4.Bölüm: Ben Onu Kaybediyordum¡

43 6 30
                                    

Keyifli okumalar!!

Bu sefer gözlerimi hiç zorlanmadan açabilmiştim. Gözlerimi açmıştım açmasına da her taraf karanlıktı. Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Ama yok hala her yer karanlıktı. En son bir bez kapanmıştı. Sonra burası... Melih, olamaz o kaçırmış olamaz dimi beni. Hayır hemen burdan kurtulmalıydım. O katilin elinde tutsak olamazdım. El yordamıyla nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Elim yumuşak bir şeye çarpmıştı. Elimle etrafını gezdirdiğim de bunun bir yastık olduğunu anladım. Hafif yukarı sıçradım ve yatakta olduğumuda anladım.

Yine ellerimi uzatarak kalktım. İlerliyordum. Sonra ayağım sert bir şeye çarptı. Acıyla inledim. Canım çok yanmıştı. Sanki ayağımın içinde ateş yakmışlardı. Ayağımın acısını bir süreliğine kenara ittim ve yürümeye devam ettim. Elim düz sert bir şeye sürtündü. Ellerimi o düzlem üzerinde gezdirdim. Bu bir duvardı. Yine ellerimi gezdirdim. Elime başka bir sertlik gelince üzerine bastım. Bir anda ışıklar açılmıştı. Gözlerim acımıştı. Ben gözlerimi kaşırken kapı çok sert bir şekilde açıldı ve biri 'Rüzgar' diye seslendi. Kafamı çevirdiğimde Melih endişeyle etrafa bakıyordu. Sonra açık kahverengi gözleri benimkilerle buluştu. O an içim titredi. Bir insan bakışıyla bile bu kadar ürpertir miydi? Oysa eskiden hiç öyle değildi. Hep aşkla bakardı bana.

Gözlerimi çektim hemen. Yanıma geldi ve bana sarıldı. Deli gibi çırpındım kollarında. Ondan ölesiye nefret ediyor ve korkuyordum. O da bunu anlamış olacak ki benden ayrılıp sadece kollarımı tuttu. Elini çeneme koyup ona bakmamı sağladı.

"Melih bırak beni. Ne istiyorsun? Yeterince mahvetmedin mi hayatımı ?"

"Ben hiç böyle olsun istemedim. Hepsi o baban olacak herifin yüzünden. Bize karşı çıkmasaydı böyle bir şey olmayacaktı. Ama o bize karşı çıktı. Bende bedelini ödettim. Annen hesapta yoktu ama o da görmüştü beni. Hiç bir şey için beni suçlayamazsın. Ben ne yaptıysam sana olan aşkımdan yaptım."

Şaka mı bu çocuk. Ne yaptıysa aşkından yapmışmış. "Sen beni sevdiğin için mi ailemi öldürdün?"Cevap vermedi pislik herif. Kollarını sertçe ittirdim ve kapıya doğru olağanca hızımla ilerledim. Tam kapıdan çıkacaktım ki bileğimden yakaladı ve beni kendisine çevirdi. Ve bileğimi şiddetle sıkmaya başladı.

"Melih canım acıyor bırak beni. Ah... Allah'ın belası bırak bileğimi."

"Çok mu acıyor ? Ha söylesene çok mu?" Bunu derken daha da şiddetle sıktı bileğimi. Resmen damarlarım da kan akmıyordu. "Benim canımda yıllarca çok acıdı. Sen o herife sevgi dolu bakarken. Onu tutkuyla öperken. O herif senin saçına benim dokunmaya kıyamadığım saçlarını elleriyle okşarken sana sarılırken bende çok acı çektim. Bunlardan haberin var mı Rüzgar hanım? Ha var mı?" Duraksadı... Derin nefes alıp tekrar başladı.

"O adamı kaç kez öldürmek istediğimden haberin var mı? Sana dokunan o elini kaç kez kırmak istedim biliyor musun? Bazen seni bile öldürmek istedim ben lan sevdiğim kadını bile öldürmek istedim. Şimdi kimin canı daha çok acıyor söylesene."

Sadece ona bakıp ' delisin sen. Şizofrensin, psikopatasın. Sen... Sen delirmişsin' demek olmuştu. Ve olanlar olmuştu. Bana kuvetli bir tokat atmıştı.

"Lan sen tüm bunlar yetmiyormuş gibi o adamdan ayrılıp kendini başkasının kollarına attın. Evlendin kızım sen evlendin. Benimle değil başkasıyla evlendin. Gelmiş burada bana ahkam kesiyorsun. Şimdi seni burda öldürsem kimsenin ruhu duym-"

"Öldür hadi öldür. Zaten hep beni öldürün. Öldürsene beni hadi. Zaten bu yükü daha fazla taşıyamıyorum. Öldür beni Melih öldür. Sen. Yıllar önce sevdiğim adam ailemi öldürdün. Sırf evlenmemize izin vermedikleri için onları öldürdün. Senden sonra Güney... Ben onuda sevdim. Kahretsin onuda sevdim ama o ne yaptı. Beni aldattı. Ve ben yine öldüm. Haberin var mı bu olanlardan. Yine bir çıkmaza girdim. Bu seferde Murat çıktı karşıma. Evlendim, ben ona güvendim. Ve o sizin gibi beni öldürmedi. Bana hayat verdi. O beni sevdi sizin gibi kullanmadı. Şimdi bana seni öldürürüm kelimeleri kullanma. Ben ölümden korkmayalı uzun zaman oluyor."

Bir şey demedi. Sadece kapıyı çarpıp gitti. Bende düşüncelerimle yalnız kaldım. Ah bu düşünceler hiç mi yalnız bırakmazlar insanları? Hiç mi rahat bırakmazlar. Ne zaman yalnız olsam etrafımı çevrelerler. Kafamı bunaltırlar, kalbimi paramparça ederler ve sonra hiç bir şey olmamaış gibi çekip giderler.

Öylece durdum. Sırtımı duvarda kaydırarak çömeldim. Kalbim çok acıyordu ya. Bir sürede boş boş yere baktım. Sonra kalktım odadan çıkmayı planlıyordum. Ve çıktım. Melih sinirle çıktığı için kapıyı kilitlemeyi unutmuş olmalıydı. Yumuşak adımlarla yürümeye başladım. Koridor çok uzundu. Sonuna geldiğimde bir merdiven karşıladı beni. Yavaş adımlarla indim, sonuna geldiğimde karnıma bir sancı girdi.

Hayır olamaz. Şimdi olmaz bebeğim. Şimdi olmaz. Hayır...

O kadar ağrımaya başladı ki acıdan iki büklüm oldum ve farkında bile olmadan yüksek sesle inledim. Oracıkta bayılıverdim. En son duyduğum ses ise adım sesleriydi.

>>>>>><<<<<<

"Yeter artık bana ne yapacağımı söyleyip durmaktan vazgeç. Ben artık çocuk değilim anne."

"Sen hala çocuksun Melih. Rüzgar'ı kaçırdım da ne demek oğlum. Kız evli, üstelik hamile. Sen kafayı mı yedin. Oğlum bırak kızı gitsin. Başın belaya girecek yoksa."

"Hayır bu sefer olmaz. O çocuğu aldıracak. Murat denen o şerefsizden boşanacak ve benimle evlenecek. Başka yolu yok anne. Rüzgar benim! Sadece benim."

Kafam zonkluyordu. Karnımın ağrısı geçmişti. Ama duyduklarımın şoku geçmiş değildi. Melih bebeğimi öldürmeyi planlıyordu. Olmaz ona dokundurmam. O benim herşeyim. Olmaz, olamaz.

"Hayır. Melih ona dokunma. O masum. O küçük bir bebek daha. Ona sakin dokunuyum deme sakın. İstediğin boşanmamsa tamam boşanırım. Ama bebeğim olmaz. Seninle evlenirim ama bebeğim olmaz. Anladın mı beni olmaz."

Konuşmamla yüzler bana dönmüştü.

"Sen ne zaman uyandın... Neyse boşver. Bugün bu bebek alınacak. Başka yolu yok. Sende iyisin herhalde ben kürtaj için doktoru çağırıyorum. Anne sen yanından ayrılma."

"Oğlum gel vazgeç bu sevdadan. Bırak gitsin!"

"Hayır o benim. Ben izin vermedikçe hiç bir yere gidemez."

"Beni burada tutamazsın. Ona dokunamazsın. Buna izin vermem. Melih bu seferde sevdiğim birini öldürmene izin vermem. Bırak beni artık gitmek istiyorum. Anla artık gerizekalı herif anla."

"Kapa çeneni." deyip dışarı çıkmıştı. O çıktıktan sonra Mehtap Hanıma -Melih'in annesi- yalvardım beni burdan çıkarması için ama o 'üzgünüm bir şey yapamam' demişti. Gözyaşlarım akıyordu ama sesim çıkmıyordu. İçime ağlıyordum. Bebeğimi kaybedeceğim düşüncesi beni mahvediyordu. Uzun bir bekleyişten sonra içeri ortalama 30 yaşların da biri girdi. Benimle konuşmaya çalıştı. Ama hiç bir şey söylemedim. Benim içim acıyordu. En sonunda bana bir iğne yaptı. Ardında 'işlemi başlatabiliriz' dedi.

Hayır olmaz. Bu kürtaj için gelen doktor muydu? Ben onu kontrol amaçlı... Kahretsin ya ben nasıl böyle aptalca davranabilirdim. Kendime kızmam uzun sürmemişti çünkü gözlerim yavaş yavaş kararıyordu. Ben onu kaybediyordum.

Ah canlarım. Bebiş gitti gidiyo. Acaba gidecek mi? Yoksa gitmeyecek mi? Rüzgar kurtulabilecek mi? Melih bundan sonra ne yapacak. Birde Murat vardı. Tabi Baran da. Onlar ne yapacaklar peki ?
Çok daha fazlası için pamuk eller yıldızlara. Ne kadar çok yıldız o kadar hızlı yeni bölüm. Sağlıcakla kalın Rüzgârlarım.
💖💖

Mucize'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin