Korkarak aşağıya indim , o zaman cinlerin insanları görünce kaybolduğunu duymuştum ve bu kulaktan dolma bilgiye güvenip kapıya doğru ilerlemeye başladım... Sokak kapısını açtım , o iki şey hala önümdeydi.
Onlara doğru yaklaşırken ikisi birden çok ince bir sesle çığlık atmaya başladı... Ağaçlardan kuşlar uçuşuyor , atlar sağa sola koşturuyordu... O iki şey öylesine tiz , öylesine ince bir ses çıkarmıştı ki sanki kulaklarım sağır olmuştu...
Ben korkudan titreyerek , ağlıyarak yere çöktüm... O sırada kapıdan Azad çıktı.
"Bi neleke heyyem" diyip onları uzaklaştırdı... Daha sonra yanıma koştu...
Sadece Azad diyebiliyordum...
"Korkma kardeşim , onlar bizim güvenliğimiz için burdalar... " dedi...
Sadece titriyordum... Orada belki 1 saat öylece kaldım ve zor zahmet eve girebildim.
Eve girdik... Salonda tekli koltuğa oturdum. Azad ağzında sigarasıyla bir şeyler soruyordu..."Gördün mü ? Onlarla göz göze geldin mi ?" diyordu... Hatırlamıyordum...
Sadece gitmek istiyordum burdan... Azad'ın sorularına cevap vermeden üst kattaki odaya çıkıp eşyalarımı toplamak istedim. Azad kalkmama izin vermedi.
"Oktay... Onlarla göz göze geldin mi gelmedin mi ?" diye sordu... Sakinleşmiştim biraz daha , evet geldim dedim... Azad'ın yüzü düştü...
"Yapmaman gereken bir şey yaptın" dedi...
"Ben gidiyorum buralardan , işte sana yapmam gereken bir şey... " dedim.
Sigarasını söndürdü...
"Ve eüzül cann , hak kabre cinn" dedi... Ev sanki sallanıyor gibiydi... Dünya ayaklarımın altından kaymıştı sanki.. Merdivenlerden aşağıya doğru yüz üstü düştüm...
"Onlardan kaçabileceğini mi sanıyorsun ?" dedi...
Azad söylediği bir söz ile beni bu hale getirebilmişti... Arkasında o çarşaflı şeyler belirmişti...
"Şu an senin için dünyadaki en güvenli yer bu ev Oktay... " dedi...
Doğru söylediğini düşünüyordum , söyledikleri mantıklı şeylerdi...
"Havis ve Efhas dan korkma... Onlar sana zarar vermezler." dedi...
"Ben bunları bugün köy yolunda gördüm." dedim...
Beni izlediklerini , bunu onlara hocanın söylediğini söyledi... Sadece dinliyordum , Havis ve Efhas kapının önüne çıktılar tekrar...
Azad bir bardak su getirdi ,
"Eğer onları çıplak gözle görebildiysen bile ne durumda olduğunu bir düşün... Bu köye belki hiç gelmemeliydin ama artık el ele verip seni kurtaracağız." dedi.. Ben bu gördüklerimin bir rüya olması için dua ediyordum.
Havis ve Efhas dediği iki şey kapının önünde hala bize bakıyordu... Kapıyı kapattım... Bu sefer pencerelerden bizi izliyorlardı."Onlardan rahatsız olma , sana da bana da zarar getirmezler" dedi...
Yine de rahatsızlık duyduğumu söyledim... Azad soğukkanlılıkla bakıyordu olaylara...
"Senin değişik güçlerin var Azad... Doğru mu ?" dedim... Evet dercesine kafasını salladı...
"Ancak bunun adı güç değil , ilim." dedi... Neyse ne diyip konuya devam ettim... Bu kapıdaki şeyleri onunla ben dışında köyden herhangi birinin görebilip göremeyeceğini sordum.
Onları sadece ikimizin görebileceğini söyledi...
"Ben eve ilk geldiğimde de onlar burda mıydı ?" diye sordum...
"Evet" dedi...
"Peki neden onları şimdi görebiliyorum ? 2-3 Günde ne değişti" dedim...
Ben bu soruları sorarkek Havis ve Efhas hala bizi gözlüyordu... Onlardan ürküyordum.
"Bu köye gelmemen gerekiyordu Oktay... Bu köyde yıllardır erkek evlat olmaz , yıllardır köydeki insanlar doğum yapmıyor , doğan çocuklar da ölü ve sakat doğup sonradan ölüyor." dedi.
"Peki neden ?" diye sordum...
Buna büyük bir günahın sebep olduğunu söyledi... Anlatmasını söylediğimde işin bu kısmının onu ilgilendirmediğini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmış Korku Hikayeleri (Gerçek)
HorreurBu Kitabı yazarken, kimseyi inanmaya zorlamıyorum. İnanıp inanmamak insanlara kalmıştır inandıklarında bana bir katkısı olmayacağı gibi inanmadıklarında da birşey kaybetmeyeceğim. Sadece insanlar görmedikleri ve duymadıkları birşeyler hakkında nası...