15-İlgi

3.6K 395 115
                                    

Mia:Dynasty

Felix'in evindeki içme-sıçmıştık gerçi- güzel günden  sonra bir hafta falan geçmişti. Minho'yu bir haftadır doğru düzgün göremiyordum. Gündüzleri merkezde işleri karıştığı için oradaydı. Onu ancak geceleri görüyordum -ki o da sabaha karşı geliyordu- o saate kadar uyanık kalmaya çalışıp bazen de bağaneler üreterek onu bekliyordum. Sonuç olarak onu ancak iki kere falan görebilmiştim. Bugünde güneş doğana kadar onu beklemiş gelmeyeceğini düşünerek uyumaya karar vermiştim. Uykuya dalmak üzereyken odamın kapısı açılmıştı. Onun olduğunu biliyordum. Başka kim sabaha karşı yatağıma gelirdi ki? Gözlerimi açamıyordum. Çok felaket uykum vardı. Birkaç hışırtı sesi geldiğinde uykum dağılmış gibiydi ama hala daha gözlerimi açamıyordum. Sanırım üstünü değistirmişti. Kalın pikeyi kaldırıp altına girdiğinde uyanık olduğumu belirtmek için mırıldandım.

"Geldin mi?"

Beni belimden tutup kendine çekti. Kollarını etrafıma dolayıp ayaklarınıda etrafıma sardı.

"Evet, Sen niye uyumadın?"

Saçımı geri ittirip kafasını omzumla boynumun arasına yerleştirdi. Boynuma bir öpücük kondurduğunda, gözümü açtım.

"Seni bekledim."

Gözlerimi açtıktan çok kısa bir süre sonra kapandı. Kollarının arasında onun tarafına dönmek için hareketlenince kollarını gevşettip bana izin verdi. Ona döndüğümde bacaklarıyla tekrar bacaklarımı sarıp belime kollarını doladı. Ellerim göğsümüzün arasında kaldığında gözlerimi açtım. Minho sabahın ilk ışıklarında mükemel gözüküyordu.

Üstünde benim örümcek adamlı tişörtüm altında siyah şortum vardı. Saçları dağınıktı gözleri kızarık ve uykuya hasretti. Galiba Minho ilk defa yaşını belli ediyordu. Bir haftada çökmüştü sanki. Çöktükçe daha bir güzel olmuştu. Ben gözlerimi zorla açarak ona bakarken o belimdeki elini çekip yüzüme gelen saçlarımı düzeltiyordu.

"Beni bekleme geç geliyorum."

"Daha ne kadar böyle geç geleceksin?"

Yüzüme baktıktan sonra bir nefes aldı.

"İşler yoluna girene kadar. İşlerim birikmiş ve yapmam gereken şeyler var."

Gözlerimi kapattıp kafamı göğsüne dayadım. Kokusu burnuma gelmişti.

"Senin yerine başkası yapsa?"

"Kendi işimi kendim yapmam gerek. Hadi uyuyalım artık. Yarın konuşuruz."

"Sabah gidecek misin?"

Cevap vermek yerine kafasını boynuma gömdü. Gidecekti. Yalvaran gözlerimi dinleyip kendimi bıraktım.

________________

İçeriden gelen gürültülerle gözlerimi aralasamda tekrar kapattım. Bu göğüs çok rahattı ve Minho gibi koku-

Gözlerim hızla açılırken kafamı kaldırdım. Kaldırdığım gibi de gözlerim titredi. Kirpikleri gözlerine düşmüş dudakları şişmiş öne çıkmıştı. Bir koluyla belimi gevşekçe sararken diğer elini yastığının altına koyup kendine yükselti yapmıştı. Yüzünde tek bir kas bile oynamıyordu ve tanrı şahit olsunki çok güzeldi.

Çok fazla güzel.

Onu uyandırmak istemesemde gitmesi gerektiğini biliyordum. Elimi beline attıp ona aşağıdan aşağıdan bakarken konuşmaya çalıştım ama sesim fazla çatlak çıkmıştı.

"Minho?"

İlk seslenişimde duymamış belimdeki kolunu sıkılaştırmıştı. Kulağım kalbinin üstüne denk gelmişti. Kalbimizin aynı anda atmasını isterdim ama benimki çok hızlı atıyordu.

Hellewator Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin