25. bölüm ~ Final

1K 41 43
                                    

Parmaklarının arasından uzaklaşan sıcacık ellerin sahibi ne yapıyor şimdi? Yine o adamın etkisine mi girecek yoksa! Buna müsaade edemeyeceğinden emindi Jongin. Ama bir adım atıp o eli sımsıkı tutmasını engelliyordu gururu. Onca zaman önce terk ettiği ve bir köşede yok olduğundan emin olduğu gururu. 

Sehun, minik ve dengesiz adımlarla yaklaştı karşısında bütün cazibesiyle duran adama. Görmeyeli daha bir yakışıklı ışıldayan yüzü, en son görüşmelerinde olan bitenden bir habermiş gibiydi. Titreyen işaret parmağını adama uzatıp konuşmaya başladı.

 -Sen... Sen gerçek misin? Cidden karşımda durmuş ve nasıl olduğumu mu soruyorsun? Nasıl birisin, haaa! Nasıl bir adamsın sen?

Tao sağa yatırmış olduğu kafasını gülümseyerek sol omzuna doğru yatırırken ağzındaki sakızı çiğnemeye devam ediyordu. Sarışının arkasında dişlerini bileyen bu genç adam... Her zaman ki gibi Sehun’un dibinden ayrılmayan şu sülük... 

Sehun’un sorularını görmezden gelerek Jongin’in üstüne yürüdü. Sehun yanından geçen adamın gittiği yöne bakmadan olduğu yerde sessizce gözyaşlarını serbest bıraktı.

 -Hey ufaklık! Benim olanın etrafında ne kadar dolaşırsan dolaş asla sana bakmayacak, emin ol. Artık onu rahat bırak ve buradan toz ol, tamam mı?

 Ağzındaki sakıza inat oldukça ciddi bir görüntüyle konuşuyordu Tao rakibinin karşısında. Sinirden elleri titreyen Jongin verebilecek cevabı olmadığını düşündü bir an. Biricik Sehun'u, sevdiği adam az önce güvenli limanını terk edip atılmamış mıydı şu fırtınanın tam ortasına yine? Yani bu adam ne derse desin şu anda haklı görünüyordu. Ve alabileceği tek bir ters cevap, Sehun’un ağzından çıkabilecek tek bir olumsuz cümle... "Hayır, ne düşünüyorum ben böyle, saçma. Sehun artık benim. O benim."

Topladığı bütün güçle tam cevabı vermeye hazırlanırken yüzüne yapıştırdığı gülümseme donakaldı. Sehun çoktan söze başlamış, gitmesini söylüyordu. Genç adam, ayaklarının bağı çözülmüş halde bindi araca. Nefes almakta güçlük çekerken gözleri hala birkaç adım ötesinde duran ikilinin üstündeydi.

Sehun, Jongin’in bakışlarını hissedince araca yöneldi. Kendisine gelemeyen çocuğun yanağına küçük bir öpücük kondurup kapısını kapattı. “Bekle beni, geleceğim.” 

Araç geriye doğru hareket ettiğinde, Tao sırıtarak gelip, Sehun’un belinden tutup onu kendisine doğru çekti. Jongin’in onlara dair gördüğü son görüntü bu oldu. Gözlerini sımsıkı kapatıp tekrarladı. “Sehun, benim… O benim... “

Tao gözlerini kitlediği sarışını kendisine çekmeye devam ederken sağ eline saçlarını doladı. Yumuşacık buklelerle yaptığı her hareket etrafa çilek kokuları yayıyordu.

  

Sehun’un yüzüne düşen haylaz perçemi usulca kulağının arkasına öteledi ve dudaklarına sokuldu Tao. İçinde sakladığı bütün cümleleri, ruhları birleştiğinde aktarmış olacağından emindi. Dudakları arasına sıkıştırdığı yumuşacık et parçasının buz kalıbından farksız olmasına aldırış etmedi. Parmakları sarışının ensesine geldiğinde karşısında tepkisiz bir bebekten başka bir şey olmadığını anladı.

Kafasını hafif geri çekip gülümseyerek Sehun’a baktı. “Seni ilk öptüğüm zamanı hatırlıyor musun? O zamanda önce beni itmiştin ama saniyeler sonra beni asıl öpen sendin.” Sehun karşısındaki adama bakmadan evine doğru yürümeye başladı.

Tao ufak ve şen kahkahaları etrafa savurarak izledi sarışını. Açılan kapıyla birlikte daldı içeri, önünde hırsla hareket eden genç sarışını bileğinden tutup duvara yasladı. Minik öpücüklerle sarışını yola getirmeye çalışırken Sehun eliyle adamı itiyordu. 

Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin