İhanet

106 22 79
                                    


Media: Mercan 👆

Sınıfa vardığımızda Atlas, Sevde'yi sıramıza kadar taşıdı ve sıraya oturttu. Tam Atlas'ın doğrulduğu sırada zilin çalmasıya biz daha teşekkür bile edemeden hızlıca yanağıma sulu bir öpücük kondurup, el sallayarak tez adımlarla sınıftan çıkmadan önce "Önemli değil!" diye bağırmayı da unutmadı.

"Bu acele de neydi böyle?" dedim Sevde'ye dönüp, göz ucuyla Atlas'ın çıktığı yere bakarak.

Sevde de benim baktığım yere bakıp, dudak büzerek omuz silkti.

"Bilmem."

'Kanka çıktığı yer derken?'

'Yaw kapı işte! Başka nerden çıkacak, pencereden mi?'

'Sakin ol Rocy, bir şey demedim.'

'Mümkünse sen hiç konuşma zaten Hatçe.'

'Kanka yağmur yerine çikolata yağarsa belki olabilir.'

'Lan her doğum günümde doğa ediyordum onun için! Artık her gece ederim!'

Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından -Ben o sırada Hatçe'yle konuşuyordum.- Sevde birden ayağa kalktı. Sıradan çıkarken sorgulayan gözlerle ona baktığımı farkettiğinde açıklama zahmetinde bulundu.

"Lavaboya gidiyorum."

"Bu halde mi?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra omuz silkerek kapıya yöneldi. Kapıdan çıkmak üzereyken sağ ayağının üstüne basamadığını farketmemle;

"Yardım etseydim bari!" diye bağırdım arkasından fakat beni duymazlıktan gelerek sınıftan çıktı.

Birkaç saniye arkasından boş boş baktıktan sonra;
"Ne oluyor bunlara be?" diye mırıldandım kendi kendime. Ardından kendime omuz silkerek camdan dışarıya bakmaya başladım.

Bir süre işsiz işsiz dışarıyı izledikten sonra sıkılıp sınıftakikere tip tip bakarak psikolojik baskı uyguladım.

En son sınıfımızın süslüsü Senem yüzünde sivilce çıktığını sanıp, ağlayarak dışarıya çıktığında inç edilmem olasılığını göz önünde bulundurarak tekrar pencereye döndüm.

arkıyı açabilirsiniz Trunçgillerim.)

Sınıfımızın penceresi okulun arka bahçesine bakıyordu ve yiyişenleri, sigara içenleri, serserileri ve bağzı grupları görmezden gelirsek; evet, pek uğrayan olmazdı.

Şu anda da Atlas'ı ve onu okulun duvarına doğru çekiştiren Sevde dışında kimse yoktu. Onlar hangi gruba giriyordu aca- Atlas'ı çekiştiren Sevde mi dedim ben?!

Gözlerimi kısarak onlara bakmaya başladım. Bu kadar hararetli ne konuşuyorlardı böyle?

Daha iyi görebilmek için pencereye yaklaştığımda -Pencereye yapışan kuş gibi göründüğümü görmezden geleceğinizi umuyorum.- birbirlerine çok yakın durduklarını farkettim.

Gözlerim Atlas'ın Sevde'nin tuttuğu koluna kayarken yutkundum. Şimdiye kadar uğramayan kıskançlığımın şimdi mi uğrayacağı tutmuştu? Ekmek bandığımın kıskançlık hormonları!

Düşündüğüm şeylerle kendi kendime göz devirdim. Sevde böyle birşey yapmazdı. Belkide 8 ay sonraki doğum günüm hakkında konuşuyorlardı?

Asıl düşünmem gereken neden bana yalan söyledikleriydi. Ne çeviriyordu bunlar?!

Öğrenmenin tek bir yolu vardı. Ani bir haraketle sınıftan çıktım ve koşarak aşşağıya inmeye başladım.

TURUNÇGİL |Yavru Panda| (Seri: 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin