YAYLA EVİ🏡🐝🐞

3.5K 147 12
                                    

Asiye Nefesin gitmediğini öğrenmesi ile kendini kadının yanında bulması bir olmuştu. Evin harap ve bitap biçmini görünce yüreği el vermeyip babası Osmanın evine yayla evine gidilmesine karar kılındı. Yol boyunca sürekli konuşuyordu kadın. Diğer yandansa Balımla Yiğit iyice kaynaşıyordu.

"Asiye yenge sana bir sır vereyim mi? Hatta sizde bilin anne. Dün ben ne gördüm biliyor musunuz? Akşam..."

Nefesin öksürükleriyle Yiğitin sözü yarıda kalmıştı. Asiye hemen çantasından su çıkarıp uzattı Nefese.

"Akşam... Evet tatlım ne gördün? "

"Eşek. Biliyor musunuz ben ömrümde ilk kez görüyorum eşek."

"Bu bu muydu yani oğlum. Eşek sadece eşek gördün dimi?"

"Evet anne başka ne görmüş olabilirim ki değil mi Tahir abi?"

"E-evet koçum. Dimi annesi başka ne görmüş olabilir ki?"

Sonlara doğru dişlerinin arasından çıkmıştı sözcükler adeta. Asiye çok zeki bir kadın olmasına rağmen olayı çözememiş ama içinden çözeceğine dair sözler veriyordu kendine. Eve yaklaşırlarken yolda durup bakkal alışverişi bile yapmışlardı Yiğit Balım ve  Tahir. O zaman diliminde ise iki kadın konuşacak fırsat bulabildiler.

"Anlamıyor bu adam abla. Diyorum ki yapma yaklaşma çocuğuma dinlemiyo. Napıcam bilmiyorum. Trabzon kaplanı Trabzonda kalırken biz çoktan uzak yerlere gitmiş olcaz. Korkarım ki Yiğit içinde o denizden gelen kaplanını hep özlüycek."

"Ah deli kız ah. Sence bırakır mi bu deli sizi tek başınıza. Bak bilmeduğun şeyler var Tahirim anasi rahmetlu hakkunda."

"Biliyorum abla. "

Asiye ciddi olamazsın bakışı atarken Nefesin gayette ciddi olduğunun farkına vardı.

"Ben o adi herif yüzünden ilk çocuğumu düşürdim. O iğrenç herif sadece Nefes anamın değil herkesin Nefesuni kesti. Mıstafamın haline üzülürken bebeğimizi koriyamadum. "

Nefes sımsıkı sarıldı kadına. Ikiside ağlıyordu. Çocuklar ve Tahirin yaklaştıklarını görünce hemen sildiler.

"Uyyy nenem iki suli göz."

"Sen bi susar mısın acaba denizden gelen hödük."

"Vışşş. Iyi mi dönüp dolaşıp hödük oluyom."

Atışmaları yine seyrinde devam ederken kadın bir yandanda dışarıyı seyrediyordu. Yıllardır bir kerecik bile göremediği dışarıyı. Arabanın durması ile çok güzel bir ahşap evin önünde olduklarını farketti Nefes. Ardından da kapıdan dışarı çıkan ton ton yaşlı dedeyi. Tahir gidip hemen elini öptü adamcağızın.

"Osman Hocam tanrı misafirin var. Kabul eder musun? Münasip midur?"

"O ne demek evlat. Çekinmesinler insinler arabadan."

Tahir arabadaki Asiyeye inmeleri için işaret yaptığında arabadan indiler. Biraz zorda olsa. Osman Hocanın Nefesin ayağındaki yarayı görmesi ile hemen içeri davet etti. Adam açıklama bekler gibi bakış atınca Nefes konuşma gereği hissedip söze başladı.

"Vuruldum. "

"Onu gördüm kızım amma sebebini merak ettum. Söylemekte bir mahsur yoksa söyler misun?"

"Aslına bakılırsa hikayem biraz uzun. Özetle birinden kaçıyorum. Yolda o kişinin adamı tarafından yaralandım. Tahirde bana yardımcı oluyor."

"Hm. Anladım. Peki benim yardım edebileceğum bi durim var midur?"

Bu seferde Asiye söze girme gereği hissetti. Keşanını ve ses tonunu ayarlayıp söze başladı.

"Yardımına ihtiyacı var baba. En güvenli yer şu an burasudur. Kabul eder misun bu misafirlarinu?"

"O nasıl söz kizum? Elbette burda istedikleri kadar kalabilirler. Ayip ediyon heee!"

"Amma şeyyy..."

Adam bir sorun olduğunu anlayıp kızını dikkatlice hareketlerini izledi. İyiden iyiye kızının kıvrandığını gören Osman yeter artık der gibi baktı.

"Mıstafam bilmese olur mi?"

"Niye kızım? Sen kocandan  saklamazsun ki."

"Bu Nefes şeyy öfff ya Nefesi bunca yıl esir tutan kişi Volkan Sayar'un oğlu Nefes ananın katili Vedat Sayar."

Kadın söyleyip kurtulduktan sonra derince bir oh çekti. Bu söylenenden sonra Nefes çoktan bayraklarını indirip yüzünü elleriyle kapatmıştı bile. Osman yüzündeki olabilecek en sıcak gülümsemesi ile Nefesin ellerini yavaşça yere indirip suratını avuçladı.

"Burada utanması gereken kişi sen değilsin yavrum. İstediğiniz kadar kalın burda kapım size her daim açuktur."

Yiğit duydukları karşısında sevinçten adamın boynuna atlayıp boğacak şekilde sarılmıştı. Adam kahkahalar atarken Yiğitte bir yandan Tahir abisine gülücükler bahşediyordu.

"Ben çok teşekkür ederim Osman Dede. Ama çok yük olmayız size. Ayağımın tam anlamı ile iyileşmesiyle biz Mersine gideceğiz. "

"Dediğim gibi yük falan olmazsınuz siz bana. Hatta bu yaşlı ihtiyara yoldaş bile olursunuz. Malûm bazulari beni şu ara pek bi aksattı."

Asiye kendine gelen taşı farkedip yüzünü yere eğdi. Kızardığını hissedebiliyordu.

"Uyy baba ya. Saniye Hanumin işlerinden sanki başumuzi kaldirabiliyom . Yoksa ben seni aksatirmiyum hiç."

"Tabi tabi."

Asiye babasının gönlünü alabilmek için pamuk gibi yumuşak yanaklarına öpücükler kondurdu. Ardından da gıdıklamaya başladı. Ikisinin bu mutlu halini görünce Nefesin ister istemez gözleri dolmuştu. Hiç bir zaman babasıyla böyle olamamıştı. Ağlamamak için kendini sıksada dayanamadı ve yanağına süzülüverdi inci gibi bir yaş. Bunu farkeden Tahir Nefesin koluna girip dışarı çıkardı.

"Ağlama kızım da. Dayanamiyom seni öyle üzgün görünce."

"B-Benim babam-la hi-hiç böyle bir bağım olmad-ı. Hep hep imrenerek baktım böyle baba çocuk
il-ilişkilerine. Bir abim vardı benimle ilgilenen o-da zat-zaten öldürüldü."

Tahir öldürüldü lafını duyunca şok olmuş bir şekilde yüzünü Nefese döndü.

"Sakuuuun. Bana sakın Vedat deme."

"Yok merak etme. Abimi Vedat öldürmedi. Abimi öz babası öldürdü."

"Nasul ya? Abinin canına baban mi kıydu? Neden ama neden? Öz bir baba niye evladının canına kıyar ki?"

"Beni Vedat'tan kurtarmaya çalışıyor diye."

Nefes daha fazla ağlarsa gözyaşıyla boğulacağını anlayan Tahir sımsıkı sarıldı kadına. Kadın ağlaması şiddetlendikçe Tahir göz kapaklarını daha çok sıkıyordu. Yavaşça sesi azalmaya başladı kadının. Bir süre sonrada durdu. Tahirin kollarında sakinleştiğini fark eden Nefes neşeli görünmeye çalışarak sıyrıldı huzur dolu kollardan.

"İyiki karşıma çıktın Tahir. İyiki seni tanıdım. İyiki bana bir erkeğin kollarında şefkati tattırdın. Ve daha bir çok iyiki..."

"Çabuk şımarırım yalnız ben. Sürekli isterim haberinde bulunsin."

"Peki altın kalpli şımaruk hödük."

Ikisinde gülüşmeleri içeri varınca Yiğitin yüzünde koca bir gonca gül oluverdi. Osman hoca ise dalgın bakışlarını kızına çevirdi.

"Bu deli oğlan kendini yakmasın sakın."

"Aman baba boşver. En fazla aşk ateşi yakabilir. O da acutmaz ki."

"Aşk ateşi yakmasa bile biliyorsun ki bu Karadeniz oni yakacak. Hadi hayirlisi."

"Ne diyeyum en iyisuni sen bilirsun baba. Hayirlusi Tahir'm için."

BİR KARADENİZ MESELESİ 《NefTah》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin