MERCANIN HAİN OYUNU😈🙅🙊💁

2.2K 117 19
                                    

Nefes stresle tüm tırnaklarını yemiş sıra etlerine gelmişti. Tahir önemli bir konu olduğunu bunun için evden ayrılmamasını belirtmişti. Yalnız olmalarını da vurgulamıştı. Kapının kırılacak gibi çalınmasıyla ürkek ceylan yavruları gibi avcının kapısını açmaya gitti Nefes.

"Sev..."

"Konuşmamız lazum."

"Ko-konuşalım tabi. Hayvanlar koklasa koklaşa ins..."

"Neden kızı eşek sudan gelinceye kadar dövdin? Napıyorsun sen Nefes?"

"Neee!"

Nefes sakin kalmaya çalışarak önce Tahiri içeri davet etti. Ardından kendisi de salona geçti.

"Ne eşeği ne suyu Tahir? Adam akıllı anlatır mısın lütfen?"

"Mercan diyirum Mercan! Geldim kızın kolu mosmor. Göz torbaları desen..."

"Yemin ediyorum ben dövmedim onu Tahir. Evet saçını asılmıştım ama yan..."

"He kabul ediyon yani."

"Hayır ya hayır. Ben sadece saçını asıldım. Devamını bilmiyorum."

"Neden peki neden? Kızın saçını ne diye asuluyosun?"

Nefes kafasını öne eğdi öncelikle. Kafasında toparlamaya çalışıyordu söyleyeceklerini. Sevdiği adama o seni seviyor beni Karadenizde yakarmış demek ispiyonlamak gibiydi Nefese göre.

"Hakketti bunu bil yeter. İnan bana Allah rızası için inan. Yemin ediyorum hakketti."

"Mantıklu bir açıklama bekleyrum  sadece. Sana inanmak isteyrum lakin böyle olmaz. Açıklamak zorundasın."

"İnanıyor musun bana?"

"Konumuz bu de..."

"İnanıyor musun diye sordum sadece. Uzatmana gerek yok. "

"Bir daha bunu yapmayacağına inanayrum ama..."

"Ama bir daha yapıp yapmayacağıma emin olamıyorsun yanlış mıyım? Gerçekten o mavi melek yüzlü şeytanın yalanına inandığına inanamıyorum. "

Nefes gözünden yaşları yine bırakıvermişti. Tahir silmeye yeltenince de eliyle hemen durdurdu. Yine büyük ihtimalle sinir ataklarından biri gelecekti. Ellerinin içine yediği tırnaklarını batırmaya çalışıyor derince nefes alıyordu. Ama nafile. İlacı henüz dün bittiğinden yenisini almaya fırsat bulamamıştı.

"O senin koruduğun kız varya beni bu Karadenizde yakacakmış. Cilvede yapıyormuş sana. Sen şimdi gelmiş bana sana cilve yapan o... Küfrettirme bana. Sadece saçını çektim ayrıca gittim birde çektiğim yeri öptüm. O sana anlaşılan farklı lanse etmiş ve ben ne kadar anlatsamda beni anlamak istemiyorsun sevgilin yerine plotonik aşığına inanıyorsun."

"Ba-Bak..."

"Git kızlara sor. Asiye ablaya sor. Onlar anlatsın sana belki onlara inanırsın. Ve  sevdiğim adamın bana inanmasını çok isterdim."

Tahir yaptığı yanlışın farkına varıp özür dileyeceği esnada Nefesin nefesinin düzensizleştiğini ve kesik kesik nefes aldığını fark etmesi ile masadaki suyu içirttirip ardından yüzünü o suyla ıslattı. Nefes yavaşça eski haline dönünce Tahir sevdiğinin elini sımsıkı tuttu.

"Bana sevgiline inanmadın."

"Ben çok özür dilerim sevdiğum. Hayatımın anlamı. Sana inanmadığım için beni affet. Lütfen bağışla."

"Affetmek Allaha mahsustur Tahir. Peki sen ilk olarak beni dinleyeceğine ve her zaman bana inanacağına söz verebilecek misin?"

"El-elbette. Sana inanacağım hep."

