Hatırlıyorum, yağmura aşıktın.
Bana hep yağmurlu günlerde ne yaptığını anlatmayı severdin, bende seni dinlemeyi severdim, gerçeği söylemek gerekiyorsa sadece sana bakmayı ve sessiz kalmayı severdim ama seni dinlerdim, her zaman. Akşam geç saatte uyuduğum zaman bile sen arayınca uyanırdım, sırf "iyi misin? her şey yolunda değil mi?" sormak için. Bana senin o kısa "evet" in bile yeterdi. Ve uykuya dalmadan önce "cevap vermediğim zaman telefonu kapat" derdin ve hemen sonra telefon açıkken uykuya dalardın. Karanlıktan korkuyordun, ayağını yorgandan dışarı çıkarman ve geri içeri sokman an meselesiydi. Saniyelik birşeydi. Ama ben o korkunu bile geçirdim, hiç birşeyden korkma demiştim, sadece kendinden kork. Bir gün kontrolü kaybedecek olursan eğer ondan kork. Eğer yatağın altında bir şey olsaydı çoktan ortaya çıkardı derdim sana her zaman ve sen sadece bunu ben söyledikten sonra sakinleşirdin.
Yağmuru benden daha çok da severdin sen. Yağmurlu günlerde odana kapanmaya daha çok aşıktın, omuzlarının üzerine bir battaniye, bilgisayarın yanına bir fincan sıcak kahve koyardın ve yazardın. Sinirli olduğun zaman karışık kasetler de dinlerdin.
Çok yazardın.
Yağmur seni romantikçe melankolik yapardı ve sende delicesine yazardın.
Bana beni yazdığını söylerdin, içerisinde hayatının her anını yaşadığın kahverengi gözlerimi, sana derin baktığında verdiğim tüm titreşimleri ve kokuma ne kadar aşık olduğunu yazardın.
Bizi yazardın.
Biz ki her 3 saniyede bir kavga ederdik ve özellikle her saçma sapan şeyler için ama sonra hemen barışırdık çünkü dayanamıyorduk, ne ben sensiz nede sen bensiz, beraber olmadan hiç duramazdık, asla.
Biz ki birbirimize en ağır lafları söylerdik ve ben sana sarılırdım çünkü hemen gözlerin dolardı.
Kötü olmana ve özellikle ağlamana dayanamıyordum.
Biz ki yara izlerimizi tek tek öperdik.
Biz ki sadece yağmurlu günlerde el ele tutuşurduk. Sadece yağmurlu günlerde ellerin çok üşürdü ve bende ısıtmak isterdim, öyle, sebepsizce.
Yağmura bayılırdın. Senin sayende bende bayılırdım.
Ama ayrıldık ve şimdi ben ondan nefret ediyorum çünkü yağmurlu günler var ama sen yoksun. Merak etme, senden nefret etmiyorum, galiba.
Çünkü hava soğuk ve ellerin çok üşüyordur ama kollarımın arasında sen yoksun ve seni kolların arasında ısıtan kişi ben değilim.
Çünkü yağmurun kokusu artık kokunla kaplı değil.
Karamsar gözlerin yok.
Esrarengiz cevapların yok.
Şimdi yağmurlu günlerde yapabildiğim tek şey
düşünmek, kendimi düşünüyorum, hep beni yağmurun altında heyecanla beklerdin, koşup kollarımın arasına saklanırdın ve yağmurla gülerdin, dilini dışarı çıkartıp yağmurun damlalarını yakalamaya çalışırdın.
Şimdi yağmur yağıyor ve erkek adam olsam bile, benimde gizli duygularım var... Bazende göz yaşlarım onunla beraber düşüyor.
Şimdi yağmur yağıyor... Sen nerdesin?
Şimdi yağmurlu günlerde yazan kişi sen değilsin: benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni sevme, Bizi sev
FantasyInsanlar yürürken tüm korkularını arkasına bırakır, özellikle gece, asla geriye bakmaz çünkü ardına baktığı an ne ile yüzleşeceğini bilmiyor. Bazen de durur, yoluna devam etmez çünkü aklına gelir, yüzünü çevirdiği an korktuğu herşey gözünün önünden...