Tao ile Sehun bir aradayken arkada...
Kris göz ucuyla aşk kuşlarını izlerken bir yandan da Soo ile telefon konuşmasını tamamlayıp yavaşça kalktı oturduğu yerden.
Arada sırada arkasına bakıp gülümseyerek yoluna devam etti. Otelin kapısında beklediği birkaç dakikanın ardından korna çalan arabaya yönelip bindi. Uzaklaşan arabada Soo ile Kris çoktan pazarlıklı bir sohbete başlamıştı.
~~~
“Lanet olsun Sehun aç şu kapıyı artık! Beyaz tavşanın burada hemen peşime takılıp delikten içeri girmezsen ‘Harikalar Diyarı’nın kapıları sonsuza dek kapanacak o koca burnuna! Kime diyorum ben?”
Sehun bir hışımla kapıyı açtı. “Hyung, benim mükemmel küçük burnuma öyle diyemezsin. Hem senin gibi bir tavşanın beni götüreceği tek yerin neden bir yatak odası veya çiftleşme alanı olduğunu düşünüyorum dersin?”
Öldürücü bakışlar Sehun’un sessizliğe gömülmesine neden oldu. Kafasını eğerek ayaklarına baktığında öldürücü darbenin gelmeyeceğini sanıyordu belikli ufaklık. “Eeeyş asla adam olmayacaksın değil mi Hunie? Seni nasıl oldu da sevdim hiç bilmiyorum. Neyse neden hazır değilsin sen?”
Sehun üzerindeki kıyafete bakıp yeniden Baek’e döndü. “Hazırım ya Baekie, daha ne yapmamı istiyorsun? Asla senin gibi makyaj yapmayacağımı biliyorsun umarım.” Baek karşısında beyazlar içinde bir peri gibi görünen çocuğa baktı. “Oooov benim küçük Alice’m kimse sana bu akşamki partinin bir kostüm partisi olduğundan bahsetmemiş anlaşılan. Bütün bu güzelliğini bir kostüme sığdırabileceğinden emin misin?”
Sehun gözlerini devirip koltuklardan birine oturdu. “Sırada ne var benimle dalga geçmek için bir prenses kostümü falan mı giydirmeyi düşünüyorsun? Prenses Tehunie kkk” Baek kıkırdarken çocuğu kollarından tutup kaldırdı. Neyse ki kaldıkları otel parti için her şeyi düşünmüş kostüm çeşitliliğini yüksek tutmuştu. Baek’in buluşturma için bu oteli seçmesiyle oteli geleneksel hale gelen bu kostüm partisinin aynı ana denk gelmesi(!) ne büyük şanstı öyle değil mi?
Büyük odaya girdiklerinde etrafta kimseler görünmüyordu ve kıyafet sayısına bakılırsa daha kimse buraya uğramamıştı. “Hyung bana eşek şakası falan yapmıyorsun değil mi? Kimse kostüm falan almamış baksana, kesinlikle bu numaraya alet olmayacağım. Gidiyorum ben!” Sehun cümlesinin sonunda karşısında küçük bir şeytana dönüşen Baek’i görmeseydi cümlesinde kati tavrı uygulamaya sokabilirdi ancak şimdilik bu imkansız görünüyordu. “Peki, istediğini yaparım ama sende benimle hazırlanacaksın ve odadan yalnız çıkmayacağım!” Sehun bu kez hazırlıklı, başka yöne bakarken kurdu cümlesini.
Baek kıkırdayıp Sehun’un çenesini tutup kendisine çevirdi. Marilyn Monroe’nun reenkarne halinde, şuh bir tavırla “Beni çıplak görmek istediğini biliyorum Hunie, ama yokluğunda Lulu’m ile sonunda yol aldık. Birlikteyiz” Cümlenin sonundaki o şirin göz kırpma hareketiyle Sehun gülümsedi.” Lulu’nun daha fazla direnemeyeceğini hepimiz biliyorduk Baekie! Onu süründürmeni büyük zevkle izleyeceğim” diyerek kostüm arayışına başladı.
Az sonra kıkırdayarak yanına geldi Baekhyun. Elinde bir tavşan kostümü vardı. “O şeyi giyeceğimi düşünmedin değil mi hyung?” Baek kahkahalarını büyütüp bir anda sinirle baktı Sehun’a. “Elbette bu güzelliği senin gibi bir oduna teslim edemem ufaklık! Şunun şirin ponpon kuyruğuna bir baksana. Hem bu gece ‘Harikalar Diyarına’ gitmek için izlemen gereken bir tavşana ihtiyacın var. Öyle değil mi?”
Tavşan… Evet, biliyorum tavşan dediğimde o şirin, uzun kulaklı ve tüylü hayvanı düşündünüz, öyle olmasını isterdim ama Diva kesinlikle bu gece Luhan’ın kalbini durdurmayı deneyecek gibi duruyordu. Kulakları, küçük ponponu dışındaki bütün elbise neredeyse transparan olan bu tavşan kıyafeti erkek dergilerinde bile kullanılmamıştır herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )
FanficBiri gece gibi gizemliydi diğeri güneş gibi sıcak ve yakıcı... Kapak tasarım: @VampirePhotoshop