NEFES HAMİLE😿💔

3.4K 124 6
                                    

Gel seninle bir kez daha ağlayalım. Yaşanmışlara yaşanmamışlara bir de hiç yaşanmayacaklara

☆Oğuz Atay

Kadın stresle Asiyeye bakıyor elindeki çubukta çift çizgi çıkmaması için Allah'a yalvarıyordu. Böyle bir şeye kesinlikle hazır değildi. Elinin titremesinden dolayı çubuğu yere düşürmüş ve bakması gereken yer fayansla buluşmuştu.

"Bakmasak mı hı ablam. Hadi gidelim boşver."

"Kız saçmalama. Olur mi hiç öyle töbe Allah'm ben şimdi alup bakıcam tağam mu? Sakin ol."

Asiyede stresliydi aslında belli etmesede. O da bildiği tüm duaları okuyordu içinden. Çubuğu yerden alıp ilk göğsüne bastırdı. Koca bir besmele çekerek. Yavaşça gözlerini buçuğa devirdiğinde koca koskoca bir hüsran yaşadı. Sayamayacağı kadar çok gözlerini açıp kapadı yanlış görme umuduyla. Ama yanlış görmüyordu. Kırmızı bir çift çizgi duruyordu apaçık elinde.

"Ne oldu söylesene abla. Çatlama adamı."

"Ha-Hamilesin Nefes."

Kadın önce yutkundu. Başı dönüyordu ama elini koyacak yer bulamıyordu. Idrak etmede sıkıntı çekiyor gibiydi. Önce sağ gözünden bir damla yaş süzülüverdi pastanenin soğuk lavabo fayansına ardından diğer çeşmeden de aktı bir damla yaş.
Yaşadığı şeye sevinemiyordu. Bir anne tekrar annelik duygusunu tadacağına sevinemiyordu. Nefeslerini derinleştiriyordu. Zira nefessizlikten boğulabilirdi. Yaklaşık on beş saniye sonra hissettiği şey soğukluktu. Bayıldığını hissedebiliyordu. Yani en azından yarı baygındı. Asiyenin başındaki çığlığını duyabilecek kadar bu dünyadaydı bilinci. Keşke dedi keşke doğmasaydım. Kısık ve soğuk fayansın kendinde verdiği o alçak sesle kesik kesik sadece keşke doğmasaydım dedi ve gözlerini karanlığa teslim etti.

◻◽

Tahir Asiyeden gelen aramayla kendini Sürmene Devlet Hastanesine atması bir oldu. Ne kadar ısrar etsede yengesi nedenini söylememişti. Arabasını durdurup etrafına bakındı. Yengesi hastanenin kapısından görünüp Tahire el kol işareti yaptı.

"Ula deli edeceğniz adamı. Ne oldi Nefese? Krizleri mi geldi yine? Söylesene ha yenge? Delirtmeyun adamı ya?"

"Uyyy dangoza bak sen. Yengesi ile nasıl konişiy."

"Yengeee."

"Öf iyi be. Ben birşey diyemem Nefes anlatsin olanlari."

"Oyy yengem oyy."

"Ney Tahir ney?"

Kadın ortamı selim tutmaya çalışıyordu. Hastanenin içine girdiklerinde Asiyenin bacakları stresten zangır zangır titremeye başladı. Tahir ilk kapıyı çaldı. Ardından içeriden gelen soluk ve bitmiş "Gir" komutuyla içeri girdi. Kadın gözleri yorgun bakıyordu. Biraz da hüzünlü. Tahir o an ölmek istediğini farketti. Yaşamak için pek bir sebebi yok gibi hissediyordu.

"N-Ne old-oldi Nefes sana. Ne bu halin."

Nefesin gözünden akan damlaları gören Tahir iyice tedirgin oluyordu. Kadına destek olmak amacı ile sımsıkı tuttu narin ve minnacık eli. Nefes diğer boş eliyle gözyaşını silip yataktan hafifçe doğruldu. Başı ister istemez öne eğildi.

"Ba-bak Tahir. Ben Vedattan ne kadar kaçmaya da çalışsam da o pislik beni bir şekilde kıstırıyor. Ga-galiba ben o zindana geri döneceğim. Başka çarem yok benim bu hayatta o adiden kaçma diye bir lüksüm yok onu anladım."

"Ula ula ula yoksa o it geldi mi ayak bastı mi memleketime. Ama şunu bilsin ne seni ona teslim ederim ne de onu geri kendi memleketine sağ gönderirim."

"Yo-Yok yani gelip gelmediğini bilmiyorum. Ama ben kendi hür irademle gitmek istiyorum."

"Buna inanmamı bekleme Nefes. Sakın beni buna inanmağa zorlama. Çünkü bu gerçek değil. Senin özgür hür iraden bu olamaz. Hem ben senin hep yanunda olacağım. Ne bu korkaklık."

"Korkaklık?!"

"He ya korkakluk. Korkma kızım bu memlekette kimse sağa bi fişke bok yapamaz. Yapmağa kalksın bakim. Onu doğduğu yere sokarrum. Ahanda ağzumu bozdurdin."

Nefes tekrar gelen yaşları düşürmemek için çabalasa da başaramadı. Süzülüverdi tekrardan kor gibi kızgın yaş pamuk gibi yumuşak surata.

"Duyduğun şeyden sonra inan ki benden tiksinerek kaçmak isteyeceksin."

"Bırak ona da ben karar vereyim demi. Ayrıca her ne olursa olsun senden tikseneceğumi düşünmüyorum."

"Hamileyim."

Tahir sımsıkı tuttuğu eli yavaşça saldı. Bırakmak istediğinden değildi. Kan fazla pompalanmaktan tutma hakimiyetini kaybediyordu. Bir süre gözü Nefesin yaşlı gözlerinde takılı kaldı. Perişandı kadın. Ama kendinin de pek bir farkı yoktu. Allahından bir çıkış yolu ararken bu sevdadan kurtulmak için bunu kastetmemişti kesinlikle.

"Ha-hadi ağlama. Bak ye-yeniden anne oliysin. Sev-sevinsene kız-kızım da. Yiği-yiğit kesin çok çok mu-mutlu olac-olacaktır."

Kekelemeye başlamıştı Tahir. Kan beynine ya gitmiyordu veya fazla gidiyordu.

"Ben niye hep yaşamak istemediğim hayatı yaşamak zorunda kalıyorum Tahir? Yiğitin canına kıymadığım gibi bununda canına kıymayacağım. Çünkü yaşamın elinden alınması ne çok iyi biliyorum. Ama bende artık kendi yaşamak istediklerimi yaşasam kurtulsam artık şu körpe talihimden. Çok mu be istediklerim hayat çok mu?"

Tahir ilk olarak yüzünü buruşturup kadının isyanının geçmesini bekledi. Ardından da sımsıkı sarıldı. Kadında sarıldı. Allahın kendisine göndermiş olduğu narin istiridyeler gibi olan adama sımsıkı sarıldı. Ağlaması sürekli bu omuzlarda dinerken ne hikmetse bu sefer dinmiyordu. Daha da şiddetleniyordu.

"Be-ben ya teslim bayrağını çekeceğim ya da kaçacağım. Başka çarem yok benim Tahir. Bu Karadenize daha fazla salça olmaya gerek yok. Az çokta tanıyorsam buranın geleneğini göreneğini yaşatmazlar beni burada. Kaçtığım bir çıksa ortaya beni linç ederler burda. Bunu da biliyorum. Evet evet en iyisi üçümüzün buralardan kaçıp gitmesi."

"So-sonuna kadar yanındayım Nefes. Sen hiç merak etme."

"Sen değil Tahir. Yiğit ben ve karnımdaki davetsiz misafirim."

"Asla asla buna izin vermem. Çıkar o soktuğum töbeeeee töbeeeee saçma fikri. "

"İzin isteyen yok zaten senden. Gidiyoruz biz. Vedattan uzakta bu diyardan bu ülkeden uzakta zorlu ama Vedatsız bir hayata gideceğiz. Ve sensiz..."

Ve sensizi ağzında yuvalayarak söylemişti Nefes.

"Gürcistan. Aynen Gürcistana gideceğim. Orada kendi masalımı yazacağım."

BİR KARADENİZ MESELESİ 《NefTah》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin