11.Bölüm: Acı Hayat

131 1 5
                                    

Öncelikle önerdiğim müziği kesinlikle dinleyin. Ben bayıldım! En sonda açıklamam var lütfen okuyun. Ve medya için Melike9_9 a tesekur ediyorum...

Bölüm şarkısı: Çağan Şengül- Kanar..!

Keyifli okumalar!

Acımasızdı hayat! Çok acımasız. Senden aldığı yıllarıda geri vermezdi senden aldıklarında.
Adaletsizdi dünya! Asla hakkını savunmazdı. Nerde para orda yalan adalet! Sonsuzdu evren! Uçsuz bucaksız. Sen kaçma istediğin her an daralırdı zaten evren. O zaman başlardı çaresizliğin. Yalandı tüm gerçekler! Koskoca bir yalan. Ama sen hayatta kalmak için kanarsın onlara! Çünkü sen yanlızsındır!

İçimde volta atan pişmanlıklarla bendim ben. Yanlışlarımla, hatalarımla, aptallıklarımla bendim ben! Her insan çok sayıda çaresiz kalmıştır. Herkes çaresizliğin acı tonunu görmüştür. Belkide bendim en çok gören bu tonu, bendim her defasında boyun eğen. Bir defter vardı elimde. Melih'ten sonra almıştım. Bembeyaz sayfalarıyla kalın bir defter. Yeni ve bembeyaz bir sayfa açacaktım kendime. Nitekim öyle oldu. Güney benim için en beyaz sayfaydı. O benim ışığımdı. Şimdi dönüp bakıyorum geçmişime ve biliyorum onlar asla geçmeyecek! Gölgen gibi peşinde olacak daima.

Lakin şunu unutmamak gerek. Gölgeler serin havalarda karanlık gökyüzünde çıkmazlar. Onlar için günışığı ve güneş gereklidir. İşte şeb geçmişinin geleceğine yön vermesine izin verdiğinde güneş doğar ve gölgeler artık peşinde. Ama sen dik dur, boyun eğme o zaman güneş batar gölge kaybolur, geçmiş geçmişte kalır. Ben yapamadım. Çünkü ben aciz bir kızım. Zayıfım hemde çok zayıf.

"Ne demek yok lan! Uçtu mu herif? Çabuk bulun onu çabuk! Beyinsiz herifler."
Düşüncelerimde kaybolduğum karanlıktan ayıran bu ses benim en acı en kötü kabusumdu. Karabasan gibi çökmüştü üstüme ne ona engel olabiliyordum ne de ona uyan kendime! Ben bir kaç saat önce onu öpmüştüm. Bunu gerçekten yapmıştım. Ama tam öpmekte değildi bu sadece değdirdim. Ama o fırsatı kaçırmamıştı. Yıllardır bunu bekliyordu. Açlıkla kapanmıştı dudaklarıma. Alt dudağında iz bile bırakmıştı. Kendimden iğreniyordum. Kendimden nefret ediyordum. Artık öyle bir haldeyim ki kendime acıyorum. Geri çekildiğinde omzuma pansuman yaptırdı. Sıyırıp geçtiğinden acımıyordu ve fazla kan kaybetmemiştim.

Kırarcasına acılan kapıdan giren kişiyi göremiyordum. Çünkü ölümüne korkuyor olsamda karanlıktan kendimi odaya hapsedip karanlığa gömülmüştüm. Benim karanlığım bile çaresizdi.

"Nerde lan o? Kesin yanına gelmiştir. Şöyle canını yakarım lan şöyle." Sertçe kavradığı çenemle yüzüne bakmamı sağladı. Ne sanıyordu? Bu karanlıkta onu görebileceğimi mi? Cevap veremedim. Daha kimden bahsettiğini bile
bilmi- Kuzey! Allahım Kuzey kaçmış olabilir mi? Lütfen öyle olsun lütfen! Uzun zamandır limanıma yanaşmayan umut kırıntıları şuan limanımı işgal altında bırakıyorlar. Bazen hayat ihtimallere tutunmaktır. İşte ben o ihtimale dört elle tutunuyorum.

Çenemdeki parmaklar varlığını farkettirdiğinde acıyla kasıldım. "Cevap versene lan!" Tiksindirici sesi yine kulaklarıma ulaştığında yüzümü buruşturdum. İğrenç!

"Bilmiyorum."

"Vay vay kimden bahsettiğimide biliyorsun. Şöyle lan nerde? Bulunca geberteceğim o şerefsi-" Devamını getirtmem.

"Onda olan şerefin yarışı sende olsaydı bunca yıl yaptıklarını yapmazdın!" Kendimi olası bir tokata hazırladım. Ama yanağımda herhangi bir acı hissetmiyordum. Aniden kahkaha sesleri doldurdu odayı. Kahkahası bile 'ben kötüyüm, şerefsiz adamın tekiyim' diye bağırıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 13, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mucize'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin