları peş peşe geldiklerinde birleşiyor, büyük damlalara dönüşüyor ardından cama iz bırakarak süzülüyorlardı. Kafasını yasladığı sol kolunu boynuna doğru kıvırıp sağ eliyle akan damlalara eşlik etmeye başladı. "Yapmam gereken bir şey var. Olmalı..."
Tao yağmur damlalarıyla oynamaya devam ederken, kapısı açıldı. İçeriye giren beyaz önlüklü ve yanındaki hemşire ellerine aldıkları test ve analiz sonuçları hakkında konuşmaya başladılar. Röntgeni eline alan doktor yanında ki genç görevliye bir şeyi gösterirken fark etti Tao'nun kendisine baktığını. Başıyla hafifçe selam verip kadınla konuşmaya devam etti.
Varlığını ciddiye almayan ikiliye bir süre daha baktıktan sonra yeniden penceresindeki oyununa geri döndü. Bu beyazlarla boğulmuş nalet odadaki kendisine ait tek şey olan kapüşonu kafasına geçirdi. Aklındaki kayıp düşünceleri yeniden bulmasına yardım edebilecekmiş gibi.
Beyaz önlüklü odasından çıktığında Tao çoktan kendi dünyasına dönmüştü. "Bir şey yapacaktım, tamamlamalıyım " Pencerenin önündeki hatmiden bir bülbül havalandı. Kuşun uzaklaşmasını izlerken başı dönmeye başladı, elleri titredi. "Yine mi? Lanet şey..." Ayakta kalmaya zorladığı yorgun bedenini yavaşça yatağa bıraktı.
~~~
Günler sonra Sehun kendisine geldiğinde yatağı başında uyurken buldu genç adamı. Yatakta toparlanıp otururken Jongin’in kendisini izlediğini fark etti. "Günaydın, ben buraya nasıl geldim?" derken gülümsüyordu. Çenesinin altına koyduğu elleriyle sarışını izleyen Jongin mutluydu. Başka bir adam yüzünden acı çeken ve günlerce sayıklayan çocuk sonunda kendisi sayesinde ayaklanabilmişti. "Tıpkı Uyuyan Güzel gibi" kafasını eğip kahkahasını kendisine saklamaya çalışan adamı Sehun böldü. "Bunu sesli söylemek istediğini düşünüyorum. Beni uyandırdığın için teşekkür ederim Prensim." Jongin sarışının eline uzatıp avucunu öptü. Mutluluktan ölmek gerçek bir olay olsaydı bunu yapacağından emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )
FanfictionBiri gece gibi gizemliydi diğeri güneş gibi sıcak ve yakıcı... Kapak tasarım: @VampirePhotoshop