O geceden sonra Miraç'ı hiç görmemiştim 2 gün geçmişti üstünden içten içten merak ediyordum ne yapıyordu acaba niye ortaya çıkmamıştı ama evde hiç konusunu açmıyordum çünkü Aslı tonca sorular sormuştu çekemezdim tekrar , kahvaltımı edip ofise geldiğimde İlker bey karşımdaydı :
" Merhabalar Zerya hanım " elimi uzayıp
"Merhabalar İlker bey dosya için geldiyseniz üzerinde duruyorum merak etmeyin aslında daha sonra söyleyecektim ama başka şeylerden şüpheleniyorum da ondan uzun sürüyor "
"Evet dosya için geldim ve dosyayı bırakmanızı istiyoruz aile olarak " şaşırmıştım
" İyide neden bir problem mi var " dedim kaşlarımı çatarak
"Bir problem yok sadece karım pek iyi değil çok yıprandı onun iyiliği için onun daha fazla yorulmaması adına böyle bir karar aldık "
"Eşiniz içinse peki selam söyleyin lütfen " kafasını tamam der gibi sallayıp gitti bu işte bir iş vardı bir anda böyle vazgeçmelerinde başka bir olay vardı gizli gizli de olsa Selin işi çözülecekti kendi mahkememde öyle karar kılmıştım ve İlker bey buna karışamazdı....
Eve geldiğimde ellerimde poşetler olduğundan hemen mutfağa koştum Aslı seslendi
" Abla gelebilir misin buraya ? "
"Güzelim yemeklik bir şeyler aldım sen gel buraya "
" Abla lütfen gel babam burada " gözlerimi kapatıp Aslının dediklerini hazmetmeye çalıştım yutkundum ve içeriye gittim babam tam karşımdaydı yine ve yine onlar karşı koltukta ben karşı koltukta bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordum gerildiğimde veya sinirlendiğimde hep yaptığım gibi ellerimle oynuyordum söze babam girdi .
" Seni o kadar çok aradım ki ne olur babam beni hiç aramamış hiç merak etmemiş diye düşünme " alaycı bir tavır takınarak ama bir o kadar da benim içimden çok şey koparak gülümsedim
"Keşke annem intihar ederken aramak yerine bulsaydın be baba " bu sefer hem sesim hem çenem titriyordu gözlerim dolmuştu ben ağlamak istemiyorum da o içimde yaşayan bir türlü ölmeyen kız çocuğu ağlamak istiyordu sanki .Bunu hissetmişti sanırım...
" Beni hiç affetmeyeceksin dimi ? "
" Evet hiç affetmeyeceğim niye biliyor musun sen benim çocukluğumu çaldın ben annem beni yetimhaneye bırakana kadar kendimi suçladım babam bizi benim yüzümden bıraktı diye " işte ayakta avaz avaz bağırıyordum içimdeki çocuk zehrini akıtıyordu sanki senelerdir biriktirdiğim zehir, yutkunup devam ettim sözlerime
" Annem her intihar girişiminde kendimi suçladım ama yetimhaneye bıraktığı gün anladım hiç bir şeyde benim suçum yoktu annem güçsüz , babam insanı yarı yolda bırakan bir adam hadi tamam bırak bunları ben sizi o yetimhanede verdiğim söz için bile affetmem "
" Keşke bu kadar yara açmasaydım sende ama emin ol ben seni çok seviyorum " sesi titremişti , galiba bu birazda olsa içimi tuhaf etmişti
" Keşke " dedim sadece keşke kelimesi çıkabilmişti ağzımdan oysa o kadar çok şey anlatmak istiyordum ki ağlayarak dışarı çıktım , kendimi Miraç'ın çalıştığı yerde buldum ordaydı beni ağlayarak görünce gülen yüzü soldu Aras da yanındaydı oda onunla gelecekti ama durdurdu yanıma geldi
"Yalvarırım sadece sarıl " dedim ve oda sımsıkı sardı beni saçımı okşadı koklamıştı da sanki yüzümüz tekrar birbirimize döndüğünde gözyaşlarımı sildi ve elimden tuttu
" Seni bir yere götürmek istiyorum gelirsin dimi benimle " dedi tebessüm ederek bende kafamı salladım beni galata kulesine getirmişti en tepesine çıkmıştık yüksekti ama o kadar güzeldi ki etraf o an büyülüydü gibiydi orada hayatımı sonlandırabilirdim
" Çok güzel dimi "
" Çok "
"Galata 'nın rivayetini biliyorsun değil mi " dedi göz kırparak ve devam etti
"Kiminle çıkarsan onunla evlenirmişsin yani benimle evlenmek zorundasınız bayan " dedi gülümseyerek
"İyi bak bayan değildir o kadındır " dedim onun yanındayken kendimi iyi hissediyordum her şeyi unutmuştum , zaman dilimi neydi biz neredeydik bunları düşünürken sessizlik olmuştu sözlerime devam ettim
" Kadın çiçek değildir kadın tablo değildir kadın bayan değildir kadın kadındır "
" Haklısın , mesela benim annem benim için oğlu için yıllarca bir zulme dayandı oğlu için öldü ama bilmediği bir şey vardı o her babamdan dayak yedikçe oğlu yavaş yavaş ölüyordu bilmiyordu ki oğlu onu toprağa verdiğinde o öldüğünde oğlu da öldü adam gibi sevmek deriz ya yalan adam gibi sevmek yoktur çünkü her erkek adam değildir kadın gibi sevelim biz olmaz mı " o öyle söyleyince sımsıkı sarıldım sanki onun yaralarını sarmak istiyordum ikimizde hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk onun yüzü benim yüzüme kavuşunca bu sefer ben sildim gözyaşlarını öptüm her akan yaşı sanki geçmişin düğümü çözülmüştü öpünce başlarımızı bir birlerine yasladık gözlerimi kapadım gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu aynısı Miraç içinde geçerliydi hissediyordum gözlerimi açtığımda doğru hissettiğimi anladım o sildiğim gözyaşları geri gelmişti içim acıdı onu öyle görünce iki elimle yanağını tuttum gözlerini kapattı tekrar ben öyle yapınca öyle bir baktım ki yüzüne her bir zerresini ezberlemek istiyordum , kapalı gözlerini açtı avuç içimi öptü ve suratıma baktı ...
" Bana kadın gibi sevmeyi öğretir misin Zerya ? " dedi ve hani hiç bir şey bitmeyecek gibi , çölde suya susayan insanlar gibi kollarımız hiç ayrılmayacak gibi hissetim o an , sımsıkı sarıldık ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Mystery / ThrillerSen benden kaçarken ben aşktan kaçıyordum bilinmeyen bir şey vardı biz kaçtığımız herşeye kördüğüm olarak bağlanıyorduk . Kapak Tasarım : firdevsstrk