4. Bölüm

76 20 5
                                    

-Asel-

Erol abi bizi kamerle tanıştırırken kamer beni bayağı süzmüştü. Hatta beni süzmeye dalmışken erol abiyi duymamıştı bile ve Bu benim işime gelmişti. İlk adım ilgi çekmekti ve bunu fazlasıyla başarmıştım. Aslında kamerin buraya tam zamanında geleceğini tahmin etmiyordum fakat bu çok daha iyi olmuştu. Tanışma faslı bittiğinde "izninizle" diyip cenke açıkça laf sokmaya gittim.
Yanına yaklaştığımda Cenk göz devirerek kafasını yana çevirdi. Ben tam önünde durup
"Nabersin yakışıklı. Ah pardon iyi olacak halin yok ya az önce bücür diye dalga geçtiğin kız seni yendi. Tabi haklısın senin yerinde olsam bende böyle mors olurdum. Tanımadığın bi insanla dalga geçmeden önce 2 kere- yok ya sen bence en az 8 kere falan düşün. Anca o zaman anlarsın. Neyse bi daha ki yarışlarda taktik geliştir. Yok buna aklım ermiyor dersen yarışlarda hızlı düşün. Önemli olan iyi araba kullanmak değil risk almak. Tavsiye ederim." Dedim ve havalı bir şekilde kulübe doğru yürüdüm, içeriye girdim.

İçeriye girdiğimde herkesin bakışları bana dönmüştüm. Aldırış etmeden bir masaya geçip oturdum. Ben oturur oturmaz fısıltılar başladı. Muhtemelen hakkımda atıp tutuyorlardır. Ama hiçte umrumda değildi. Olsaydı zaten hep insanlar ne der diyerek yaşardım.

Umursamadan etrafa incelemeye başladım. Zevk sahibi olan birisi dizayn etmişe benziyordu. Ne sert ne yumuşak her türlü karaktere hakimmiş gibi duruyordu mobilyalar. Seçimlerin uyumları müthişmiş diye düşünürken kulağıma tatlı bir ses tonu ilişti "merhaba."
Sesin geldiği yöne doğru baktığımda koyu yeşil gözleri bal rengi saçları ve keskin yüz hatları olan sempatik gülüşlü çocuğu gördüm. Otuz iki diş sırıtmış bana bakıyordu. "Merhaba." Dedim bende. "Sen ilk kız üye olmalısın." Dedi gülümseyerek. "Daha 5-10 dakika oldu hangi ara yayıldı. Evet ilk kız üye benim. Bence ismimi öğren çünkü böyle bilinmeyi hiç sevmedim. Benim adım asel." Dedim. "Bende Barış." Dedi. Ve aynı anda "memnun oldum" dedik. O gerçek kıkırdadı ben ise rol icabı. Sonuçta kıkırdaştık. Tanıştığımız için direkt olarak sohbet etmeye başladık. Cenkten Erol abiden falan. Biz böyle sohbete dalmış giderken kulüp kapısından erol abi önde arkasında kamer onunda arkasından cenk girdi içeriye. Birden herkes dut yemiş bülbüle döndü. Herkes cenke küçümsercesine bakıyordu.

Barıştan öğrendiğime göre cenk kulüp ikincisiymiş. İşte bu kötü oldu. Acımıştım nedense.

Kamer bizi görünce yanımıza doğru geliyordu. Cenkse erol abinin kuyruğunda geziyordu.
Kamer sert ve ukala davranmaya başlamıştı. Az önce tanışırken ki haliyle bu halleri arasında binlerce fark vardı. Yanımıza gelip sandalyeyi sertçe çekip ters oturdu. Ellerini sandalyenin sırt kısmına dayayıp "söyle bakalım cenke ne yaptın?" Dedi. Gayet sakin gözüküyordu. Galiba davranışıyla ruh hali zıttı. Ukalaca cevap verdim. " Nolmuş ki cenke?" Dedim. İlk önce istemsizce güldü. Sonra elini yumruk yapıp masaya vurdu. " Sen benle dalga mı geçiyorsun!!! Yüzündeki Çizikten bahsediyorum. " dedi. Barış Şaşkınlıkla kamere bakıyordu. Bende istemsizce gülüp ayağa kalktım. İşaret parmağımı tehditkar bir şekilde sallayıp "bence ne olduğunu ona sorsan iyi edersin. Bi daha bana ukalaca davranma yoksa kötü olur." Dedim sinirle. Küçümseyerek "ay çok korktum. Naparsın saçımı falan mı yolarsın?" Dedi ve bu benim daha fazla sinirlenmeme sebep oldu. Ellerimi yavaş yavaş yumruk yaptım. Sakin davranmaya çalışıyordum ama nafile iç sesim ağız burun dal diyordu. İç sesimi dinlemeden arkamı dönüp tam bir adım attım. " Galiba ablanız korktu beyler." Dedi bağırarak ve ayağa kalktı kamer. Ardından barış kamere "oğlum yapma lan bu kadar da üzerine gidilmez." Dedi fısıltıyla. Fakat ben bu cümleyi duymuştum. Artık kimse beni tutamazdı. Kamere dönüp koştum ve yüzüne bir yumruk geçirdim. Fazla olmuştu ama.
Başı yana savruldu. Bana geri döndüğünde elini ağzına tutmuştu. Elini ağzından çektiğinde Kanadığını gördüm. Parmağıyla dudağına elleyip geri çektiğinde Kanadığını o da anladı ve dudaklarından şu cümleler döküldü. " Bir kıza göre fazla iddialısın." Dedi ve bana doğru gelip kolumdan tuttu. Kolumu kurtarıp karnına dizimi geçirdim. Bişey olmamıştı. Sesli nefes alıp veriyordum. Barış daha fazla dayanamayarak aramıza girdi. "Yeter be noldu sana kamer sen böyle değildin. Ya sen asel." Dedi kızarak. "Daha fazla burada kalamam." Dedim. Ve arkama bakmadan kulüpten çıktım. Motorumun yanına geldiğimde kaskı geçirip motora atladım. Ve oradan uzaklaştım.

-kamer-
Beynim ondan hoşlandığımı söylüyordu fakat ben tersine davranıyordum. Kabul ediyorum fazla üzerine gidiyordum. Ama bu da benim elimde olan bişey değildi. Bugüne kadar hep günübirlik ilişkilerle geçinen ben şu anda beynim onun peşinden git diye can çekişiyordu. Daha fazla dayanamadım. Ve bağırdım. "Eğer şuandan itibaren ağzınızdan o kızla ve benle ilgili bir dedikodu duyayım. ...Gerisini siz düşünün!"dedim. Ses tonum kalın ve tehditkâr çıkmıştı. Bana boş boş bakmaları daha da fazla sinirlenmeme sebep olunca bende kulüpten çıktım. Arabama binip cebindeki telefonumu çıkardım ve benim adamlardan sezgini aradım. İlk çalışında açan sezgine "sana bir isim söyleyeceğim o kişiyi iyice araştır. Bu bizim yarış kulübüne üye olan bir kız var. Adı asel. Akşama kadar ne bulursan hakkında senin yararına." Dedim ve kapattım. Telefonumu torpidoya fırlatıp iki elimle yüzümü aşağıdan yukarıya gezdirdim. En sonda parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip isyankâr dolu bir "off" çektim. İlk defa bi kızdan hoşlandım. Hem de ilk görüştü. Biraz saçma geliyordu kulağa. Bunun farkındayım. Fakat aşık oldum demiyorum sadece hoşlantı. Zamanla geçer diye düşünüyorum. Neyse bunları daha fazla kafa yoramam.

Arabayı çalıştırıp malların saklandığı depoya gitmeye karar verdim. Ve arabanın birden kapısı açıldı. "Eee nereye gidiyoruz." Dedi ve koltuğa oturup kapıyı çekti. "Ne saçmalıyorsun barış. Ben depoya gidiyorum."  Dedim. "Asıl sen saçmalıyorsun kamer. Demin orada olanları gözlerimle gördüm. Sen-sen-sen çok değişik davranıyordun. Ne bilim bi gariptin yani." Dedi. Doğru kelimeleri seçmek için duraksadım. Fakat ne söylersem söyleyeyim barış bana inanmayacak kendi bildiğini savunacaktı. Pes edip "bırakta gidim barış depo daki işler beni bekler." Sonra beynimde daattttt diye ses yankılandı ve barış cevabı yapıştırdı. "İyi de oraya sen hiç gitmezsin ki hem de orada binlerce adamın var çalışan. umursamazsın bile." Dedi ve koltuğa iyice yayılıp "hadi sür gidiyoruz." Dedi. "Nereye?" Dedim. "Arabanın bizi götüreceği yere." Dedi.
Barıştı işte bu. Yakın arkadaşım, can dostum. 11 yaşından beri tanıyordum barışı ve cenki. Beraber büyümüşüzdür. İkisini de ayırmam yerleri hep eşit bende. Onlara zarar gelmesi beni çılgına döndürür. Evet bulmuştum. Gerçek olan yalan bulmuştum.
Araba hâlâ çalışır vaziyetteyken aklıma gelen yalanı barışa söyledim "siz benim 8 senelik  arkadaşımsınız. Size en ufak bir zarar bile gelse benimde canım yanar. Ve o ne olduğu belirsiz kız çıkıp cenkin yüzünü o hale getirdiyse. Haddini aşmış demektir. Bir derse ihtiyacı var." Dedim. İnandı mı  inanmadı mı anlamamıştım. Nötr bir şekilde suratıma bakıyordu. "Ya kız haklıysa?" Dedi birden. "Cenke ne olduğunu biliyorsun di mi? Biliyorsan anlat barış, biliyorsan anlat." Dedim. Barış mahçupça kafasını öne eğip "evet" dedi.
"Ama haklı olan asel. Dur hemen itiraz etme olayı anlatıcam" Dedi.

***

Barış olayı anlatınca bende asele hak verdim. Demin benim asele davrandığım gibi ukalaca davranmıştı. Aslında iki olayda da asel haklıydı. "Tamam barış. Şimdi in aşağıya benim işim var." Dedim. Cümlemi ikiletmeden usulca inip göz kırptı ve "bol şanslar sana." Dedi sırıtarak. Ardından kapıyı kapattı.

Daha ilk defa gördüğüm bir kıza güvenmek tam bir aptallıktı. Böyle bir hataya asla düşmem. Zaten geçmişi herşeyi ortaya dökecek.

Kulüpten ayrıldıktan sonra son hız eve gittim. Arabayı garaja sokup eve girdim. Girişte üstümdeki ceketi hizmetçiye verirken telefonum çaldı. "Bi dakika telefonu alayım da." Dedim müsaade isteyerek. Ceketi bana doğru uzattı. Fermuarını açıp telefonu aldım. Kaşlarımla götürebilirsin işareti yaptım. Gidince telefonu açıp "söyle." Dedim. "Kamer bey kız hakkında garip şeyler buldum." Dedi. Merak içinde "ne gibi?" Diye sordum.

"Uçurum..."

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin