Yüzüme bir kova suyun boca edilmesiyle yerimden sıçrayıp uyandım, neredeyse boğulacaktım. Ellerimi kullanamadığım için yüzümdeki suları kafamı sağa sola sallayarak kuruladım kendi çapımda.
Karşımdaki adam bana ifadesiz bir şekilde yüzüme bakıyordu.- Ne oldu korktunmu babam seni yakalar diye ha. Dedim sözün içinde babam geçince biraz da olsa cesaretlemiştim.
-Babandan korkacak olsam seni kaçırmazdım ve şundan emin ol ben çok konuşan kişilerden hic hoşlanmam bir gün bi bakmışsın o dilin ortadan kaybolmuş hiç konuşamıyorsun kulağa nasıl geliyor? Dedi. Tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum.
-Bu dediklerini yapamazsın babamdan para almanın peşindesin bunu ikimizde biliyoruz onun için kılıma bile zarar veremezsin. Dedim ve göz kırptım.
- Evet dediklerin doğru olabilir ama bu dediklerin baban bana para vermezse tersi olur bunu da ikimiz biliyoruz.
- Babam benim için herşeyi yapar bundan emin ol. Dedim tam tersini düşünmek bile istemiyordum.
- Ya beni çözsene kaçacak değilim ya... Gerçekten de kaçmak gibi bir niyetim yoktu yani o kadar da cesur değildim hem kaçsam nereye kadar gidebilecektim ki hemen yakalarlardı. Ben öyle durduğum yerde düşünürken adam bana doğru yaklaştı ve;
- Eğer kaçmaya çalışırsan seni birdaha çözmem. Dedi ve beni çözdü ay birden çok rahat hissettim kendimi, kafesten kurtulan bir kuştum sanki. Oturdugum yerden kalktım ve odanın içinde biraz yürümeye başladım, ayaklarım uyuşmuştu üzerine basamıyordum. Bir kaç dakika sonra ayaklarım eski haline geri geldi. Telefonumu özlemiştim kaç gündür elime alamadım şimdi kim bilir kaç tane bildirim vardır?
-Sizden birşey daha istesem yapar mısınız acaba ? Dedim sesim biraz özgüvenli birazda titrek çıkıyordu.
- İste iste. Dedi sitemle.
- Şey bana bir telefon gerek sosyal medyamda şimdi çok bildirim vardır rica etsem bir telefon bulurmusunuz bana. Dedim.
- Bak şu prensese ya kızım sen burda tutsaksın misafir değil elini kolunu çözdüm diye telefon verecek değilim ya, şansını zorluyorsun. Dedi ve tekrar telefonuna baktı. Ama ben sıkıntıdan patlayacaktım yapacak birşeyler yok. Çağrı beni çok merak etmiştir ya kıyamam ben ona, sandalye ye oturdum ve kollarımı küçükken öğretmenlerin yaptırdığı gibi kelebek yaptım somurttum ve;
- Ben açıııııımm. Dedim bağırarak.
- Sağır mı var da ben bilmiyorum niye kıçını yırtıyon? Daha yemek vaktine çok var beklemeyi öğren. Dedi. Öğrenmezsem ne olur yani allah allah ya açlıktan öleyim mi yani bunu mu istiyorlar yoksa sadece babamdan para mı ?
- Bana bak ya benim yemeğim iki dakika içinde önümde olacak yoks... demeye kalmadı sözümü kesti;
- Yoksa ne ha ne yapacaksın küçük hanım? Dedi ukala bir şekilde.
- Şey yani getirseniz iyi olur demek istedim. Kendimi kesmek istiyordum ya resmen korkudan altıma edicektim. Bana baktı sonra birisini aradı ve buraya yemek getirmesini söyledi. 5 dakika sonra içeriye birisi girdi elinde tepsi vardı, bi dakika ya bu şey değil mi Caner bu. Kurtulmama gerekiyor ve tek biletim bu sanırım, adam tepsiyi almaya gidince bende arkasından el işaretlerini kullanarak;
- Bana yardım et lütfen. Dedim gözümden bir damla yaş akmıştı. O da çaktırmadan tamam şeklinde göz kırptı çok mutluydum ya sonunda kurtulma şansım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ KAMPI
Teen FictionManzarayı seyretmek için yüksek bir kayalığın üzerine çıktım ve aşağıdaki kayalığın üzerinde duran Caner'i fark ettim elinde bir çiçek vardı o anda da beni sevdiğini söyledi...