-18-

1.7K 139 32
                                    

Kapıyı açmasıyla birbirimize gülümsemeye başladık, utanmıştım başımı öne eğdim.

Ve içeriye adım attım, kısa bir sarılma evresi olmuştu.

Sıkıca kollarını belime sardı, bende ellerimle saçını okşadım.

Direk çalışma odasına gitmiştik. Fazla geç olmadan gitmem gerekiyordu soruları gösterip çıkmayı planlıyordum.

Yaklaşık 10 dakikadır sohbet ediyor gibiydik. Hayır hayır sadece morel veriyordu hala sevgili moduna geçememiştik. Utandığımı fazlasıyla belli ediyordum.

İlk sorumu gösterdiğimde yüzüme baktı, ve ,sadece odaklanmanı istiyorum, dedi. Galiba tekrar yapmamı istiyordu. Başımla onu onayladıktan sonra sorunun kolay olabileceğini düşünerek soruyu okumaya başladım.

Zeki bir Yu Seo olarak gösterdiğim soruları kendim yapmıştım, bilmiyorum nasıl oldu ama bir cesaret geldiği konusunda Tae Hyungla aynı fikirdeyiz.

"Bunlar gerçekten çok kolay, sen pes etmediğin sürece kimse pes ettiremez." Dedi Tae Hyung kararlı bir şekilde, saçlarımı okşayarak.

Fazlasıyla iyi konuşuyordu, ayrıca temasda bulunmayıda ihmal etmiyordu.

Uykum gelmişti bugün yorucu ve verimli bir gündü.
"Gitsem iyi olacak." Dedim ve eğik olan başını yukarı kaldırarak göz göze gelmemizi sağladı, sağ bacağını sol bacağının önünden alarak elime yöneldi.

Elleriyle elimi tuttuğunda terlemeden yapamadım.
Biraz sırıttıktan  sonra "Seni seviyorum." Dedi. Kısık ve güzel bir ses tonuyla. "Bende seni seviyorum." diye karşılık verdim.

Kitaplarımı kolumla sıkıca tutarak toparlandım ve görüşürüz dedim.

Kapıya kadar yolcu etti. Eve gittiğimde de mesaj atmamı istedi.
Tabikide atarım ne var ki onda yani.

Kapıya vurduğumda anahtarı almadığımdan dolayı annem açmıştı, erken geldin, sözleriyle beni mutlu eden annemin yanaklarını sıkıp bir öpücük bıraktım ve bir kaç sorum kaldı diyerek odama çıktım.

Telefonla "Eve geldim." Mesajı attım ve mesaj gelmesini bekledim...

Mesaj gelmesini bekliyordum 10-15 dakika kadar geçmişti mesajı atalı.
En son sinirlendim ve aşağıya annemin yanına inecektim, kapının kolunu tuttum. Ve DİNG sesiniyle titredim. Bu sefer yatakta olan telefonun yanına koşarak varmıştım.
Ekranı aşağıya kaydırdığımda. "Şimdiden özledim." Yazıyordu.
Yok artık nasıl bu kadar romantik olabiliyorsun be adam, ne kadar seviyorsun sen bu kalbi kırık, yüreği buruk kızı. Yok yani ne yazacağımı bilsem yazardım ama bir farklı oluyormuş böylede zor oluyormuş.

5 dakikadır çevrimiçi yazımı izlemiyordur diye dilekler ederek hala kendimi yatıştırmaya çalışıyordum. Tabi ki de heyecandan DEĞİL...

"Her zaman yanında olmak istiyorum." ,Ding, bu sefer cidden kötü olacak. Kalbim dayanmıyor diyorum. Ikınıyorum şuracıkta yatakta bir sağa bir sola dönmekten de başım döndü ayrıca lütfen artık bu kalp atışlarımın düzene girmesi için mesaj yazmayı ve şu romantikliği kes sen de kalp atışlarım normale dönse.

Mesajını okuduktan sonra geçirmiştim bunları içimden, her zaman yanında olmak istiyor olabilir fakat bunun mümkün olamayacağını da bilmeli.

"Senin kadar bende istiyorum inan ki, seni seviyorum. Uyuyacağım, cevap alamazsan uyuyor olurum." (asdfghjk)
Yazdıktan sonra mesaj beklemeden telefonu uzağa bir yere bırakıp yatağın içine girdim. Kısa bir zaman içerisinde sıcacık yapmıştım, çabuk uyumak adına da aklıma farklı şeyler getirip oyalanmak istiyordum.

                                  _

Alarmın sesi tüm odaya yankılandığında anlamıştım ki sabah olmuştu ve okula gitmem gerekiyordu.

Biraz yatakta oyalandıktan sonra iki ayağımıda yataktan aşağı sarkıttım ve yapacağım şeyleri kafamda kurmaya başladım. Daha sonra her gün yaptığım ve yapmadığım şeyleri göz önünde bulundurarak yataktan kalktım telefonuma baktım. Bir mesaj gelmişti. "Sabah 7.15 de sitenin önünde olursan iyi olur, bir cafede oturduktan sonra okula gitmek istiyorum eşlik etmek istersin umarım." ,TAEHYUNG, yok artık hayır diyemeyeceğim bu teklifle yüzümde şimdiden güller açmaya başlamıştı.
Üst seviye atlamış sevgililer olarak her gün birlikteydik umarım bu ilişkimize zarar vermez.

Saate bakmayı unutan bir adet yu seo saati gördüğünde gözleri öcü görmüş gibi açılmıştı. Ahh aptal kafam saat 6.45 ne zaman hazırlanacağım da orada olacağım. Bunları düşünürken koşarak elimi yüzümü yıkamanın yolunu tuttum tabi ki de kahvaltı etmedim rutinlik işleri hallettikten sonra, yüzüme iki üç fırça sallayarak makyaj yapmaya çalıştım.

Saat 7.00 olduğunda kendimle gurur duyuyordum. 15 dakika da hazırlanmış bir kız olarak kendimi tebrik etmek istiyordum. Bu pek uzun sürmedi kapının yanında ki boy aynama baktığımda alt pijamalarımın hala üstümde olduğunu görmemle kahkaha atmam bir olmuştu...
Kısa süre içinde bir tebessümle dolabı açtım siyah dar bir pantolon almıştım giydiğimde kendime son kez baktım ve iyi olduğum kanaatına vardım.

Siyah dar bir pantolon üstüne uzun bir kazak hafif Makyaj ve beyaz spor ayakkabılarımla iyi bir uyum yakalamıştım aslında. Çıkarken anneme olayı anlattım ve 7.15 geçe sitenin önünde bulundum. Kafasına eğmiş beni bekliyordu. Koşuşturarak gelmem dikkatini çekebilir diye düşünürken kafasını kaldırdı ve beni gördüğünde o gülüşünü salı verdi ortalığa, arkasındaki manzaraya ekstra güzellikler katıyordu kendisi.

Oda siyah dar yırtık bir pantolon üstüne salaş bir tişört giymişti.

Ortalıkta kimseler görünmüyordu, hep böyleydi bu site.

Yanına yaklaşmıştım sonunda, kalktı ve aynı şekilde sarıldı. Kollarını belimde birleştirdi.
Ben ise öylece duruyordum...

Kısa zaman da ayrıldık ve arabaya binerek cafe'ye gitmeye başladık.

Merhaba, morelim biraz bozuk fazla yazamıyorum zamanım da yok kusura bakmayın. Yorum bırakmayı unutmayıın sizi seviyorum. Sınır 90 :)

Teacher/ KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin