10-Öpüşme

4.9K 425 234
                                    

Dua Lipa: Thinking Bout You

Oyunun ardından herkes kendi halinde takılmaya başlamıştı. Felix'te partiye gitmekten vazgeçmişti. Minho yanımda otururken TV de yayınlanan bir programı izliyorduk ama ikimizinde dikatini çekmiyordu. Saat daha 10'a yeni geliyordu yerimden kalktım.

"Erken gitsek bir şey olmaz, kalk hadi ben çok sıkıldım."

Kafasını salladı kalkmadan önce Jeongin'in saçlarını karıştırdı. Odama giderken Minho peşimden geliyordu. Arkamı dönüp soru sorar gibi ona baktığımda durdu.

"Eve gitmeye çok üşeniyorum kafamda ağrıyor. Bana bir kaç parça uygun kıyafet versen?"

"Tamam, "

Peşimden odaya girdiğinde yatağıma oturdu. Ona siyah dar deri bir pantolon ve krem rengi içini gösteren bir bluz ve bir deri ceket çıkarttım.

"Neden eve gelmediğini şimdi anladım. Bunları giyersen olanlardan sonra bırak eve gelmeyi kendine bile gelemezsin."

"Genelde kendine gelemeyen taraf ben olmuyorum."

Yüzümdeki sırıtışla ona döndüğümde üstündeki tişörtü çıkarttı. Beyaz tenini görür görmez yutkunup önüme döndüm. Artık sırıtmıyordum.

"Belli oluyor."

'Belli oluyormuş?!' Sesindeki kinaye o kadar belli oluyordu ki. Bazen onun polis olduğunu unutuyordum. Hatırladığımda  şaşırıyordum. Polis olduğunu ve neler olduğunu unuttup hayatıma devam etmiştim ama şimdi hem barmeni hem de çeteyi düşünüyordum. Kendime dar bir kot ve beyaz içini belli eden bir
t-shirt çıkarttım. Bir tane de kot ceket çıkartığımda ayarlamıştım. (Y.n:Gerçektende modadan hiçbir şey anlamıyorum. O yüzden kombin falan hiç alakam olmaz. O yüzden kombinlerde bir hatam varsa üzgünüm. Ya genelde bir yerde okuduklarımı ya da aklıma gelmezse kendim yapmak zorunda kalıyorum. O yüzden üzgünüm.)

Arkamı döndüğümde, bana dönük sıkı kalçalarını görmeyi beklemiyordum. Bakışlarımı ondan çekmek zorunda kaldım. Çünkü pantolonunu giydi. Üstümdekileri çıkartıp yenilerini giydiğimde, mırıldandı.

"Bana dâha uygun bir şeyler veremez misin? Bir sorun çıkarsa kavga edecek kişi benim. Ve bunlar râhat değil."

Kâfamı sallayıp arkamı döndüm. Hâklıydı. Ona siyah bir kot ve gri bir tişört çıkarttım. Ceketi kâlabilirdi sanırım. Giyinme işimiz bittiğinde, saçlarıma dokunmadım. Küçük gözlerime hafif bir kalem çektiğimde hazırdım. Telefonuyla ilgileniyordu. Kiminle konuşuyordu? Ona doğru yürüyüp dikkatini çektim.

"Hadi gidelim artık. Ben hazırım."

"15 dakika önce sorduğumda da 'hazırım. Sadece 5 dakikam var' diyordun da, emin olamıyorum. "

Laf çarpıtmasını umursamadan odadan çıktım. Herkes kendi hâlinde takılırken Chan hyung ve Felix yoktu. Cidden Felix azmışmıydı yoksa? Kafamı iki yana sallayıp içerdekilere gideceğimizi haber verdim. Kimse bizi takmadı.

Arabaya bindiğimizde kalbim hızlı hızlı atıyordu. Heyecanlanmıştım.

"Barmene sakın bir şey belli etme. Bildiğini anlamaması gerek. Ne yapıyorsan onu yapacaksın. Sadece yanında ben olacağım. Sana dediğim şeyleri yapsan ve bir şey belli etmesen yeter ve.."

"Ve ne?"

Kırmızı ışıkta olduğumuz için rahatça kafasını bana çevirdi.

"Korkma, korktuğunu anlıyorum ama kimse ben yanındayken sana zarar veremez."

Hellewator Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin