SABIRIN EN GÜZEL MEYVESİ 🍓🍑👶

2.1K 96 6
                                    

Yıldızların altında dört ayrı beden oturmuş gökyüzünü seyrediyordu.

"O zaman konuştuğumuzda sen ben ve Tahir abim gidecektik benim yıldıza. Ama artık Yağmurcum da var."

Nefes ile Tahir gözgöze gelmiş doğru zamanmış gibi birbirlerini kafaları ile onayladılar.

"Hayır oğluşum. Beş kişi gideceğiz."

"Anneannemde mi gelecek?"

"İsterse elbetteki gelebilir ama başka birisi. Hamileyim. Kardeş geliyor sana oğlum."

Yiğit yarım ağız bakakalmış ardından hemen ciddileşivermişti.

"Gitmeyelim ama bu sefer noluuur. Babamdan ayrı bırakma bizi. "

Nefes bir an nefesinin kesildiğini hissetti. Yedi yaşında iken istemişti belli etmeden Tahiri babası olarak. Ama şimdi on iki yaşında olgun düşünebilen birisiydi ve Tahir'e baba demişti. Nefes gözyaşını tutamayıp salıverdi.

Tahir şaşkınlık ve mutluluğun verdiği o heyecanla Nefes Yiğit ve Yağmura sımsıkı sarıldı. Kocaman bir ailesi vardı artık. Hepsinin saçlarını koklayıp kollarını gevşetti. Bu sefer Yağmuru bir ayağına Yiğit'i bir ayağına oturtmuş saçlarını okşuyordu. Nefese ise sadece bu tabloyu izlemek düşmüştü. Sabrın en güzel meyvesini aldığını en çok bugün hissedebildi. Oturduğu çime uzanıp yıldızların ahengini seyretti. Aklına birden o geldi. Babası... Ünal... Varlığına kendini sattığı günden beri küfrettiği o adama şükretmeli miydi? Kesinlikle hayır. Onun yüzünden sekiz yılı heba olmuştu ve abisini hayattaki en değer verdiği erkeği gözlerinin önünde Vedat itinin yanında vurmuştu.

Özlüyordu abisini. Aklına çocukken kurdukları hayaller geldi. Annesi mutfakta yemek hazırlarken ikisi sürekli hayal kurardı. Salih doktor olacaktı Nefesse mimar. Olmuştu da ne olmuştu sanki... Abisi yoktu artık. Sadece bununla da sınırlı değildi ki. Nefes hep cadı bir görümce olacağını söyler abisi ise sürekli azarlardı ama pamuğuna kıyamazdı.

Nefes yanağındaki sıcaklık ve ıslaklığı fark ederek toparlanması gerektiğini fark etti. Yattığı yerden doğrularak bağdaş kurdu. Bir eliyle oğlunun diğer eliyle de kızının saçını dağıtıp gülümsedi.

"Haydi ay ışığında uluyan kurt ve orman gözlü ceylan uyku vakti."

Yiğit oflayarak kardeşinin elini tutmuş iyi geceler diyerek içeri geçmişti. Tahir bir şey olduğunu anlayabilecek kadar zekiydi. Sormaya gerek kalmadan Nefes ağzındaki baklayı çıkardı.

"Abimin mezarını Vedat ve babam olacak itten başka kimse bilmiyor. Ben abimi özledim Tahir. Lütfen bulalım aşkım. On yıl oluyor dile kolay on yıl. Hiç rüyalarımı ziyarette etmiyor. Dayı olacak ama halâ..."

Nefes tıkandığını hissettiğinde ağlamayla kendini rahatlattı. Kafasını adamın dizine koyup abisini anlatmaya karar verdi. Çünkü artık içindeki özlemi bir nevi dışarı atması gerektiğini biliyordu.

"Ben Galatasaraylıydım o Fenerbahçeliydi. Düşünebiliyor musun aramızdaki rekabeti? Bir gün yine maç var iki takımın. Fenerbahçe kazandı. Allaaah görsen havalara uçuyor. Ara arada bana daha doğrusu Galatasaraya laf sokmaktan da kaçınmıyor. Sinirlendim. Gittim odasındaki Fenerbahçe bayrağını kesip mutfakta temizlik bezi yaptım. Kızmasını bekliyorum ama öyle böyle değil ya? Fark etti. Ama kızmadı. Şüphelendim şüphelenmez olur muyum ? Gitmiş benden çıkaramadığı öfkesini Galatasaylı ponpon tavşanımdan çıkarmış. Tam iki gün durmadan ağladım. Dayanamadı ve içi kan ağlaya ağlaya aynısının bir büyüğünü aldı."

Tahir karısının her dediğini dinliyor sonra da dinlediğini belli etmek istercesine sesler çıkarıyordu.

"Liseyi kazandığım gün... O gün annem yanımda değildi. Annemi öldüres

"Erkek olursa Salih, kız olursa Saliha."

Kocasının dediğinden bir şey anlamayan Nefes bir kaşını havaya kaldırıp Tahirin yüzüne boş boş bakakaldı.

"İşte abinin hatırasını yaşatalım. Kız olursa Saliha erkek olursa Salih."

Nefes gerçekten artık kaldıramıyordu bu kadar fazla duyguyu aynı anda. Gözünden hızla firar eden yaşları durulayıp tekrar bağdaş kurdu. Bu sefer oturduğu yer çim değil Tahirin kucağıydı. Elleri ile adamın yüzünü avuçlayıp dudağına tutkulu kocaman nefessiz kaldırabilecek derece bir öpücük bıraktı. Geri nefes nefese çekilip adamın gözlerine gözlerini kenetledi.

"Buna mecbur değilsin."

"Biliyorum ama ben tüm kalbimle istiyorum. "

"Varlığına küfrettiğim ve şükrettiğim iki tür insan var. Ama sen ikisinde de değilsin. Şükretmekten öte artık benim duygularım sana karşı. Seni seviyorum adamım."

Nefes tekrar tutkulu bir öpücük bıraktı adamın kalem gibi dudaklarına.

"Öhm."

Nefes annesinin geldiğini görmesi ile hemen ayrıldı kocasından. Kucaktan indi ve ikisi de ayağı kalktı.

"Abinin adını yaşatmanıza gerek yok."

"Na-Nasıl ? Niye ki ? Ne güzel işte."

Kadın söylediği sözlerle karşısındaki kızının ne kadar etkileneceğini bilemeden salıverdi sihirli cümleyi dışarıya.

"Abin ölmedi. Yaşıyor..."

BİR KARADENİZ MESELESİ 《NefTah》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin