8.Bölüm: Yardım

52 5 55
                                    

Zaman.. Su gibi akıp gitti. Giderken beni aldı da gitti. Tam 6 yıl oldu. Melih esareti altında tam 6 yıl. Dile kolay. Hayat beni şu 6 yılda nelere gebe bırakmıştı. Ne acılar çektim. Hatırlamıyorum. Ne fırtınalar koptu içimde.

O gün hastane çıkışında Murat'ı gördüm. Deli gibi etrafına bakıyordu. Ama beni göremiyordu. O sırada yanında Baran belirdi. O da etrafına bakındı ama beni göremedi. Bu kadar mı görünmezdim? Seslenmek istedim. Boğazım yırtılırcasına haykırmak istedim. Burdayım. Beni kurtarın demek istedim. Ama olmadı çünkü Melih belime silah dayamıştı.' Eğer konuşursam önce ben sonra Baran ve Murat'ı öldürürüm ' dedi. Kendimden vazgeçtim. O an tek amacım kendimi öldürmekti zaten. Ama ağabeyim ve Murat. Onlar olmazdı. Buna izin veremezdim. Mecburen kaderime boyun eğdim.

O günden sonra beni kaç kere yatağına atmaya kalkıştı ama buna hiç izin vermedim, vermeyeceğim. Baş kaldırışlarım bir süre sonra canını sıktı tabi. Artık dayak atmaya başladı. İlk başlarda canım o kadar yanıyordu ki acıdan ses çıkaramıyordum. Bir süre sonra alıştım. Artık acı içinde kıvranmadığım için sinirleniyordu. Çünkü bana her vurduğunda ben hep gülüyordum. Acı çekiyordum, canım çok yanıyordu ama ses çıkarmıyor sadece gülüyordum.

Artık bana dayak atmak onun için ata sporu halini gelmişti. Hiç acımadan vuruyordu bana. Tekme atıp kemerle sırtıma vuruyordu. Bunların hepsini 'seni seviyorum' diyen adam yapıyordu.

Altı yıldır devam ediyor işkenceleri. Ama son iki yıldır benden bir şey istemiyor zevkine dövüyordu beni. Her yerim kan her yerim yara bere içindeydi. Beni döverken sanki bulunduğu ortamdan soyutlanıyordu. Öyle bir neşeyle vuruyor, tekmeliyordu ki. Zevkten dört köşe olmuştu.

Bu süre içinde Ağabeyim, Gizem ve Murat ne yaptı bilmiyorum. Bunu Melih'e sorduğumda Murat başkasıyla evlendi. Hatta oğlu var. Baran ve Gizem'in de iki tane kızları var' deyip geliştiriyordu. Onları benim öldüğüme inandırmış hatta sahte cenaze töreni ve mezar yaptırmıştı bu kadar psikopat biriydi Melih Kotan.

Bir kaç kez annesi Mehtap hanım gelip gitmişti. Onu haricinde bol dayaklı bir hayatım vardı. Evlere şenlik!

"Rüzgar kızım gel yaralarına krem sürelim."

"Ya ruhumda ki yaralar Ayşe teyze, onlara ne yapacaksın."

"Ah benim kadersiz yavrum. Elbet bir gün son bulur acıların. Sabret yavrum sabret."

Altı yıldır bana iyi davranan tek insan. Ayşe teyze. Burada hizmetli. Çoğu zaman Melih'in gazabından beni o kurtarırdı. Çaresizce başımı eğdim. Boynumda ki yaranın üzerine dikkatlice kremi sürdü. Onu tam 3 yıl önce yapmıştı. Hala geçmemişti. Bedenimde ki tek kalıcı yara olacak gibi gözüküyordu. Melih iki haftadır dayak atmayı kesmişti. Vücudumda ki yaraların çoğu iyleşmişti. Sadece izleri vardı. Onlarda kaybolmaya yüz tutmuştu.

Krem işi bittikten sonra boynumu sargıladı. Anlımdan öpüp çıkmıştı. O gittikten bir kaç saat sonra da Melih gelmişti. Bana bir kaç tokat atıp gitmişti.

Ne kadar tuhaf değil mi? Sadece tokat atıp gitmişti. Bu tuvalet ihtiyacınızı gidermek gibi birşey. O da gelip yüzüme tokat atıp gitmişti. Bu onun için bir ihtiyaç haline gelmişti adeta. Tepki vermemiştim. Bu onu daha da kızdırıyordu ama bu benim zerre umurumda değildi.

Yine çok kötü kokuyordum. Banyoya girip temuzlendim. Gardolabım sadece şort ve açık tişörtlerden oluşuyordu. Bunu Melih istiyordu. Yaralarımı görmek onu eğlendiriyor olsa gerek. Siyah kotşortu ve lacivert v yaka tişörtü aldım. Saçlarım kulaklarıma kadar geliyordu. Melih saçlarımı her ay kesiyordu.

Bu günüde sadece tokatla sıyırmıştım. Akşam olmuştu. Nasıl olsa bugün yemek yoktu. O yüzden erkende uyudum.

Odamın kapısı sertçe açıldı. Uykum çok hafif olduğundan hemen uyanmıştım. Melih bana doğru geliyordu. Beni kolumdan yakalayıp yataktan kaldırdı. Koridor boyunca sürükleyip mahzene götürdü. Mahzene gelince içeri girip beni yere attı. Sonra bacaklarıma oturup saçlarımı kökünden tutup çekmeye başladı. Canım çok yanıyordu. Bir eliyle saçımı çekip diğer eliyle ardı ardına tokatlar yağdırıyordu. Sonra üstümden kalkıp bana tekme atmaya başladı. Karnıma, sırtıma, belime ve bacaklarıma. Durmadan attı. Eliyle tek bir hamlede tişörtümü sıyırdı. Pantolonunun kemerini de çıkarıp sırtıma vurmaya başladı. Bir kaç kez tekrarladı. Ben hiç ses çıkarmadım. Ağlıyordum. Göz yaşlarım akıyordu fakat sesim çıkmıyordu. Sadece yüzümü buruşturuyordum. O tamamen kendini kaybetmişti. Acı çekmemden haz duyuyordu. Ve bu işi büyük bir dikkatle yapıyordu.
Dayanma sınırımı geçtim. Canım çok acıyordu ve bu acıdan bayılmama sebep oldu.

Mucize'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin