1 haftamdaki hiçbir derse katılmadım ve metroya yakın bi apartmanda bir odalı ev tuttum.Diğer bir odalı evlere göre pahalıydı ama güvenli ve temizdi.
Teyzem evin parasını kendisi ödüyordu ama bunu istemiyordum.Part time iş bulmayı düşündüm ve taşındıktan 1.5-2 hafta sonra gerçekten de buldum.Fast food restoranında dört gün, saat dörtten akşam dokuza kadar çalışacaktım.Parası tam yetmiyordu ama en azından daha iyi hissettiriyordu.
Taşındığım ilk gün evi Haeun'la temizlemiştik,zaten tek odaydı.Yarısı gün ise eşyalarımı yerleştirirken aynı yerde dönüp durduğumdan tekrar tozlanmıştı her yer.
Bardakları amerikan mutfağındaki dolaba yerleştirirken sen geldin.Haberin yoktu bir şeyden,halbuki sınavlarım başlamadan önce bi maçına gelip sürpriz yapacaktım.Üniversiteye başladığımı söyleyip benim için endişelendiğinden seni rahatlatacaktım.Ama hiçbiri olmadı.
Elinde üç-dört poşetle eve girdin.Yüzünde 'açıklama bekliyorum ama bekleyebilirim de' ifadesi vardı.
Üstündeki montu çıkarıp,sana nasıl yardım edebilirim?,dedin.Yardım etmene gerek yok,kendim halledebilirim,dediğimde bana doğru gülümseyip,yanlış anlama ama hobilerimin arasında sana yardım etmek yok zaten.Kendi kendine çok şey yapabiliyorsun anladığım kadarıyla.Buraya ablan ve annem zorla gönderdiği için geldim,dedin.
Nezaketen söylediğim şeyi evirip çevirip bana laf sokmuştun.Elimdeki bezi kafana nişan alırken havada tutup gülmeye başlamıştın.Daha sonra gelip bana 'Ahh hep beni özlediğinden yapıyorsun bunları.' deyip yanağımı sıktın.
Birlikte ilkten bir şeyler yedik daha sonra her şeyi yerleştirmeye başladık.Yeni aldığım 2 bardağı ve 1 tabağı kırdın.Sadece bir oda olduğundan sürekli birbirimize çarpıp daha sonra salak salak güldük.
Tüm işler bitince yerdeki minderlere attık kendimizi.Sana baktım.Hafif kilo almıştın,vücudunun şekli belirginleşmişti.Genellikle dağınık ve gür görünen saçlarını kestirmiştin.Yakışıklı yüzün açılmıştı.Parlıyordun.Ama gözlerin yorgun bakıyordu.
Sarılıp tüm yorgunluğunu kendime almak istedim.Sonra kalkıp ikimize melisa çayı yaptım.Odanın köşesindeki uzun abajuru yaktım.Brenda Lee'nin cızırtılı sesi odada dalgalanıyordu.Bir süre bakışlarını üstümde hissettim,biraz gerildim ve aklından geçenleri merak ettim. Loş ortamda konuşmaya başladık.
"Aramızda sadece üç bina var.Kaldığımız yurt hemen karşı mahallede."dedin yedinci kattaki evin camından bakarken.Benim dönüm noktalarımın bile sana doğru olduğunun kanıtıydı bu işte.Güneş batmıştı ve ben sana olanı biteni anlatmıştım.
Şehrin ışıkları göz alıcıydı.O an sanki ılık rüzgarlar okşuyordu tenimizi.Kış mevsiminin yaklaşmasına rağmen güzel bi hava,atmosfer vardı.Sen camdan manzaraya bakarken ben de camın yansımasından kendi manzarama bakıyordum.Kendimle olan savaşlarımdaki en büyük yenilgime bakıyordum.Sana bakıyordum.
Medya
Brenda Lee - I'm Sorry
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reliquia ◇ Jung Jaehyun
FanfictionBir köşede oturup olanları düşünüyorum.İçimde herkese bi kırgınlık var.En çok da kendime kırgınım ve bunu asla telafi edemiyorum