Gyu-ri'den;
Saat sekizi çeyrek geçe kalktım. Boynumdan soğuk terler akıyordu. Niye mi? Jungkook bana çok sıkı bir şekilde sarılmıştı da ondan... Hemen banyoya girdim. Suyu açtım. Banyoda oluşan baloncukları çok seviyordum. Ne yazık ki baloncuk kalmamış. Sade bir duş alıp çıktım. Üzerime rahat şık ve aynı zamanda da sportif bir şeyler giydim. Kokusu müthiş olan parfümü elime aldım. Ve sıktım. Kapıyı açtım ama açmaz olaydım çünkü Jin'in evcil hayvanın kaçmış olduğunu nerden bilebilirdim ki! Hayvan ayağımın altında dolaşırken ben panik atak geçiriyordum. Ve merdivenlerden yuvarlandım. Şansa bak ki Suga oppa da merdivenlerden aşağıya iniyordu.
-Oppppaaaaa!!
Diye aniden bağırdım ama hiçbir işe yaramamıştı ki niye yaptım ben bunu!!!
Dememle bana bakması bir oldu. Amacı beni kurtarmaktı ama başaramadı ve ben O'nun üstüne yuvarlandım. Bodrum katındaydık. Ben altta oppa ise üstümdeydi. Normal olarak üst üste gelince dudaklarımız sürtüşmüştü ama O benim oppamdı. İyi ki kameralar yoktu.
Dudaklarının tadı çikolata gibiydi.
Tattığındaki his sadece O saniyeler içindi.
Ama kalbinin ritmini sürekli hızlandırıyordu.
Tatlı ama zararlı...
Yukarıdan "gyu neredesin" diye sesler geliyordu. Bu jungkook olabilir miydi?! Suga hâlâ benim üstümden kalkmamıştı ama bu sefer dudaklarımız sürtüşmüyordu! Bu sefer kendi dudaklarını benim dudaklarına bastırarak öpüyordu. Benden izin almış mıydı?? Bana sormuş muydu?? Sorsada bişey değişmezdiki O inatçı min kendi bildiğini okuyacaktı. Gözleri kapalıydı rahatlığına hayrandım ve bende gözlerimi yumdum. Ama sonra nefes alıp verişlerim azaldı hatta yoktu. Yüzüm morarmıştı. Yoongi kendi boynuna gelmeyen nefes sesini hissetmeyince bıraktı beni. Ve kaldırdı sanırım kendini pişman hissediyordu. "Aferin bana yine en romantik anın içine etmiştim benimle romantik olunmazdı ki kahretsin!!" "Birşey mi dedin (adın)" nefes alamıyorum. Yanımda yoongi var çünkü oppa dediğim çocuk öptü beni nasıl rahat olabilirim ki!
-Gyu-ri nerdesin heyyy!
Gittikçe yakınlaşan ayak seslerini hissettim. O ayak kookie'nin. Kahretsin beni böyle görmeli mi ki!
Jk: İyi misin! Bi dakika senin bununla ne işin var...
Soğuk ellerini yüzümün içine aldı. Baş parmağı ile yaramı ovdu. Saçlarımı özenle düzeltti. Ve alnıma küçük bir buse kondurdu. Tabi Yoongi dururmu? Ellerini özenle bana doğru yerleştirdi. Ve havaya aldı. Merdivenlerden çıkmaya başladı.
SG: iyi misin?
Gyu:evet "peki ya sen" bunu derken yarasını ovuyordum. Herşeyi Jeon izliyordu. Sanki sugayı her an gebertecek gibi...
Merdivenden çıktık. Kapıyı yavaşça açtı. Çünkü kapı sesinden nefret ettiğimi biliyordu. Beni yavaşça yatağa bıraktı. Bırakırken fark ettirmeden yanağıma buse kondurdu. Ve çıktı
SG: Jin ve ben kahvaltı hazırlıcaz ne istersin?
Gyu: Fark etmez ama güzel olsun!!!
SG: tamam en güzeli
Bu sözleri derken bana göz kırpıyordu. Jungkook yanıma geldi. Üstümü örttü. Bana kızgın bakışı attı. Korktum. Ve çıktı. Ben ise tavana aval aval bakıyordum. "Oppa dediğim çocuk öptü beni. Bi dakika ama ben daha 20 yaşındayım. Olmazki ben küçükmüşüm. Yoooo Ben çok küçüğüm aşk yaşamak için değil evlenmek için." Aptal aptal bunları düşünürken içeri V girdi. Elinde sargı bezi vs. Yanıma oturdu. Bana bayabi yaklaştı. Ve bakım yaptı. Yarama özenle dokunuyordu. Arkadan bize baksanız sanki öpüşüyor gibi duruyorduk. Ama öyle değildi. yarama merhem sürmüştü. Konuşmuyorduk bakışlarımız yetiyordu kelimelere gerek yoktu ki.
Elinde kahve ile içeri giren Jungkook bir anda bizi böyle gördü. Öpüşüyormuş gibi. Elindeki kahve yere düştü. O sesle irkildim. Hemen V'nin yanına yaklaştı. Ve yakasından tuttu.
- Noluyo! Naptınız lan burda!!!
-Aqq! napıyorsun? Farkında mısın?!!
-Asıl sen farkında mısın!
Bu sesler üzerine İçeri BTS girdi. İçimden gelen bir his ile koşarak Jungkook'a sarıldım hem de çok sıkı. Kaşları dağılmıştı. Dudakları morarmıştı. Benim O'na sarıldığımı hissedince ellerini belime koydu. Sarmaladı beni...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS 8. ÜYE
Kısa HikayeAsıl zor olan, olmayacak şeyin hayalini kurmak değil, olmayacak insanları O hayale sığdırmaya çalışmak...