Bu tarif edilemez sabahta ilk uyanan Tahir olmuştu. Gözlerini açar açmaz Nefesin melek gibi uyuyan manzarası ile karşılaşmak onun için mucizeydi. Kadının saçına öpücük kondurduktan sonra duşa geçti. Düşündü. En güzel sevda kendisinin sevdası olmalıydı. Belki biz Leyla ile Mecnun gibi dillere destan bir efsane olamayız ama kendi efsanemizi kendi içimizde yaşarız dedi içinden. Akıttığı soğuk suyu kapattıktan sonra üzerini değişti. Odaya geldiğinde karısı gözlerini yeni açmakla meşguldü.
"Günaydın."
"Günaydın karıcım. Güzel uyuyabildin mi?"
Nefes çarşafı üzerine sarıp Tahirin yanına kadar vardı. Boyu yetişmediği için parmak uçlarında yükselerek kocasının yanağına sulu bir öpücük kondurdu.
"Hayatımda bu kadar deliksiz ve güzel uyuduğum günü hatırlamıyorum. Sağol..."
Nefes kendini banyayo attığında arkadan minnoş ve sevimli olmaya çalıştığı ses tonuyla bağırmaya başladı.
"Benim altın kalpli hödük kocacığım kahvaltı hazırlar mı acaba ki?"
Tahir gülerek cevap verdi.
"Senin altın kalpli hödük kocacığın diyor ki kuymak yer miymiş yeşilim."
"Oluuur."
Tahirin kahvaltı hazırlamaya başladığını mutfaktan gelen sesle anlayan Nefes yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Çok iyiydi bu. Şu son günlerde yaşadığı olaylardan sonra yıldırım nikahı ile evlenme delilikti belki onlar için ama şu an mutfaktan gelen bu ses için bile değebilirdi.
Üzerini giyinip odaya geçen Nefes telefondaki hareketlilikle komidine doğru yürüdü. İçine bir an gulyabaniler oturmuş gibi hissetse de çalan telefonunu açtı.
"Buyrun."
"Nefes."
Nefese bu ses çok tanıdıktı. Hayatındaki gördüğü en acımasız ve hatta kadın olmasından utanması gereken kişiydi. Kapatmaya yeltendiğinde duyduğu şeyle yere çivilendi. Ayağı yerden kesiliyor gözleri kararıyordu.
"Dur kapatma Nefes. Vedat... Vedat hapisten kaçtı. Buraya geldi İstanbul'a. Bir sürü adam topladı kaçın ordan kaçın lütfen Nefes. Öldürecek sizi. Karadeniz kan gölüne döner."
■■■
"Aşkım bak mis gibi kuymak yaptım. Sağada öğretim belki bir gün."
Tahir cevap alamayınca yüzünü Nefese döndü. Kireç gibi... Ceset gibi... Ruh gibiydi kadının suratı. Tahir ocağın altını kapanmasıyla kendini karısının yanında buldu.
"Ne ne oldu gülüm sana böyle?"
"Tahir. Ta-Tahir ben çok korkuyorum."
Tahir kadının ağlamasıyla ne olduğunu anlayamadan kendine çekip göğsüne bastırdı. Sakinleştirici tonda fısıldıyor kadını sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Ne oldi sana Nefesim. Ben yanındayken korkma demedim mi sağa."
"Ve-Vedat kaçmış bura-ya geliyormuş çok fazlalarmış. Kar-Karadeniz kan gö-gölüne dönermiş."
Tahir karısının suratını avuçladı. Gözlerinin içine bakmaya özen gösteriyordu.
"Bak şimdi sakin ol tamam mi? Ben şimdi cezaevini arıyorum. Ne olduğunu anlarız birazdan."
Nefes burnunu çekerek kafasını salladı. Kızaran burna minik bir öpücük konduran Tahir telefonu tezgahtan alıp biraz uzaklaştı. Konuşuyor yüzü bazen ciddileşiyor bazense küfürleri duyulacak şekilde bağırıyordu.
"Ne oldu Tahir? Kaçmış dimi o şerefsiz. "
"Evet. Hastanede üç tane polisi yaralayıp kaçmış."
Nefes tepesinden kaynar sular dökülüyor gibi hissetti. Başına giren ağrı zonklama yapıyor kadın elini kolunu koyacak yer bulamıyordu.
"Ne oldu da? O şerefsizdan mi korkiysin? Ben yağundayum ve sağa hiç bi bok yapamaz. Şimdi yangazlaru arayrum. Yiğit ile Yağmuru buraya getirsinler. İçin rahat etsin."