"O kadına lütfen dikkat et. Bak ben o mavinin içindeki melek yüzlü şeytanı gördüm. Orasını burasını nasıl morartıp beni sana kışkırttı bilmiyorum ama artık şunu çok iyi biliyorum. Aşkımıza sahip çıkmalıyız. Psikopat bir aşık o. "

Adam kafasını sallayıp kadının ayaklarına koydu başını. Nefes önce kocaman gülümsemiş ardından sevdiği adamın saçlarını okşamıştı. Hain bir oyundu ama aşkları yine galip gelmişti. Bunca yıl birbirlerini beklemişken ayrılık sokmak istemedi kadın aralarında. Bir yerden de iyi olmuştu. Hem düşmanını tanımış oldu hemde sevdiği ile yine bir ilki olmuştu. İlk kavga... Aşklarının galip geldiği ilk kavga...

"Anlatsana Gürcistanı. Yiğit kolay geçmediğini söyledi. Niye sürekli bayılıyordun? Arayanlar kimdi? Ahmet kimdir? Bunları merak ediyorum."

Kadın saçları okşamayı bırakıp Tahirin yeni çıkmaya başlamış sakallarında gezdirdi parmaklarını. Yalan söylemek istemiyordu ama eksik anlatmak yalandan sayılır mıydı acaba?

"Ha-hamileyim ya vitamin eksikliğim vardı o yüzden sürekli bayılıyordum.  E kabuslarda devam etti bir süre. Doğumdan sonra sütün gelmemesi üzdü beni. Öyle yani... Eee tabi birde özlediğin bir Trabzon kaplanın varsa işin biraz daha zor oluyor ister istemez? "

"Vedat..."

"Bilmiyorum yani benim içinde çok şaşırtıcı. Bana aşırı şekilde zaafı varken beni bulmak için bir harekette bulunmadı. Belki kendine yeni bir Nefes kurbanı buldu. "

"Ahmet..."

"Bir anda karşıma çıktı. Ve hayatım onunla beraber full değişti. Hayallerimi verdi bana. Trabzona gelmem için aşırı ısrar etti. Hiç bir konuya bu kadar ısrar etmezdi oysaki."

Tahir anlamış gibi seslerle dinliyor kendine ninni gibi gelen sese az önce inanmadığı için halâ suçluyordu kendisini.

"Beni ne kadar seviyorsun Tahir?"

Adam bu masum soru karşısında tebessüm etti ilk olarak. Sonra bir parmağını çenesine koyarak düşünüyormuş gibi yaptı.

"Küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibiydi seni sevmek. Biraz heyecan verici birazda dusecekmiş korkusi."

Nefes kafasını adamın burun hizasına getirip:

'Böyle güzel güzel konuşuyon sonra ben diyecek bir şey bulamıyorum ya... Seni seviyorum desem yeter mi?"

"Sen bağa sadece onu de yeter zaten."

Nefes adamın dudağına minik bir öpücük kondurup kafasını koltuğun başına yasladı. Elleriyle adamın saçlarını okşamaya devam ederken ortamın büyüsünü çalan kapı bozdu. Kızlar gelmiş olmalıydı. Nefes adamın ayağından kalmış olmasıyla üzüldü. Soğukluk hissetmişti bir anda. Kapıyı açtığında kızlar içeriye daldılar resmen. Defne adamın içerde olduğunu bilmeden söylenip durduyordu.

"Neymiş derdi hödüğün. Streslenmene değmiş mi bari?"

Nefes kendi alnının çatına bir tane vurup gözleri ile içeriyi işaret etsede nafileydi.

"Ne oldu Nefes yine kaşın gözün ayrı oynuyor? Hiiii ayrıldı mı yoksa kalas senden. Tabi herkes benim kocam gibi olamaz bebeğim. Bir Ömer İPLİKÇİ şu dünyada kolay yetişmiyor."

Nefes gülerek içeri geçti. Arkasından gelen Defne ise Tahiri görmesiyle ağzından minik bir küfür çıkıverdi. Tüm herkes gülmeye başladı. Mercanın oyunu işe yaramamış hatta onları birbirlerine tekrar bağlamıştı.

BİR KARADENİZ MESELESİ 《NefTah》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin