10.Bölüm: Çaresizliğin Dibi!

66 3 74
                                    

Bugün uzun bir bölümle geldim.

Keyifli okumalar!

Dün Can gelip beni kurtardığın da derin bir nefes almıştım. Peki ama ben bunları hak edecek ne yapmıştım.
Ben aldatılacak kadar ne yapmıştım. Güvenmiştim. Çok güvenmiştim. Ama güvenmemeliydim. Hayat bunu bana en acı şekilde öğretmişti zaten. Can'dan sonra ben hala o soğuk ve karanlık depodaydım. Titriyordum. Saçlarım yağlanmıştı, muhtemelen gözlerimin içi kan çanağı, üzerimdeki kıyafetler yırtılmıştı.

Bugün Melih gelmemişti. Aslında  kimse gelmemişti. Çok açtım. Fazla açtım. Midem çok feci bulanıyordu. Susuzdum. Çok susuzdum. Çaresizdim, yalnızdım, kötüydüm. Of tamda şuan ölsem ne güzel olurdu. Kurtulurdum o piçten.

"Rüzgar." Bu ses...

"Kuzey!" Karşımdaydı. Gözlerimi kırptım ama hala bursaydı.

"Şişt. Duyacaklar. İyi misin? Şuan berbat görünüyorsun."

"Saol ya söylediğin iyi oldu. Neyse sen geldin. Kuzey kurtar beni burdan. Beni Melih'in eline bırakma lütfen Kuzey."

"Sakin ol amacım zaten o. Şimdi gel benimle."

"Ne o bir yere mi gidiyordunuz. Hemde habersiz. Çok ayıp." Hadi ya. Kutulamayacak mıyım ben Melih'in elinden. Yine çıkmıştı karşıma. Kuzey reflex olarak hemen beni arkasına aldı. Ama benim korunmaya ihtiyacım yoktu. Külliyen yalan!

"Melih yeter artık bırak beni. İstemiyorum seni anlamıyor musun?"

"Ah Rüzgar. Sana isteyip istediğini sorduğumu hatırlamıyorum. Ama neyse önemli değil zaten. Burda benimle kalacağım için. Şimdi sana gelelim Kuzey. Bey."

Kuzey cevap vermek için ağzını açtığında Melih " Yo. Şimdilik sus birazdan konuş. Önce beni dinlemelisin. Konuya gelelim. Bunca yaptığın şeyden sonra birde gelip benim olanı benden almaya kalktın."

"Ben. Senin. Değilim. Gerizekalı. Senin değilim."

"Aaaa. Zırt pıt bölünmez ama. Beni dinleyin. Ayrıca sen hep benimdin güzelim." Sen öyle san pislik herif.

"Dediğim gibi benim olanı almaya çalıştın. Ama seni affettim. Şimdi burdan çekip gideceksin ve bir daha asla gelmeyeceksin. Şimdi git hadi."

"Hayal kurmayı kes Kotan. Ben bunca yıl Rüzgar'ı aradım. Onun öldüğüne inanmadım. Ve gel gör ki haklıydım da. Ama sen Murat'ı ve Baran'ı Rüzgar'ın öldüğüne inanırdın. Ve şimdi Rüzgar'ı bulmuşken sana tekrar bırakır mıyım?"

Bu kadar şeyde aklıma takılan tek soru. Bunca yıl beni mi aramıştı. Ama neden? Ah ne yapıyorum ben. Sanki tek sorun buymuş gibi. Ama Melih bunca yıl beni öldü diyemi şöylemişti aileme. Psikopat!

"O zaman seni öldürürüm."

"Dene ve gör Kotan. Dene. Ve. Gör."

"Memnuniyetle." Melih belinden silahı çıkarıp Kuzey'in şakağına dayadı. Müdehale etmeliydim. Yoksa Kuzey'i vuracaktı. Benim yüzümden ona bir şey olursa ben kendimi asla affetmezdim. Üstelik kardeşinin ölümüne benim ağabeyim sebep olmuşken. Buna izin veremezdim.

"Yeter! Melih indir silahı. Ben bir yere gitmiyorum. Merak etme. Kuzey beni bura-"

"Seni burada bırakmam."

"Bırakmak zorundasın. Sana benim yüzümden bir şey olursa ben kendimi asla affetmem. Benim için buraya kadar geldin. Hemde onca şeye rağmen. Ben sana zarar gelsin istemiyorum. Lütfen git Kuzey."

Mucize'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin