KARŞILAŞMA 💑💑💞

7.5K 220 21
                                    

"Kurtulduk oğlum. Özgürüm özgürüz Yiğidim."

Adeta ormanda genç bir kadının mutluluk gözyaşları sele dönmüştü. Ağzının çıktığı kadar bağırmak özgürlüğünü tatmak istiyordu. Ama ormandan çıkana kadar mümkün olmadığını gayet iyi biliyordu. Büyük ihtimalle psikopatının adamları yokluklarını fark etmiş takipe başlamışlardı bile.

"Anne geri dönelim. O soluk benizliler seni yine yakalayacak ve dövecek. Ben sana yine tokat atsınlar istemiyorum."

Kadının gözünden yaşlar bu sefer acıyla akmaya başlamıştı. Oğlunun elini sımsıkı tutup göğsüne bastırdı.

"Bana güven tamam mı oğlum? Ay ışığında uluyan kurtum."

Oğlu kadına sımsıkı sarılıp annesinin kokusunu içine çekti. Gözyaşları içinde papatya kokulu saçlara öpücük kondurdu.

"Ben seni koruyacağıma söz veriyorum annecim."

Nefes gözünden akan yaşları avucunun tersiyle silip ayağa kalktı.

"Biraz büyü sonra korursun Yiğidim. Ama şimdi bu ormandan çıkmamız lazım. Zaten asfalttayız. Umarım soluk benizliler gelmeden anayola ineriz. Bunun için konuşmuyoruz ve yürüyoruz. Hadi naş uluyan kurt."

Yiğit gülerek asker yürüyüşü konumuna geçip önden gitmeye başladı. Annesiyse arkasından buruk bir gülümsemeyle oğlunu takip etti.

Artık o kadar yürümüşlerdi ki Yiğit yorgunlukla oflamaya başlamıştı bile. Sonunda attığı çığlıkla Nefesin yüreği hopladı.

"Anneee araba geliyor anne."

Nefes arkasına döndüğünde mavi bir arabanın kendilerine doğru geldiğini görünce Vedatın adamı olduğunu çözmesi uzun sürmedi ve Yiğidi kucağına alıp ormana doğru tekrar yönelmişti ki ayağı çukura takılması ile yeri boylaması bir oluverdi. Arabadan inen  koruma Nefesi saçından tuttuğu gibi kaldırması bir oldu. Zaten tek koruma Necip vardı arabada.

"Bırak Necip abi yalvarırım bırak gidelim. Lütfen."

"Canınızın yanmasını istemiyorsanız Nefes Hanım lütfen zorluk çıkarmayın."

"Bırak pislik herif bıraaaaaak."

Nefes Necipin karın boşluğuna tekmeyi basmasıyla oğlunu kucaklaması bir olmuştu ki ayağındaki sızı kıpırmasına mani oldu. Kırmızı sıvı kıpırdamasına izin vermiyor aksine acıdan kıvrandırıyordu. Sızı daha fazla ayakta durmasına izin vermedi ve yeri boyladı. Necip zar zor ayağa kalkıp Yiğidi kucaklamaya kalkınca Nefes adamın ayağını tutup koparırcasına ısırdı. O sırada kendilerine yaklaşan içinde çok güzel Karadeniz ezgileri çalan arabaya döndü ikiside.

Adam yoldaki kargaşayı görmüş ve ani bir frenle arabayı durdurmuştu. Arka koltukta bulunan levyeyi de alıp jipinden indi. Kadına şiddet uygulayan adam kendine silahı doğrultmuştu ki levyeyi koluna yemesi bir oldu. Adam sızıyla bağırırken Nefes kulağını elleriyle tıkamış oğlunuda koltuğunun altına almıştı. Necip ayağa kalkamayacak duruma geldiğinde delikanlı Nefesin yanına gitmiş ve diz çökmüştü.

"Hayde kalkında sizi hastaneye bırakayum. Ardından da size kalacak yer bulalım."

"Be...Ben kabul edemem bun... bunu. Vedat öldürür bizi. Heme...hemen yakalar."

"Vedat kim da? Başlarum Vedatına he. Bu ayakla napacaksun burda. Inat etmede gidelim. Olmadı zorla götürürüm."

Kadın pes edip kollarını adamın boynuna dolayıp destek aldı. Adam kucakladığı gibi arabaya bindirdi. Ardından ufak çocuğuda arka koltuklara oturttuktan sonra şoför koltuğuna geçti. Kadının sızısı gittikçe artıyor kanaması devam ediyordu.

"Bide bişi yok diyi. Hemmen hastaneye gidiyoruz."

"Lütfen götürmeyin. Ben Vedat beni hemen bulsun diye kaçmadım oradan. Yapmayın yalvarırım. Hatta beni en yakın yerde indirin. Biz oğlumla başımızın çaresine bakarız."

"Bi dur da motorun soğusun da. Ne riv riv eddun . Yok öle bişi. Hastane olmazsa bile ilerdeki bi sağlık ocağu gördüm gelirken . Orda bi baktıralum."

"İnatçısın yani."

"Duymadun galiba. Karadenizlilerin inatları meşurdir."

Kadın yalandan tebessümle sağlık ocağına kadar sessiz kaldı. Ağaçları çiçekleri böcekleri o kadar çok özlemişti ki... Yolun kenarındaki nergisleri görünce çocuktan farksız bir şekilde el çarpıp arabayı durdurmasını istemişti. İneceği sırada o adam hayatını kurtaran adam durdurdu.

" Dur bi yerinde."

"Ama... Nergis."

Kadın bunu gözleri yaşlı bir biçimde söylemişti. Adam üzgün bir biçimde arabanın bagajından ilk yardım çantasını alıp arabaya geri döndü.

"En azından bildiğim bir kaç bilgiyle birşeyler yapayım. Berbat görüniyi da."

Kadın çaresizce kabul etti. Bu adam kendisine kesinlikle Allahın lütfü olarak gönderilmiş olmalıydı. Pek ilk yardımla alakalı bilgisi olmadığı barizdi ama her ne hikmetse dokunduğu yerdeki sızılar birden diniyordu. Kendisine ,ayağına, sanki kırılacak bir porselen gibi dokunması Nefesi neredeyse ağlatacaktı. Bu yumuşaklığı tam sekiz yıl önce hayatından silmişti.

"Ne öle melül melül bakıyon kızım da. Gidtne yapacasan yap nergislerde dön geriye."

Nefes arabadan sekerek inip nergislerin yanına gitti. En sevdiği çiçekti nergis. Sekiz yıl ona bir çok kokuyu unutturmuş olabilirdi ama bu kokuyu asla. Hemen bir buket topladı ve en derinlerinde hissedecek biçimde koklayıp koca bir gülümsemeyle gökyüzüne baktı.

Adam gördüğü görüntü karşısında nutku tutulmuş şekilde izliyordu. Bu kadında farklı bir şey vardı. Klasik şiddet ki kendisine göre şiddet şiddettir asla affedilemez klasiği olmaz ayrı bir durum vardı bu kadında. Yıllar sonra ilk defa görüyor gibi sevinmişti nergisleri görünce. Kafasındaki sorularla boğuşurken arkasından gelen sesle irkildi.

"Sekiz yaşındayım. Adım Yiğit."

"Memnun oldum. Bende Tahir."

"Ben ilk defa dışarı çıkıyorum ve çok korkuyorum. Bizi soluk benizlilere vermessin değil mi? Lütfen verme. Annemi döverler lütfen yapma. Lütfen abi. Eğer o eve geri dönersek bir daha kurtulamayız. Annemi öldür o yapma verme bizi."

Tahir şaşkınlıkla çocuğa baktı. Adının Yiğit olduğunu öğrendiği çocuk sessizce ağlamaya başlayınca elleriyle saçını okşamaya yeltenmişti ki çocuk korkarak yana çekildi.

"Vurma vurma lütfen."

"Bi dur uşağum. Vurmayacağdum zaten. Kim bu soluk benizli  söyle hadi."

"Babam."

Tahir için cevap açık ve netti. Sinirle gözleri dolarken elini sıkmaya başladı. Çocuk karşısında ne yapması ne söylemesi gerektiği hakkında zerre fikre sahip değildi.

"Adı nedur peki Yiğidim?"

"Vedat. Vedat SAYAR."

"Neeee!"

Tahir sessizce önüne dönüp yola daldı gitti. Vedat SAYAR demek ha. Yıllar önce sevdiği kadını Nefesini öldüren pislik. Demek tekrardan karşılaşacaklar he. Tahir artık sinirden titremeye başlamıştı.

"Annenin adı nedur uşağum? Tanuşamadık bi türli."

"Nefes."

Tahir boğazındaki sert yumruyu zorlukla yutup hala nergislerle oyalanan Nefesi izledi.

"Benim Nefesumi öldürdü. Ama senin ölmene izin vermem Nefes."

Bunu çocuğun duyamayacağı bir fısıltıda söylemişti. Gözünün önünde Nefesinin nefesini kestiği an gelince sinirle direksiyona bir tane yumruk geçirdi.

BİR KARADENİZ MESELESİ 《NefTah》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin