Myung Soo ilk görevinde...
Daha ilk görevinde yepyeni bir yüz olması nedeniyle ateşe atıldığını düşünüyordu Myung Soo. Güzel kadınlar, lüks araçlar, malikanelerde yaşanacak heyecan dolu koşturmacalar...
Ne büyük vaatler verilmişti eğitim alırken, şimdi ise bir bahçede etrafı kolaçan ederek zaman öldürüyordu. Onca sera içinde kendisine en çekici gelene girdi. Çeşit çeşit kaktüse göz gezdirerek dolaştı rafların arasında. Kulaklığında bir hareketlenme olduğunu duyunca elinde bir kaktüsle dışarı attı kendisini.
~~~
El ele dolaşıyordu Tao ve Sung Jong. Oldukça büyük bir botanik bahçesinde güneşli günün tadını çıkarıyorlardı. Üniversiteye bağlı olan bahçenin her köşesinde binlerce türden bitki vardı ve özelliklerinin olduğu tabelalarla ayrılıyorlardı birbirinden.
Büyükçe bir gölün kenarında onlarca nilüfer çiçeğine inat muhteşem güzellikleriyle orkideler boy gösteriyordu. Tao yanında çiçeklere dalmış olan genci kendisine doğru çekip sarmaladı arkasından. Omzuna çenesini koyup eliyle çiçekleri gösterirken bir şeyler fısıldadı kulağına. Sung Jong etrafa gülücükler saçarak başını sallıyordu cevap olarak.
Gözlerine inanamayarak izliyordu bu görüntüyü Myung Soo. Kimselere yüz vermemesiyle ünlü Tao, genç bir adamın etrafında pervane olmuştu, bütün insanları etrafında deli olmuşçasına süründüren adam bir kuzu gibi teslim olmuştu sonunda.
Selam vermek için doğru zaman olmasa da eğlenecek çok güzel bir konu vardı artık Myung Soo için. Kulaklığından gelen talimatla sağ tarafında ki büyük günebakan bahçesinin arka tarafına yollandı. Karşısına çıkan adam elindeki sarı zarfı Myung Soo'ya uzatıp ortalarda fazla dolaşmamasını, acemiliğinin zaten yeterince belli olduğunu bir de yetmezmiş gibi gözlük takarak bu durumu belgelendirdiğini suratına saydırıverdi.
Daha ilk görevinde kim olduğunu bile tam bilmediği birisinden bu güzel sözleri işiten Myung Soo hayal kırıklığı yaşıyordu. "Gözlük bile takamadıktan sonra Ajan olmanın ne anlamı kalırdı ki? Gözlük yok, Güzel kızlar yok, heyecan yok! Eğitimler sırasında o kadar 'Görevimiz Tehlike' izlettirmesinler o zaman. Güzel fragmanına aldanıp içeri girdiğimde fos bir filmle karşılaştım yine, Pöff!"
Deneyimli adam karşısında ki genç çocuğun kendi kendine söylenmelerinde bir an geçmişine gidiverdi. Cümleler öylesine benzerdi ki...
-Dikkatli ol genç adam, bir kaç aya kalmaz bu sıkıcı günleri özlemle anacaksın. İzlediğin o filmler bile bazen sıkıcı gelecek sana.
-Yaa! Ne demezsin böyle çılgın bir açılıştan sonra heyecandan öleceğime eminim.
Uzaklaşan adama baktıktan sonra elinde ki zarfla görev yerine geri döndü Myung Soo. Kimselerin etrafta olmadığından emin olduğunda araladı zarfı. Orta yaşın biraz üstünde bir adamın fotoğrafları vardı, oldukça zengin görünen bu adama dair bilgilere ulaşmak için zarfı yeniden kurcaladı ama elinde gizli çekildiği belli olan bu fotoğraflardan başka bir şey yoktu.
Böyle zengin bir adamın bu bahçeyle ne ilişkisi olabilir ki? "Delireceğim, yaa! Hiç kimse yüzümü tanımıyor diye çakal sürüsünün yemek alanına bırakıldım resmen." Elindeki fotoğrafları zarfa tıkıştırıp yeniden etrafta dolaşmaya başladı Myung Soo.
Açlık ve susuzlukla imtihanı başladığında bahçenin ortasında ki büyük beyaz binayı görebildi. Elindeki saksıyı masalardan birine bırakıp üst katta ki lavaboya yöneldi. Koşar adım çıktı merdivenden ve aceleyle fırladığı yolun sonunda Sung Jong'a çarparak durabildi. Genç ajan kolunu ovuştururken asık suratıyla bakıyordu Myung Soo'ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )
FanficBiri gece gibi gizemliydi diğeri güneş gibi sıcak ve yakıcı... Kapak tasarım: @VampirePhotoshop