Nefes sımsıkı sarıldı adama. O sırada da Tahir yangazlara çocukları getirmelerini söylemişti. Yine tanımadığı bir numara Nefesi arayınca Nefes korkarak aldı eline telefonu. Açıp açmama konusunda ne kadar kararsız da kalsa umutsuzca açtı. Kulağına telefonu getirene kadar milyon kez düşünmüştü.
"Nefes Hanım."
"Necip Abi. Sen misin?"
"He benim Nefes Hanım. Bakın sakın Karadeniz'den bir yere ayrılmayın. Tuzak bu. Sakın kanmayın."
"A-Anlamadım?"
Nefes eliyle başını ovalıyor diğer yandanda stres ve umutla Tahir'e bakıyordu.
"O şerefsiz bir daha Trabzon'a adım atamaz diyorum. Korkak o korkak. Eyşan ile oyun oynuyorlar ikinize. Eğer Trabzon'dan dışarı çıkarsanız kimse yanınızda olmayacak ve çocuklarla savunmasız olacaksınız. Sakın uzaklaşmayın sakın evladım! "
"Bir kere yardım ettin diye sana inanmalı mıyım peki Necip Abi? Az mı çektirdiniz zamanında oğlumla bana. Bundan haberin varsa halâ demek ki o itin adamısın."
"İnan ki o şerefsiz öz kızımı Berrağımı öldürdü ya onu bu dünyadan silmeden bana huzur yok!"
Nefesin başta gözleri fal taşı gibi açılmış ardından hemen sönmüştü. Ne yani onu polise ihbar etti diye kızının canını mı almıştı. Cani şerefsiz diye adeta inlemiş ardından teşekkür edip telefonu kapatmıştı.
"Ne oldi da. Ne diye yine yükseldu benim karım?"
"Şerefsiz adi sırf polise ihbar etti diye Necip abinin kızını öldürmüş. Yine benim yüzümden biri hayatından oldu Tahir. Dört koruma abim ve şimdi ardından Necip Abinin kızı. Yok ya valla ben bu dünyada zarardan başka bir bok değilim. Niye doğurduydun be beni anam."
Tahir şefkatle baktı sevdiğine. Gözündeki yaşı işaret parmağı ile silmiş ardından iki gözüne de sırasıyla öpücügünü bırakmıştı.
"Sen bu dünyadaki..."
Sözünü tamamlamasına izin vermeyen şey hayvan gibi çalınan kapıydı. Nefes korkuyla Tahirin arkasına ilişmiş titreye titreye kapıya ilerledi. Korkuyordu. Tahir hızla kapıyı açmış ve tam ağzından küfür çıkacağı sıra Yiğit ile Yağmuru görmesi ile kendini frenledi.
"Ula Murat Ula Fatih. Yok yok anam küfretmeden duramaycagum. Takalarinu soktuklarım ne bok yemeye böyle alacaklı gibi çalarsunuz şu kapıyı?"
"Takaylaruni sokmak ne demek annye."
Yağmurdan duyduğu soruyla gözlerini bolerterek Tahir ve yangazlara baktı Nefes. Kızını kucaklayarak saçlarını okşadı.
"Çok kötü bir şey annecim. Tahir abin yanlışla kullandı o kelimeyi. Sen sakın kullanma tamam mı? "
"Kötüyse niye o abilere şöylesin ki?"
"Yanlışlıkla dedim ya yanlışla kızım. Lütfen kötü bir şey o. Tahir abini söyleyelim hadi. Bir daha kullanmasın."
"Biy daha kuyyanma o kelimeyi Tayir abi. Çok kötü biyseymiş."
"Kullanmam Yağmurum söz anne haklı kötü bir şey o kelime."
Yangazların arkadan gülmelerini duyan Tahir sinirle içeriyi gösterdi kardeşlerine. Nefes içerdeki tatlı kavgayı izlerken bir saat önceki yaşadıklarını hatırladı. Kesinlikle rahat vermeyecekti kendilerine Vedat ve şu durumda bile gülmeyi başarabilen ailesinin başına bir şey gelmesine dayanamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KARADENİZ MESELESİ 《NefTah》
FanfictionAşk çay karşılığı şeker Tiryakiler çayı şekersiz içer Ve Deli Tahir karşılıksız sever. 8 yıl boyunca şiddet görmüş bir kadın. Annesi şerefsiz bir kişi tarafından gözleri önünde öldürülen bir adam. Yolda o kadını arabasına alması ile başlamıştı her...