i'm like you

240 41 10
                                    

Saçımın uzun tellerini tepeden elimdeki tokayla bağlarken artık gerçekten de saçlarımı kestirmeye gitmem gerektiğinin farkına varmıştım. Serbest bıraktığımda saç tellerim gözümün içine giriyordu ve bu gerçekten rahatsız ediciydi. Hem saçımdaki sarı ve mavi boyalar da akmaya başlamıştı.

Saçımı boyatacağım renk konusunda her ay girdiğim o içsel savaşa girme zamanı gelmişti sonunda. Kafamdaki sesler her zaman kırmızı için diretirdi ama elbette ki hiçbir zaman başarıya ulaşamazlardı. Her boyatışımda yeni renkler, yeni bakış açıları denerdim. Farklı renklerin etkilerini merak ederdim. Farklı renkler farklı anlamlar demekti çünkü.

Sözler gibi renkler de insanlar üzerinde görülmeye değer bir etki bırakıyordu. Bir insan bir rengi gördüğünde karamsarlığa bürünebilir, başka bir rengi gördüğünde ise yaşam enerjisiyle dolabilirdi. Tabii bu bahsettiğim etki de insandan insana değişiyordu. Renklere olan bakış açınız, onları yorumlayış biçiminiz... Bunların hepsi düşünce yapınızla ve düşünce yapınızın da büyüdüğünüz ortam, örnek aldığınız şeyler gibi birçok etkene bağlı olduğu bir gerçek. Renkler görecelidir, herkese göre farklı bir duygu kırıntısı barındırır içinde. O yoğun karmaşasının içerisinde kendimizden bir parça bulduğumuzda istemsizce mutlu oluruz. Bizi anlıyordur, bizi taşıyordur içinde çünkü.

Başkalarına göre zıt anlamlar taşıyabilecekleri gibi birbirlerinden alakasız anlamlara da sahip olabilirler. Ama her şeyde olduğu gibi renklerin anlamları konusunda da insanlar genellemelere başvurmuşlardır. Bir yerlerde şöyle yazılar görmeniz olası bir şeydir: "Bu renk şunu, şunu ve şunu temsil eder. O rengi seven şöyle biridir. Şu renk insanı buna teşvik eder." gibi bir ton saçmalık. Renkler kişilere göre değişen anlamlara, figürlere sahiptir. İnsanların yaptıkları genellemeler onları kısıtlar. Bir rengi belli bir anlam kalıbının içine sokarak aslında o rengi çok seven bir insanı da o kalıbın içine sokmuş, onu da kısıtlamış oluyorsunuz.

Omzumda hissettiğim hafif dokunuş ile bakışlarımı arkama çevirdim. Gecenin o karanlığında, kirli şehrin loş ışıkları altında bile belli olan kara delikler tekrar eski formuna kavuşmuş ve derinlikleriyle kendisine çekiyordu insanı. Ufak bir gülümseme belirdi suratımda. Bu 'Seni özledim.' demekti. O da dolgun dudaklarına bir gülümseme yerleştirmişti. Bu ise 'Ben de seni özledim.' demekti.

Bir anda kollarını sıkıca bedenime dolamıştı. Sıcak teni, soğuk tenimle buluştuğunda iliklerime kadar sıcaklığını hissetmiştim. Sıcaklığıyla içimi ısıtması güzel hissettiriyordu ama tuhaftı da. Sıcak dokunuşu ve nefesini boynumda hissederken kalbimin ritmi kontrolden çıkıyor, istemsizce kendimi kasmama neden oluyordu.

"Bırak da otur haydi." diyebildim zorla.

O ise kollarını daha da sıkılaştırmıştı. "Sana sarılmamı sevmene rağmen neden böyle yaptığını anlamıyorum." diye fısıldadı. Her bir kelimesinde sıcak nefesini daha derin bir şekilde hissedebiliyordum.

Yutkundum. "Bana sarılmanı seviyorum, evet. Ama bu garip hissettiriyor."

Sonunda bedenime doladığı kollarını çekerek yanıma oturmuştu. "Neden?"

"Uzun zamandır... Uzun zamandır insanlarla tensel temas kurmuyorum da ondan."

O bana tekrar 'Neden?' diye soran gözlerle baktığında iki gün önce, burada dağılmış bir şekilde intihar etmeyi deneyen Chae HyungWon kafamda canlanırken içimi garip bir duygu kaplamıştı. Devam ettim.

"Senin gibiyim sanırım. Alışmaktan korktum. "

"...anladım."

O kafasını öne eğdiğinde ona doğru kafamı çevirerek biraz yüksek sesle konuşmuştum. "Ama merak etme! Alışmak için çabalıyorum."

Suratında tekrar bir gülümseme belirmişti. "Çabaladığını zaten görebiliyorum, asıl sen merak etme." dedi düşük bir ses tonuyla.

Orada öylece oturduk yine.

Konuşmadan.

Birbirimize bakmadan.

Bu iki mezarlığın hikayesi nasıl bitecekti bilmiyordum. Hikayemizin türü neydi onu bile bilmiyordum. Dram mı, aşk mı, dostluk mu? Bunun sonu bize bağlıydı. Hikayemizin yazarlarıydık biz. Peki, bu iki korkunç yazar daha türü bile belli olmayan hikayelerini bitirebilecek kadar cesur muydu?

don't cut °hyungwonhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin