Billie Eilish: Watch
Kafamın düşmemesi için uğraşıyordum ama bir türlü istediğim gibi durmuyordu. Birisi son anda tabağı çekerek kafamın Bayan Yang'in mükemel yemekleriyle buluşmasını engelledi. Çok fazla uykum vardı. Masada uyuyordum.
"Jisung? Sen yüzünü yıkamadın mı? Hadi git yüzünü yıka. Bak yemeklerin soğuyacak."
Bayan Yang tatlı tatlı konuşup saçımı okşadı. Çocukların anırmalarını umursamamaya çalışıyordum ama apartmanı inletiyorlardı resmen.
Sorunlular.
O sorunlu gurubun içinde değildim. Bunun kendime gülemememle bir alakası yoktu. Bence onlar ciddi ciddi sorunluydu. Herkes birbirine aşık oluyordu. İyice alacakaranlıkta ki Cullen ailesine döndük. Hyunjin de Bella gibi bir Woojin diyor, bir Seungmin diyor. Tamam belki artık sadece Seungmin olabilir ama benzetmem hoştu. O yüzden o ayrıntıyı unutabilirim. Sabah sabah gene ne saçmalıyorum onun bile farkında değilim.
Yüzümü yıkasamda tekrar yıkadım. Masaya geri oturduğumda hala daha uykum vardı, birazcık.
"Bugün okula gideceksiniz öyle değil mi?"
Jeongin annesinin yanına oturmuş onu yedirmesine izin veriyordu. Onun beni beslemesi gerekiyordu!
"Gideceğiz."
Chan hyung cevap verdiğinde bu sefer de ona bakmaya başladım. Tip tip ona baktığım süre boyunca tıkındı. Sonunda ruhsuz bakışlarımı farkettiğinde ne var dercesine kafasını salladı. Ben de aynı şekilde salladığımda gözlerini devirip beni takmadı.
Seungmin koluma dokunduğunda aynı bakışlarımı ona çevirdim.
"Sen niye mal mal insanlara bakıyorsun?"
"Beni besleyecek birisini arıyorum."
"Kendin yiyemiyor musun?"
Kafamı iki yana sallayıp tamamen ona döndüm.
"Genelde uykum olunca bana Jeongin yediriyor ama şimdi yedirmiyor. Ben de açlıktan millete sarıyorum, anladın mı?"
Kaşlarını çatıp kafasını yukarı kaldırarak şu sıralar bana karşı olan Felix'i canlandırdı.
"Niye anlamayacak mışım?"
Omuz silkip ona kıçımı döndüm.
"Bazen anlamıyorsun. Anlamadığında sana oyun programı olarak yazıp vermeyi düşünüyorum."
Ona bakmasamda gözlerini devirdiğini biliyordum. Ben özeldim.
"Hah! Kıçımın kenarı!"
Yanımdan kalkarken mırıldandığında arkasından bağardım.
"Demek kıçın benim kadar büyük?!"
Arkasını dönüp bir süre attığım lafın altında ezildi. Her sabah birisiyle uğraşmadan kendime gelemiyordum. Kimsenin beni beslemeyeceğini anladığımda kendim yemeye başladım. Minho içeri girdiğinde burada olmadığını yeni farkettim. Yanıma oturduğunda yemek yemeye devam ediyordum.
"Senin neden suratın asık?"
"Uykum var."
"Her zaman uykun var."
Kafamı sallayıp onu onayladığımda gözüme giren saçı parmağıyla düzeltti. Kahvaltı bittiğinde Bayan Yang hepimizi kapıda uğurladı. Minho'yu çok sevimli bulduğunu ve çok yakışıklı olduğunu söyledi. Ben okula gidene kadar uyudum. O da müzik dinledi. İlk saat biyolojiydi.. Sıraya kafamı koyup uyumayı planlıyordum. Tam uyuyacağım Felix'in sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hellewator
FanficMinho bir polis memuruydu. Jisung ise yaramaz bir veletti. Wattpad'teki ilk MİNSUNG YADA SUNGMİN hikayesidir.